20. Bölüm

82 4 0
                                    

20. Bölüm

Yazar: Hanuel'r.a

Shin Hye şuan pişmandı ama hani derler ya son pişmanlık fayda etmez diye. Shin Hye içinde aynı şey geçerliydi. Seung Ho Shin Hye'nin kolundan tutup götürmeye çalışıyordu. Shin Hye nekadar dirensede sonunda pes edip ayağa kalktı. Onew ve So Eun'da hala Shin Hye bekliyorlardı. Başka birisi daha vardı. Elinde çantasıyla Shin Hye doğru ilerledi.

'' Başınız sağolsun.''

'' Teşekkür ederim.''

'' Biliyorum şuan sırası değil ama ben babanızın avukatıyım.''

'' Şuan hiç bişey konuşmak istemiyorum.''

'' Ama babanızın size vasiyeti var.''

'' Şu an gerçekten konuşmak istemiyorum.''

''Tamam ozaman bu kağıtları alın kendinizi iyi hissetiğiniz zaman okursunuz.''

Shin Hye avukatın elinden kağıtları alıp. Hızlıca uzaklaştı mezarlıktan. Annesi ve babasının evine gitti. Onların milyalarca iz bıraktığı o eve. Dört duvar bile üstüne geliyordu artık. Odasına gidip yatağına uzandı.

Tam 2 aydır okula gitmiyordu. Onun içi özel olara izin alınmıştı okuldan. Babasının vasiyetini bile okumamıştı. Seung Ho onu merak etsede nerde kaldığına dair hiç bir fikri yoktu. Onew'de bilmiyordu evlerini. Eski evlerine gittiğinde oradan taşınmış olduklarını gördü. İkiside çaresizdi. Shin Hye şuan napıyordu nasıldı yemek yiyormuydu hiç bişey bilmiyorlardı.

Shin Hye kendini birazda olsa toparlamıştı. Aklına cenaze günü geldi. Avukatın verdiği vasiyeti aramaya başladı. Çekmeceleri karıştırırken buldu. Kağıdı açtı.

'' Sevgili kızım üniversiteyi yurt dışında okumanı, okul bittikten sonra şirketin başına geçmeni istiyorum. Ve benim seçtiğim erkekle evlenmeni istiyorum. Evleneceğin erkeği sana avukat daha sonra açıklayacak. İsimini vermeyeceğim. Senden şuana kadar istediğim tek şeyler bunlar. Eğer yerine getirirsen beni ve anneni cennette çok mutlu etmiş olacaksın. Seni seviyoruz kızım.''

Shin Hye hepsini yapardı ama onların seçtiği bir erkekle mi evlenmek? Seung Ho'yu severken bunu nasıl yapacaktı bilmiyordu. Ama annesi ve babası için Dünyada hiç bir şey yapmamıştı.

'' Anne Baba cennette mutlu olmanızı sağlayacağım.''

Shin Hye kararını vermişti. Yurtdışına gidip üniversiteyi okuduktan sonra şirketin başına geçecekti. Ve şu ismi açıklanmayan damatla evlenecekti. Her nolursa olsun isterse çok çirkin olsun. Bunu yapacaktı. Sabah olunca okula gitti. Shin Hye gören herkes saygıdan eğiliyordu resmen. dalga geçenler bile yalakalıp yapmaya çoktan hazırdı. Hiç bir şey anlamamıştı. Shin Hye sınıfına giderken Onew'le karşılaştı.

'' Shin Hye nerelerdeydin? çok merak ettim seni. İyimisin?''

'' Evet iyiyim. Ama neden herkes böyle?''

''Senin Park şirketinin tek mirasçısı olduğunu biliyorlarda ondan.''

''Neyse bir önemi yok artık. Nasıl olsa yüzlerini bir daha görmeyeceğim.''

''Nasıl yani? bu nedemek oluyor?''

''Daha sonra anlatırım.''

Shin Hye sınıfına gidip sırasına oturdu. So Eun'da onu çok merak etmişti.

