5.Bölüm

114 5 0
                                    

5.bölüm

Yazar: Hanuel'r.a

- '' Yani onu okuldan atmamam için hiç bir sebep yok ismi ne bunun ?''

- '' Park Shin Hye ''

Zil çalmış, herkes dersin bitmesine seviniyordu. Klasik öğrenci duyguları. Shin Hye ve arkadaşları okulun kapısına kadar beraber gelmişlerdi.So Eun'nun şöförü gelmiş onu bekliyordu.Vedalaştıktan sonra arabaya binip gitti.

Shin Hye ve Minzy Onew'in gelmesini bekliyordu.Evin anahtarı henüz onda yoktu.Onew geldikten sonra yürümeye başladılar.Sessizlik bürümüştü hertarafı taki Minzy bozana kadar.

- '' Siz nezamandan beri tanışıyorsunuz?''

onew cevap verdi ;

- '' çocukluğumuz beraber geçti. ''

- '' Waow ve yine berabersiniz. Ne uyumlu bir çift ama. Yakışıyorsunuzda.''

Shin Hye ani bir tepki vermişti.Onew onun kardeşi gibiydi.Nasıl böyle düşüne bilirdiki ? Nasıl ona karşı farklı duygular besleye bilirdi ?

- '' Saçmalama ' sadece arkadaşız eminim Onew'de öyle düşünüyordur..Değil mi ? ''

Onew yüzüne takmak zorunda olduğu gülümsemesiyle isteksiz bir şekilde başını salladı.

[ Onew'in Ağzından ]

- '' Canım acıyor ne yapmalıyım ? Ağlayamam, ağlamamalıyım herzaman olduğu gibi bunuda içime atmalıyım.O benim en iyi arkadaşım.Evet arkadaşım.Arkadaşım derken bile canım acıyor.Minzy'nin bizi yakıştırmasına sevinmiştim ama Shin Hye'nin sadece arkadaşız demesi kalbimin bir odaya kapatılıp o aptal ışıkların bir anda söndürülmesi oldu.Korkuyordum. Shin Hye bu ışıkları nezaman yakacaktı? Yada yakacakmıydı ?

Aslında yıllardır sormak istediğim ama cesaret edemediğim sorunun cevabını ansızın almıştım. Daha ben hazır değildim ki buna ? Anlatmalımıydım ona herşeyi çocukluktan beri sana aşığım demeliMİydim? Peki cevabı değişirmiydi ? Merak ediyorum: Acaba bütün bunlar, söylememekten ve içime atmaktan daha ne kadar kötü?

[ Yazarın Ağzından]

Minzy'nin evi yakın olduğundan arabaya ihtiyaç duymuyordu.Onew onu yanlarından ayrıldığında farketmemişti.Sessizlik bütün akışıyla devam ediyordu.

Onew bir an önce eve gitmek istiyordu sonunda gelmişlerdi. Shin Hye iş aramak için tekrar çıkması gerekiyordu. Merdivenlerden koşarak yukarı çıktı hemen duşa girdi. Onew'se alt katta televizyon izliyordu. Daha doğrusu televizyon onu izliyordu sürekli aklından biz sadece arkadaşız diyordu.Bunları düşünmemek için biran önce yatağına gidip uyumak istiyordu.Merdivelerden çıktı son basamaktaydıki Shin Hye'nin bonyodan çıktığını gördü.

İkiside gözlerini kocaman açmış bağırıyorlarıdı;

- '' Aaaaa''

Shin Hye'nin üzerinde dizlerinin üzerinde duran havlu vardı.Saçları ıslak ve o kalın çerçeveli gözlükleri yoktu.

Shin Hye koşarak odasına gidiyorduki ıslak ayağı yüzünden kayıp yere düştü.Onew'in arkası dönüktü gürültüyü duyunca Shin Hye baktı. Yanına gidip;

- '' İyimisin ? ''

- '' Evet şimdi lütfen aşağı inermisin ?'' dedi utanarak.

Hemen aşağı inen onew;

- '' Ahh neden bu kadar sıcak olduki ? ''

Shin Hye odasına geçmiş kendi kendiyle kavga ediyordu;

- '' Ahh biraz daha dikkatli olsaydın ya . Nasıl unutursun bir erkekle aynı evde kaldığını ?Aptal !''

Kafasına vuruyordu. Ama şimdi bunu düşünmenin sırası değildi iş bulmak zorundaydı. Hemen dolabından kot pantolonunu ve siyah tişörtünü giyindi saçlarını kurtma gereksinimi duymuyordu. Masanın üzürinden gözlüklerini alıp odasının kapısına yöneldi.Kapıyı çok sessiz bir şekilde açmaya çalışıyordu.Onew'le şuan karşılaşmak istemiyordu. Zaten yeterince yerin dibine girmişti.

Merdivenlerden inerken ayak parmaklarının ucuna basıyordu.Etrafa baktı Onew yoktu.

- '' Nereye gitti bu ? Aman neyse o yokken hemen çıkmalıyım. ''

Shin Hye kapıyı açıp çıktı.Onew kapının sesini duyunca saklandığı odadan başını çıkartıp etrafa bakmıştı.Gittiğini anlayınca aşağıya indi.Nasıl yüzüne bakabilirdiki onu öyle gördükten sonra.Saçları ıslak ve gözlükleri yoktu. Havlu ise üzerine beyaz bir elbise gibi duruyordu. Gerçekten çekici gözüküyordu.Belkide ilk defa çekici gözüküyordu.

Shin Hye sokak sokak gezip iş arıyordu. Herkes liseli birine iş vermeyeceklerini ve üzgün olduklarını söylüyorlardı.Yüzlerinde hiç bir ifade yokken nasıl üzgün olabilirlerdiki ? Ne yapmacıklardı ama '

En son girdiği yerde işe alınmıştı alınmasına ama sabahları 5'te kalkması gerekiyorduki okulada yetişebilsin. İşe yarın başlayacaktı eve gitti.Allah'tan anahtarı çıkmadan önce almıştı yoksa Onew'le karşılaşmak zorunda kalacaktı.

Kapıyı açtı içerisi zifiri karanlıktı yatmış olmalıydı.Telefonun ışığıyla üstkata çıkıp odasına girdi. Erken yatması gerekiyordu. Pembe pijamalarını giydikten sonra yatağa yattı . Yorgunluğununda vermiş olduğu ağırlıkla hemen uyuya kalmıştı.

Kafasını zonklatan alarmın sesiyle uyandı.Hemen kalkıp kıyafetlerini giyinip çıktı. Oradan bisiklette vermişlerdi bu onun işini dahada kolaylaştıracaktı.Kapı kapı gezip ürünleri dağıttı.

İşi bittikten sonra hemen eve gidip okul kıyafetlerini giyindi.İşe giderken okul kıyafetlerini giymek istemiyordu onun için daha kolaydı ama o zengin okul kıyafeti içinde dağıtım yapmak ona değil ama insanlara aşırı garip gelebilirdi.Onew'i beklemeden çıktı.Okulun kapısından giriyorduki Minzy yanına geldi.Selamlaştılar sohbet ediyorlardı.

Birden okulda çığlıklar kopmaya başladı. Kızları kafayı yemişçesine bağırıyorlardı . Ne bu heyecan ? Elleri ayaklarına dalanmış gibilerdi. Nerdeyse koro olmuşlar;

- '' Oppa ! Oppa ! '' diye bağırıyorlardı.

Ve okulun kapısından birisi gözüktü. Bu okulun en yakışıklı , ukala, zengin 2. sınıf öğrencisi Yoo Seung Ho. Ayrıca okuldada teniste bir numaraydı.Bir nevi okulun göz bebeği.

Shin Hye bakışlarını herkesin baktığı yöne çevirdi.İşte ne olduysa ozaman olmuştu.

[Park Shin Hye'nin ağzından]

- '' Neden kalbim bu kadar hızlı çarpıyor? Ölü hücrelerim çıldırmış gibi dans ediyorlar. Nabzım tavan yapmış gibi.Herkes nereye gitti? Yada kaybolan benmiydim ? Yüzüme takmış takıştırmış olduğum gülümsemeyle ona bakıyorum. Zaman durmuştu sanki. Sadece dünyada ben ve o vardı. Neden böyle olduğumu anlayamadım. Farklı duygulardı işte.

Peki ya ona aşık mı oldum ?

Aşkın RengiWhere stories live. Discover now