14. Bölüm

77 3 0
                                    

14. Bölüm

Yazar : Hanuel'r.a

Seung Ho kurduğu cümlenin farkına yeni varmıştı ama artık çok geçti.Shin Hye'nin nefretle bakan gözleriyle buluştu gözleri.

''Demek tiksiniyorsun.''

'' Senin gibi birini sevdiğim için asıl kendimden tiksinmem gerekir.''

Seung Ho dayanamamış dışarıya çıkmıştı.Kalbinin acısını durdurmak istiyor kalbine sertçe vuruyordu.

'' Neyin var senin senden tiksindiğini söyledi diye neden bu kadar acı çekiyorsun?''

Seung Ho sınıfa çıkıyordu ama kalbi hala aynı cümleyi tekrar ediyordu '' Senden tiksiniyorum'' şimdi Shin Hye'nin dahada fazla yakmıştı canını kendi kendine yemin etti artık ona asla sürtük demeyecekti.Shin Hye'de revirden çıkıp sınıfına gitti.

''İyimisin?''

''Evet önemli bir şey yok''

Çıkış zili çaldığında Onew yanına gelmiş eve gitmesinde yardım ediyordu.

''Ağrın varmı?''

Shin Hye'nin ağrısı vardı.Ama bunu belli etmekte istemiyordu.

''Hayır kaç kere tekrar edicem''

Okulun bahçesine kadar gelmişlerdi.Bir kaç adım attıktan sonra Shin Hye acıdan dengesini kaybetti.Ama beline sarılan ellerle yere düşmekten kurtulmuştu.

''Acın varsa söylemelisin saklamakla çözüm bulamassın.''

''Üzgünüm''

''Bana tutuna bilirsin''

''Yeterince yük oluyorum zaten''

'' saçmalama!''

Shin Hye belinden tutup kendine çekti.

'' Böyle daha iyi''

Çıkış kapısına gelmişlerdi. Onları öyle gören Seung Ho durduğu ağacın gövdesine yumruk attı.

'' Tamam geri kalanını kendim giderim''

'' Rahatsız mı oluyorsun?''

'' Yo hayır ondan değil''

'' Tamam her neyse''

Onew ellerini Shin Hye'nin üzerinden çekippantolonunun ceplerine soktu. Eve geldiklerinde Shin He hemen odasına çıkıp yatağına yatmıştı. Düngeceden sonra yatağı, odası onun cenneti gibiydi.Sabah kalkıp hemen işe gitti. Dünü nasıl telefi edeckti bilmiyordu.

'' Günaydın efendim. şeyy dün için özür dilerim''

''Neden geldin?''

'' Nasıl?''

'' Sana haber vermediler mi ?''

'' Ne haberi?''

'' Kovuldun. bu sabahta yerine başkasını aldım''

Shin Hye üzgün ve sinirli bir şekilde eve gitti. Bunu gören Onew;

'' Neyin var?''

'' Yok bir şey''

'' Neden erken geldin?''

'' Hiç''

'' Nezaman adam yerine koyup dertlerini anlatacaksın. Ben senin en yakın arkadaşın değilmiyim?''

'' Ben şey ..''

'' Tamam boş versene.''

'' Ben sadece dertlerimle canını sıkmak istemiyorum.''

'' Sürekli benden bir şeyler saklıyorsun nolduğunu sorduğumdaysa hep aynı cevap hiç.''

Shin Hye zaten sinirliydi birde Onew üstüne gelince daha fazla dayanamamıştı. Bağırarak;

'' Ne mi olduğunu merak ediyorsun o kahrolası işten kovuldum. Neden mi kovuldum dün gece okulun bodrum katında geçirdiğim için. Kapalı alan korkum sayesinde o hale gelmiştim. Dün sabahda işe gidemedim ve yerime başkasını almışlar. Geçen haftayıda merak ediyormusun ha ?''

