ROUGH -YuKook-

26

Yuju zili çalıp çalmamakta kararsız kaldı. Yaklaşık yarım saattir Wonwoo'nun kapısının önünde ordan oraya yürüyordu. Eli zile gidiyor ama basmadan geri çekiyordu.

Az önce Jungkook'dan ayrılmıştı. Pişman mıydı? Hayır. Belki biraz. Böyle olsun istemezdi ama yapmıştı işte.

Boğazını temizledi ve zile bascağı sırada kapı açıldı. Wonwoo onu görmeyi beklemiyordu. Şaşırmıştı.

"Selam! Ben de şimdi gelmiştim."

"Bir şey mi unuttun?"

Yuju ne diceğini bilemedi. Biraz düşündü.

"Hayır. Sadece okula gitmek istemedim o yüzden geri geldim."

"Anladım ama benim çıkmam gerek istersen sen içeri geç."

"Nereye gitceksin?"

"İşe." dedi Wonwoo ve asansöre doğru ilerledi. Katta olan asansöre bindi ve gitti. Yuju arkasından bakakalmıştı. Daha sonra içeri girdi.

***

Yuju televizyon izlemekten sıkılmıştı. Doktorların bu bölümünü en az 30 defa izlemişti. Oflayarak televizyonu kapattı. Yapıcak bir şey olmadığı için evi karıştırmaya karar verdi.

Salondan çıktı ve kapısı kapalı olan odaya doğru yürümeye başladı. Kapının kolunu yavaşça indirdi ve içeri girdi.

Burası bir çalışma odasıydı. Yuju masanın üstündeki kağıtlara baktı. Anladığı kadarıyla Wonwoo mimar falandı.

Yuju masadaki küçük kağıdı eline aldı. Üzerinde 'Jeon Wonwoo' yazıyordu. Bu Yuju'ya biraz tanıdık gelmişti.

O sırada kapı çaldı. Yuju şaşırmış ve biraz korkmuştu çünkü Wonwoo'nun bu kadar erken gelmesini beklemiyordu. Hemen çalışma odasından çıktı ve kapısını kapattı. Kapıyı açmadan önce delikten bakmaya karar verdi. Ama kapının deliği yoktu.

"Bu ne salak bir ev Tanrı aşkına?" diye mırıldandı. Kapıyı açıp açmamakta kararsızdı. Ama açmaya karar verdi. Yuju'nun gözleri gördüğü kişiyle büyüdü.

Karşısındakinin yüzü de ondan farksızdı.

"Yuju?"

"Jungkook?"