2.Sır

11.5K 612 37
                                    

Pars yüzünü buruşturdu. "İnsanlarım açlıktan ölse dahi bir kadının zayıflığından faydalanamayız." Bu durum ona göre değildi. Onurlu bir adam başkasının zayıf yönünden faydalanmazdı. Hele ki bu bir kadının hayatıyla ilgili bir konuysa. Bunu yapamazdı. Yapmamalıydı.

İzgi dikkatli bir şekilde arkadaşına baktı. İnsanlar günlerdir gözünün önünde ölürken acı çeken adama. Şimdi bir kurtuluş yolları olabilecekken gururunu ön planda mı tutacaktı? Onun ne kadar gururlu bir adam olduğunu biliyordu. Ama söz konusu bir kraliçeydi. Ve o kraliçenin insanları açlıktan ölmüyordu. Yani o kadar da büyük sorunları yoktu ona göre.

"O kadın senin hiçbir şeyin değil ama bu insanlar senin sorumluluğunda."

Pars bir şey söylemeden hızlı adımlarla giderken İzgi arkasında iç geçirmeden edemedi. Ne kazandıysa onuru sayesinde kazanmıştı Pars. Yine de bir umut o insanlar için her şeyi göze alabileceğini düşünmüştü. Yanılmıştı. Arkadaşı fazlasıyla onurlu bir adamdı.

***

Artam ne yapacağını bilemeyen bir şekilde odada dolanıp duruyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Artam ne yapacağını bilemeyen bir şekilde odada dolanıp duruyordu. Geçen her dakika gerçeğin beynine daha fazla işlemesine neden oluyordu. Ayana neşeli ve anlayışlı bir kız olabilirdi. Sinirli olmadığı zaman tabi ki. Onun sinirli haliyle baş etmek yerine çok uzaklara kaçmayı defalarca düşünmüştü. Şimdi yine ne yapacağını bilemeden beyni durmuş şekilde kalakalmıştı yerinde.

"Artam Amca." diye seslenen Bekem'e döndüğünde neden gitmediğini bir kere daha anladı. Bu küçük yetim çocuk onun her şeyiydi. Küçük çocuk yanına geldiğinde şefkatle saçlarını okşadı. eğer gerçekten bir çocuğu olsaydı ancak bu çocuğu sevdiği kadar sevebilirdi.

"Benim bir işim var, hemen geliyorum." diyerek odadan çıktı. Ne kadar ertelerse ertelesin bir şey değişmeyecekti. Geçen zaman Ayana'nın daha fazla endişelenmesine neden olmuştu bile çoktan.

"Çocuğun yaşındaki insandan bir kere daha azar işit bakalım." diye söylenerek koridorda ilerledi. Ne söylemesi gerektiğini defalarca beyninde tasarlamıştı ama şimdi hiçbiri aklında değildi. Lanet olsun!

Ayana'nın odasına geldiğinde boğazını temizledi. Bir de duyamadığı için bağırmasını istemiyordu. Odaya yavaşça girdiğinde boş olduğunu gördü. Ayana taht odasını boşalttığına göre saat epey geç olmuştu ve kendi odasına geçmişti. Ayakları istemeye istemeye Ayana'nın kendi odasına yönlendi.

Odasının kapısına geldiğinde derin bir nefes aldı ve muhafızların ismini söylemesini bekledi. İçerden "Gelsin." sesini duyduktan sonra içeri girdi.

Ayana gözleri siyahın en koyu tonuyla ona bakıyordu. "Sakın, sakın bana bir hata olduğunu söyleme." dedi tehditkar bir ses tonuyla. Artam titreyerek "Söylemek zorundayım." dedi.

Ayana dişlerinin arasından "Söyle." dedi. Gözleri o kadar siyahlaşmıştı ki Artam yerinde sinmişti.

"Mektuplardan biri gitmiş." Sesi korkakça çıkmıştı.

Ayana güçlükle yutkundu. Uzun süren bir sessizliğin ardından "Kime?" diye sordu.

"Dün okuduğunuz son mektup vardı ya..."

Ayana birkaç saniyelik bir duraklamanın ardından "İzgi mi?" diye sordu.

Artam başını salladığında Ayana gözlerini kısarak ona baktı. "İyi de o bir evlenme teklifi değildi."

"Evet ama..."

Ayana dayanamayarak bağırdı. "Sana evlenme tekliflerini geri çevirmeni söyledim. Tüm dünyaya beni haber et değil."