'' Ya Shin Hye neden telefonlarıma cevap vermiyorsun?''

''Telefonum mu? Kaybettim.''

''Peki iyimisin?''

''Evet.''

''Minzy'de gelmişti cenazeye ama acil işi çıkğı için seni görmeden gitti. Sendende çok özür diledi. Sanırım babasının şirketi japonya'ya taşınmış bu yüzden onlarda taşındı. Senden herşey için özür diledi. Bütün yaptıkları için.''

''Tamam. Özrünü kabul ettiğimi söylermisin?''

''Tabiki.''

Seung Ho Shin Hye'nin okula geldiğini duyunca koşarak Shin Hye'nin sınıfına geldi. Nefes nefese kalmıştı.

'' Shin Hye iyimisin? Seni gerçekten çok merak ettim neden ortadan kayboldun ki?''

'' Üzgünüm.''

Shin Hye artık Seung Ho'ya karşı hiç bir nefret hissetmiyordu. Sadece ona deliler gibi aşıktı ama artık onun bi eşi vardı. Ona aşkını itiraf eden gözleri susmalıydı artık. Durgundu Shin Hye. Artık Seong Ho'yu terslemiyordu. Tek yapması gereken ondan soğumak ve aşkını acıyan kalbine gömmekti.

Sırasından kalkıp sınıftan çıktı Shin Hye. Seung Ho'da arkasından geliyordu.

''Lütfen beni takip etmeyi bırakırmısın?''

''Sana itiraf etmem gereken bişey var.''

''Hiç bir şey duymak istemiyorum. Daha fazlasını kaldıramam.''

Onew Shin Hye ve Seung Ho'yu koridorda beraber yürüdüğünü görünce yanlarına geldi.

'' Seni rahatsız mı ediyor Shin Hye?''

''Boş ver beni eve bırakırmısın Onew?''

''Ben bırakırdım.''

''Seung Ho yeter artık. Sınıfına gidermisin.''

'' Tamam seni daha fazla üzmek istemiyorum.''

Onew Shin Hye'nin koluna girip eve götürdü. Yatağına uzanıp babasının vasiyetini düşünüyordu. Karar vermişti ama bir tarafta babası vardı diğer taraftada aşık olduğu kişi. Yatağından aniden kalkıp kendi kendine konuşmaya başladı.

'' O beni sevmiyorki ? Neden onunla gelecekte birşeylerimiz olacakmış gibi düşünüyorum ki ? Ahh aptal kafam. Üzgünüm baba bi anlık kafam karıştı. Söylediğin kişi ile evleneceğim.''

Shin Hye yatağına uzanır uzanmaz yorgunluğun vermiş olduğu ağırlıkla uyumuştu.Sabah kalkıp okul kıyafetlerini giyindikten sonra evden çıktı. Okula geldiğinde Onew onu kapıda bekliyordu. Aslında tek bekleyen Onew değildi biraz ileridede Seung Ho vardı. Shin Hye Onew'in yanına gitti.

''Günaydın. İyimisin?''

''Bunu kaç defa sorcaksınız artık.''

''Tamam tamam.''

Beraber sınıfa doğru giderken arkadan bir ses Shin Hye bağırıyordu.

''Bayan Shin Hye ''

Seung Ho, Onew, Shin Hye sesin geldiği yöne doğru baktılar.

''Ahh yine mi bu avukat.'' dedi Shin Hye bıkmışçasına.

''Ne avukatı bu?''

''Babamın vasiyetiyle ilgilenen avukat.''

Shin Hye ve Onew kendi aralarında konuşurken avukatta onlara yaklaşıyordu.

''Vasiyeti okudunuz mu?''

''Evet okudum.''

''Ozaman ismi açıklaya bilirmiyim.''

'' Şey...''

Seung Ho'da onları dinliyordu. Onew'se meraktan çatlayacaktı. Ne vasiyetiydi bu ? Ne ismi açıklayacaktıki?

''Babanızın sizinle evlenmesini istediği kişi Yoon Si Yoon''

Aşkın RengiWhere stories live. Discover now