"Ne demek istiyorsun?" diye sordu Ayana dikkatle. Tüm dikkatini adamın bakışlarına odaklamıştı. Neden böyle söyleme gereği duymuştu ki?

"Aral ile olan yakınlığına en azından ben ülkeme döndükten sonra devam etmeni rica ediyorum."

Ayana gözlerini iyice açmış bir şekilde Pars'a baktı bir süre. Aral ile olan arkadaşlığını herkes bilirdi. Her baloda dans ettiklerini de. Hatta tüm etkinliklere birlikte katıldıklarını da. Kralın sağ kolu olması bunu gerektiriyordu. Yine de madem az bir süre kalmıştı Pars'ın dediği gibi olabilirdi. Başını salladı. "Pekala, dikkat ederim." İlgiyle kaşlarını kaldırıp "Rahatsız olduğunuz başka bir konu var mı kralım?" diye sordu alayla.

"Hiçbir gücü olmayan kral." diye gülümsedi alayla.

"Yaptıklarım için beni suçlayabilir misin?"

Pars başını iki yana salladı. "Aksine seni haklı buluyorum. Senin yerinde olsam ben de aynı şeyi yapardım."

İlk defa karşısındaki adamla saygı çerçevesinde konuşabiliyorlardı. Bu onu fazlasıyla şaşırtmıştı. "Söylemek istediğin başka bir şey var mı?"

Pars başını iki yana salladığında Ayana yatağına ilerleyip oturdu. Her ne kadar hekim elini sarmış ve ilaç sürmüş olsa da acıyordu. Pars bir süre sonra geri döndü. Eline bakan Ayana'yı fark ettiğinde "Acıyor mu?" diye sordu.

"Önemli değil." diye mırıldandıktan sonra üstünü değiştirmesi gerektiğini fark etti. Alba olmadığına göre bunu nasıl yapacaktı? Üzgün bir şekilde ellerine bakarken "Bir şey mi oldu?" diye sordu Pars.

"Kıyafetimi değiştirmem gerek."

Pars kaşlarını kaldırıp ona baktı. "Dışarı mı çıkmamı istiyorsun, arkamı dönmemi mi?"

Ayana bunu nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. Elbisenin bağcıklarının açılması gerekiyordu. Dudaklarını ısırdı. Biraz daha güçlü ısırmış olsaydı dudağı kanayabilirdi. "Alba, benim Alba'ya ihtiyacım var."

"Dışarıda olduğunu konuşmuştuk."

"Biliyorum, yine de ona ihtiyacım var."

"Ben yardımcı olurum." dediğinde Ayana gözleri iyice açılmış bir şekilde ona bakıyordu. "Na-sıl?" diye sorabildi güçlükle. Sesinin hiç bu kadar güçsüz çıktığını duymamıştı.

Pars yavaş adımlarla yanına gelirken Ayana hızla ayağa kalktı. Bu adam onun yanında üstünü değiştireceğini düşünmüyordu değil mi? Buna izin veremezdi. Pars yanına geldiğinde "Hayır." dedi zayıf sesiyle.

Pars arkasına geçip "Elbiseni tutarsan bağları çözdüğümde düşmez." diye fısıldadı alayla kulağına.

Ayana elbise düşer miydi bilmiyordu ama o düşecekti. Bundan emindi. Pars bağları çözerken sol eliyle elbisesini tuttu. Pars bağları çözdükten sonra dolaba ilerleyip açtı. "Hangisini giyeceksin?"

"Köşedeki mavi olan."

Pars Ayana'nın istediği kıyafeti alıp yatağa bıraktı. Daha sonra bir şey söylemeden odadan çıktı. Ayana ise hala ellerinin titrediğini hissederek binbir zahmetle elbisesini aşağı indirip Pars'ın koyduğu elbiseyi yukarı çekti. Yine de kollarını giyememişti. Önündeki bağın da bağlanması gerekiyordu. Ve bu iş için Pars'ı çağırmaya çok utanıyordu. Bir süre gereksiz bir şekilde giyinmek için çırpınıp durdu. Kapı hafifçe tıklandığında korkarak bakışlarını kapıya çevirdi. "Giyindin mi?" diye seslendi Pars.

Daha hızlı bir şekilde giyinmeye çalıştı ama olmuyordu. Sonunda pes ederek "Yardımın gerek." dedi.

Pars odaya girdiğinde utançtan yüzüne bakamıyordu. Elbisesini olabildiğince yukarıda tutarak Pars'ın yanına gelmesin bekledi. Pars giyinmesine yardım ederken eli Ayana'nın kolundaydı ve Ayana bundan fazlasıyla etkilenmişti. Bu adama bu kadar çekilmesi haksızlıktı. O bu kadar ilgisizken onun heyecandan titremesi hiç adil değildi. Kollarını giydiğinde Pars önündeki bağı bağladı.

Seni Aradım -Tamamlandı-Where stories live. Discover now