51. Kış Bahçesi

5.9K 513 201
                                    

Yıldıza dokunmayı unutmayalım :)


Sanki kulakları ona yalan söylüyordu. Bu kadar senedir doğru duyan kulakları işte bugün ona oyun oynarcasına başka şeyler duyuyordu sanki. Belki de duymak istediklerini hayal ediyordu. Bu adam ona asla karısı olamayacağını söylemiş, sonrasında ise bir ömür karısı olarak kabul etmişti halkının önünde. Şimdi ise onun için çabaladığını göstermeye çalışıyordu. Bu adam günden güne onu şaşırtıyordu.

Ayana kollarını göğsünde kavuşturarak Pars'a baktı ciddi bir tavırla. "O zaman hile yaptığını ve benim kazandığımı kabul ediyorsun?" derken dudağı hafifçe yukarı kalkmıştı.

Pars gülümsedi. "Öyle olsun."

"Öyleydi zaten ben kazanıyordum sen hile yaptın." derken başını inatla yukarı kaldırdı. Bileği sakat olmasına rağmen onu yenmeye ramak kalmıştı. Resmen dikkatini dağıtıp topu elinden düşürmesine neden olmuştu.

Pars muzip bir ifade kondurdu yüzüne. "Söylesene ne hile yaptım? Topu elinden kendin düşürdün."

"Ama sen..."

"Ben ne?" diye sordu ısrarla.

Ayana aklına Pars'ın cümlesi geldiğinde kızardı. Odaya gitmek istediğini söylerken bir şeyler ima ettiğini düşünmüştü. Oysa şimdi öyle olmadığını yüzünden anlıyordu. "Boş ver yok bir şey."

Ayana yatağa doğru ilerlerken Pars kolundan tutup gitmesine engel oldu. "Nereye?"

Ayana hızla ona dönerken bir an dengesini kaybetti. Pars hızlı bir hareketle onu tuttu ve dengesini sağlamasına yardım etti. Ayana hızla bir adım geriye attı.

"Fazlasıyla eğleniyorsun benimle." dedi kırgın bir sesle.

Pars hafifçe başını yana eğip Ayana'nın yüzüne baktı. "Tamam, özür dilerim. Bak ciddi bir şekilde konuşuyorum."

"Konuşmamız bitmişti zaten."

"Ben öyle düşünmüyordum."

Ayana iç geçirdi sesli bir şekilde. Biraz yalnız kalmaya ihtiyacı vardı. O sırada kapı çalınca Pars ofladı. "Gir." diye seslendi.

Kapı açılıp muhafızlardan biri içeri girdi. "Efendim, kraliçemizin ülkesinden erzaklar geldi."

Pars başıyla onayladı. "Tamam, geliyorum."

Muhafız odadan çıktığında Pars Ayana ile göz göze geldi. "Belen seni kırmamış." dedi Ayana imayla.

"Bu konu yüzünden hala kızgın mısın bana?"

"Hep olacağım Pars. Benden değil de Belen'den istemen hataydı. Geri döndüğümüzde neden ondan istediğini Belen'e açıklama cezası veriyorum sana."

Pars kahkaha attı. "Verdiğin ceza bu olsun." dedikten sonra başıyla selam verip odadan çıktı. Ayana ise arkasından alay eden bir şekilde sırıtıyordu. "Sen daha Belen'i tanımıyorsun. Sorduğu sorularla soğuk terler dök de gör gününü." Hayali bile hoşuna gitmişti.

***

Pars odaya döndüğünde Ayana'nın uyumuş olduğunu görünce iç geçirdi. Akşam yemeği için onu çağırmaya gelmişti ama şimdi yatakta küçücük olmuş bedeniyle uyuması onu huzursuz etmişti. Eğer bu ülkede yaşamak zorunda olsaydı Ayana çok zorluk çekerdi büyük ihtimalle. Erzaklar taşınacak diye akşam yemeği saati ertelenmişti. Oysa Ayana'nın ülkesinde her şey saatinde olurdu. Zaman değişmezdi.

Yatağa oturup bir süre karısının yüzünü izledi. Kirpiklerinin gölgesi yanaklarını süslüyordu. Minik bir kedi yavrusu gibi yavaş nefesler alıp verirken Pars onun ne kadar masum olduğunu düşünmeden edemedi. Sonra birden o kadar da masum olmadığı geldi aklına. Başkasına ait bir kadındı o. Bu aklına gelince sıkıntılı bir şekilde iç geçirdi. Her geçen gün bu kadına daha da alışıyordu ama Ayana'nın gerçekte ne düşündüğünü ya da hissettiğini bilmiyordu. Belki de o adamdan uzak olduğu için burada yakınlaşmışlardı. Bu düşünce içini kemirip duracaktı.

Seni Aradım -Tamamlandı-Where stories live. Discover now