Onew duydukları karşısında şaşırmıştı. Söyledikleri Shin Hye dahada çıldırtmıştı.Ama hala bağırarak birşeyler anlatıyordu shin hye;

'' Geçen hafta bana nasıl araba çarptığınıda öğrenmek istermisin?. Beni evden kovduğun günü hani. Gidecek başka bir yerim olmadığı için sahile gittim. Bana tecavüz etmek isteyen 3 pislikten kaçarken araba çarptı. Anladın mı şimdi. Duyduklarınla mutlumusun yada adam oldun mu söylediklerimle'' Dedi buruk bir şekilde. Okul çantasını alıp hızlıca evden çıktı.

Onew dizlerini yere çöküp başını iki elinin arasına aldı. Gözlerinden yere damlalar dökülüyordu. Sevdiği kadını ne kadarda incitmişti böyle?

Shin hye hala çok sinirli kendine hakim olamıyor elleri titriyordu. Ama bu sinir Onew'e değildi. Çalıştığı yerdeki patronu kendisini dinlemedden yerine başkasını bulmuştu bile siniri onaydı.

'' Bakarmısın?''

Shin Hye çığlık atar gibi bağırdı;

'' Ne var?''

'' Dün için özür dilerim.''

'' Ne için özür diliyorsun ha? Senin özür dilemen beni tekrar işe alacak mı?''

'' Neyden bahsediyorsun?''

'' Senin yüzünden dün işe gidemedim ve kovuldum anladın mı? Duygusuz züppe bozuntusu.''

Shin Hye onu yine aşağılıyordu ve bu Seung Ho'yu gerçekten duygusuz biri yapıyordu.

'' Ben mi dedim sana bana aşkını itiraf et diye?''

Shin Hye gözlerini Seung Ho'nun gözlerini dikti;

''Senden gerçekten tiksiniyorum''

Shin Hye koşarak okula girdi. Seung Ho gözleri devrilmiş bir şekilde yere baktı. Tamam kendiside biliyordu fazla ileri gidiyordu ama kendisini durduramıyordu.

'' Bu kez fiziksel olarak canını yakmayacağım ama bütün sınıfın önünde rezil olacaksın''

Shin Hye revire gidip doktordan sakinleştirici istemişti. Yoksa başka kişilerlede ağır konuşabilir istemeden kırabilirdi onları.Sınıfa girdi;

'' Shin Hye günaydın''

'' Günaydın So Eun''

'' Bugün kulüpler seçiliyormuş''

'' Hm öyle mi hangisine gideceksin?''

'' En iyi olduğum yere yani satranç kulübüne sen hangisine gideceksin?''

'' Henüz düşünmedim.''

'' Hmm ''

'' Ahh müdüre vermem gereken kağıtlar vardı. Unutmuşum. Hemen dönerim.''

''Tamam''

Seung Ho'nun bügün ki beden dersi için çok iyi planları vardı. Beden dersi gelmiş herkes kıyafetlerini giyiyordu. Shin Hye'nin üzerinde yüzücü atleti ve kısa şortu vardı. Saçlarınıda açmış, ucube kız gitmiş yerini güzellik abidesi almıştı sanki. Dışarıya çıktılar.Seung Ho yine vazgeçemediği tenisini oynuyordu. Seung Ho'nun karşısındaki çocuk gözlerini dikmiş Shin Hye bakıyordu. bunu farkeden Seung Ho topu karşısındaki çocuğa fırlatıp '' Ben buradayım'' diyerek Shin Hye bakmasını engellemişti . Fakat kendiside Shin Hye görünce ona bakmaktan kendisini alamıyordu. Aklına planları geldi. Yüzündeki sinsi gülüşle Shin Hye doğru yürümeye başladı.

Bunu farkeden Shin Hye hemen arkasını dönüp;

'' Yalvarırım yanıma gelmesin'' diye dualar ediyordu. Omzuna dokunan sıcak bir elle arkasını döndü. Seung Ho onu baştan aşağı süzüyordu.

'' Ne var?''

Seung Ho kendisine gelip hemen yanlarında sinirden kuduran Minzy'e döndü.

'' Sınıfınızın en iyi tenisçisi kim?''

Minzy'nin eline büyük bir koz geçmişti ve bunu Shin Hye'yi rezil etmek için kullanacaktı.

'' Ahh tabikide Shin Hye''

Aşkın RengiWhere stories live. Discover now