"Biliyorum efendim ama..."

"Çık, Artam çık. Bir süre de gözüme görünme." diye söylendi Ayana. Artam çıkarken arkasından seslendi. "Bu olaya bir çözüm bulacaksın Artam, en yakın zamanda." dedi tehdit eden ses tonuyla.

***

Çıplak ayakları yerdeki yumuşak deriye değdiğinde memnuniyetle gülümsedi. Etraf iyice sessizleştiğine göre saray koridorlarında özgürce gezebilirdi. Sarayı en çok bu zamanlarda seviyordu. Herkes uyuyup derin bir sessizliğe büründüğünde. Şalını omuzlarına örttükten sonra muzip bir gülümsemeyle odasından çıktı.

Elini duvarda gezdirerek yürüdü bir süre. Havalar soğumaya başladığı için duvarlar artık onu rahatlatmıyordu. Rahatlama hissi yerini soğukluğa bırakmıştı. Çıplak ayakları da üşümeye başlamıştı ama her gece yaptığı gibi saray koridorlarını gezip kontrol etmeden uyuyamazdı. Bu onun geleneğiydi artık. Herkesin huzurla uyuduğunu bilmesi gerekiyordu.

Aral'ın odasına geldiğinde bir an durakladı. İçerden gelen sesleri duyunca hızlı bir hareketle saklandı. Bir süre sonra kara pelerinli biri çıktı odadan. Kadın mı erkek mi olduğunu kestirememişti. Aral da etrafa baktıktan sonra kapıyı kapatmıştı.

Bir süre saklandığı yerde durdu. Heyecanı geçtiğinde "Bu saatte kimse dışarı çıkmaz ki." diye mırıldandı. Sonra kendisi aklına gelince kıkırdadı. "Benim dışımda tabi ki."

***

Ayana tahtından inip sinirle odada dolanmaya başladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ayana tahtından inip sinirle odada dolanmaya başladı. "Bütün işlerim yarım kaldı. Artam nerede?" diye homurdandı.

"Çağırmamı ister misiniz efendim?" diyen hizmetçisine baktı.  Ayana iç geçirdi. Ne yazık ki eksik de yapsa işleri emanet edebileceği tek kişi oydu.

"Çağırın." dedi somurtarak. Ne vardı kendinden 5-10 tane olabilseydi. İşleri başkasının eline bırakmaktan nefret ediyordu. Kimseye güvenemiyordu.

Birkaç dakika sonra Artam saçı başı dağınık bir şekilde odaya girdiğinde Ayana tüm dertlerini unutmuş bir şekilde kahkaha attı.

"Ne bu halin?" diye sordu gülerek.

"Beni yumurta almaya yolladılar ama tavuklar pek de yardımcı olmadı."

Ayana neşeyle kahkaha atarken Artam'ın bozulduğunu fark ederek gülümsedi. Yaşlı adamın yanına gidip koluna girdi. "Sen daha önemli işler için varsın Artam. Bırak yumurtaları senin kadar zeki olmayanlar toplasın."

Artam bu sözleri duyunca küçük bir çocuk gibi neşeyle doldu. "Teşekkür ederim efendim." dediğinde Ayana koluna yavaşça sevgiyle vurdu.

"Sensiz nasıl yapabileceğimi düşündün Artam? Ne dersem diyeyim sana ihtiyacım olduğunu bilmiyor musun sanki?" Yaşlı adam kızarınca Ayana gülümsedi. Eliyle diğer herkesin çıkmasını emrettikten birkaç saniye sonra oda boşalmıştı. "Bir çözüm buldun mu Artam?" diye sordu yavaşça. Sanki bir yerlerde birisi saklanıp onları dinliyormuş gibi hissediyordu sürekli.

Artam başını salladı. "Onların para ve yiyeceğe ihtiyacı var. Sizin de bu sırrı sonsuza kadar saklamaya."

Ayana kendi kendine bir şeyler söylendi. Daha sonra Artam'a baktı. "Pekala öyle olsun ama bu adamları tanımam gerek Artam. Güvenebilecek miyim bir bakalım."  Artam fikrinin beğenilmesiyle başını salladı hızla. Ayana ise düşünceli bir şekilde "Şu hızlı ulağı gönder de en yakın zamanda, hatta mümkünse yarın bu sırrı bilen kim varsa sarayımda olsun."

11.2.2019 düzenlendi


Seni Aradım -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin