19. Bölüm

81 4 0
                                    

19. bölüm

Yazar: Hanuel'r.a

Adam tam konuşacaktıki arkadan gelen sesle konuşmasını kesti.

'' Doktor bey hastamızın kalbi durdu''

Doktor telefonu kapatmadan önce ağzından sadece şu iki kelime dökülmüştü anneniz ve babanız. Shin Hye'nin gözüne tonlarca göz yaşı aniden hücum etmişti sanki . Ayağı kalktı ve önünde duran Seung Ho'yu itip koşarak sınıftan çıktı. Sokaklarda deli gibi koşuyordu nereye gittiğinin bile farkında değildi. Sonra o numara tekrar aradı.

'' Alo?'' dedi ağlamaklı bir ses tonuyla Shin Hye.

'' Üzgünüm Shin Hye annen ve baban joponya'ya iş için giderken uçak düştü annen olay yerinde hayatını kaybetmişti ama baban yaşıyordu. Taki seni aradıktan sonra kalbi atmayı bırakmıştı.''

Telefon Shin Hye'nin elinden kayıp düşmüştü. Şimdi gerçekten yanlızdı. Çığlık ata ata ağlamaya başladı. Babası ve annesi onlarla neredeyse 1 senedir hiç görüşmüyordu tesadüfler haricinde. Kendine isyan etmeye başladı. 

'' Nolurdu sanki onların yanında kalsaydın ha nolurdu? Birazcık daha vakit geçirir beni doğuran kadının kokusunu içeme her gün çekerdim. Peki ya babam beni en iyi şekilde büyütmek isteyen babam. Özür dilerim o uçakta bende olmalıydım. Sizi yanlız bıraktığım için özür dilerim.''

Shin Hye bunları sayıklıya sayıklıya sokakta bayılmıştı. Seung Ho sınıftan onun öylece çıktığını görünce peşinden gitmişti. Shin Hye bayıldığında onu hastaneye koşarak götürmüştü.

'' Neden lanet olası cüzdanımı yanıma almadım ki şimdi çoktan hastanede olmuştuk. Ya Shin Hye aynı acıyı bana bir kez daha yaşatmıycaksın değilmi ? Bunu yapmana izin veremem.'' dedi Seung Ho ağlayarak. 

Tesadüftür ki Annesi ve babasının olduğu hastaneye götürmüştü Shin Hye'yi Seung Ho. Shin Hye kendine geldiğinde hastaneden çıkmak istedi ama hemşirelerin konjuşmasını duyunca durdu.

'' Duydun mu Park şirketinin sahibi ve karısı dün gece Japonya'ya giderken kaza geçirip ölmüşler üstelik şuan bu hastanedeler. Galiba kızlarımı ne varmış onun gelmesini bekliyorlarmış.''

Shin Hye hemşirenin yakasına yapıştı.

'' Annen ve babam şimdi nerdeler söylesene ?''

'' Napıyorsunuz siz kimsiniz ?''

'' Park şirketinin sahibi ve karısı nerdeler söylesene?'' dedi ağlayarak sesi bütün hastaneyi inletiyordu sanki. 2 hemşire Shin Hye'nin koluna girip annesinin ve babasının yanına götürdüler.

Seung Ho şaşkınlıktan dona kalmıştı.

'' Ne park şirketinin sahibinin kızımı?''

Shin Hye annesinin ve babasının cesetlerinin yanına gitti.Hemşireler dışarı çıkmıştı. Seung Ho'da Shin Hye'nin yanına geldi.

'' Anne ,Baba yalvarırım kalkın. Şaka yapmanın zamanı değil. Hem bakın evede dönücem artık gerçekten aile olcaz. Anne hadi kalk beraber alış verişe gidelim sedyede hareketsiz yatmak sana yakışmıyor. Baba neden yüzün bukadar beyazladı ki sen esmerdin. Ya baba sen benim tombul babamdın şimdi neden yanakların çökmüş gibi duruyor. Baba şaka yapıyorsunuz biliyorum. Şaka yapmasan neden gülesinki ? ''

Shin Hye babasını ve annesinin soğumuş tenlerine öpücük kondurup o anne ve babanın vermiş olduğu eşsiz kokuyu içine defalarca çekti. Ama kankokusuyla karşmıştı kokular. Babasının cansız vücuduna vurmaya başladı.

'' Kalksana baba. Anne lütfen baba bişey söyle o senin sözünü dinler biliyorsun hadi artık kalkın.''

Seung Ho Shin Hye'nin bu haline daha fazla dayanamayıp kucağına alıp çıkarttı odadan. 

'' Lütfen sakin ol '' Dedi ağlayarak Seung Ho.

Shin Hye hala kalkın diye inliyordu. Tekrar bayıldı. Doktor sakinleştirici verip uyumasını sağladı.

- Cenaze günü-

Şimdi herkes yas tuttuğunu belli edercesine giydiği siyah kıyafetlerle mezarlığa doğru ilerliyordu. Shin Hye en önde anne ve babasının fotoğrafını götürüyordu. Gözlerinde ağlamaktan yaş kalmamıştı nerdeyse. Kıpkırmızı olmuş gözlerini siyah camlı gözlük takarak gizlemek istiyordu. O anne ve babasının yakılmasını istemedi. Bu kadar çabuk yok olmalarına izin veremezdi. Aslında gömmek bile istemiyordu ama bunu yapamazdı. Gömme işlemi bittikten sonra herkes yavaş yavaş gitmeye başladı. Shin Hye hala mezarların başucunda bekliyor kendine isyanları devam ediyordu.

'' Özleyeceğim anne beni şevkatle saran kollarını. Bana sevgini gösteren Gözlerini özleyeceğim anne. Şeftaliyi sevmediğini unutmayacağım anne. Anneee ben şimdiden senin kokunu özledim. Baba beraber el ele yürüdüğüm sokaktan hersabah geçeceğim yanımda sen varmışsın gibi o gün konuştuklarımızı konuşacağım seninle. Benimle konuş olurmu deli sanmalarını istemiyorum. Sende istemessin değilmi şizofren sanılan bir kızın olmasını ? Baba çayı tek şekerli içtiğini makarnayı sossuz yediğini sütlü şekeri çok sevdiğini unutmayacağım.''

Seung Ho anne ve babsını bu kadar çok seven birisinin onlardan neden ayrı yaşadığını anlamıyordu. Shin Hye şuan pişmandı ama hani derler ya son pişmanlık fayda etmez diye. Shin Hye içinde aynı şey geçerliydi. Seung Ho Shin Hye'nin kolundan tutup götürmeye çalışıyordu. Shin Hye nekadar dirensede sonunda pes edip ayağa kalktı. Onew ve So Eun'da hala Shin Hye bekliyorlardı. Başka birisi daha vardı. Elinde çantasıyla Shin Hye doğru ilerledi.

'' Başınız sağolsun.''

'' Teşekkür ederim.''

'' Biliyorum şuan sırası değil ama ben babanızın avukatıyım.''

'' Şuan hiç bişey konuşmak istemiyorum.''

'' Ama babanızın size vasiyeti var.''

Aşkın RengiWhere stories live. Discover now