Basit bir çarşafa sarılıp, kucağına verilen, minicik bedenin ağırlığı öyle fazla gelmişti ki Harun'a , titrek bir kaç adım attıktan sonra , kimsenin onu görmesine aldırmadan , gözyaşlarıyla duvar dibine çöktü.
Morga götürmelerini istedikleri beden , biraz önce annesi tarafından , doğar doğmaz katledilen bebekten başkası değildi. Ayağının altına cennet bahşedilen anne , kim bilir ne yaşamıştı da ,canından can verdiğinin soluğunu , kendi elleriyle kesmişti. Bu hayatı boyunca cevabını bulamadığı soru olarak kalacaktı belleğinde.
Gözyaşlarıyla kucağında ki bebeği sarıp sarmaladı. Tam kalkıp gidecekken , yanına çöken bedenin varlığı ile şaşkına döndü.
''Leyla...''
Aylardır kendisiyle konuşmasını beklediği kadının , yanına oturmasıyla şaşkına dönerken , kuracak tek mantıklı cümle bulamayıp , soru dolu gözlerle kadını izlerken buldu kendini.
Bir kaç dakika konuşmadan birbirini izleyen ikiliden , sessizliği bozan Leyla oldu. Elini uzatıp Harun 'un göz pınarlarında kalmış , bir damla göz yaşını silerken ''Üzülme o kurtuldu.''diye fısıldadı adeta.
Aylarca konuşmasını bekledikten sonra, duymak istediği cümle bu olmasa da , Leyla'nın kendiyle iletişim kurması bile , mucize olmuştu onun için.
Zorlukla kendini toparlayıp ,''İnşallah öyledir Leyla. İnşallah dediğin gibidir. ' 'derken sevdiği kadının gözlerine bakmayı ne kadar çok özlediğini fark etti.
Sevdayı , her gece farklı bir bedende arayan , zamane gençliğinin anlayacağı şey değildi, sadece gözlerine bakarak aşık olmak....
''Bana inan Harun , kurtuldu . Onu hiç bir zaman sevmeyecek , belki her defasında nefretini kusmaktan çekinmeyecek , bir anneden kurtuldu . Ama zavallı Hatice , o hiç kurtulamayacak. Hiçbir zaman unutmayacak yaşadıklarını , olmaz ama , olur da her şeyi unutsa bile ,ne zaman minicik bir beden görse , bu gün mıh gibi çakılacak beynine.''
Harun , Leyla'nın her cümlesine hak verse de , kimsenin sevgiyle sarılmadığı minicik bedene , bir kez daha sıkıca sarıldı.
''O , aramızda ki en masum kişi Leyla. Sadece bu dünyaya gelmeden , tüm günahları üzerine alan minicik bir beden. Tıpkı senin karnında ki gibi...''
Harun 'un son cümlesinden sonra , suratı bembeyaz olan Leyla , zorlukla aldığı nefesi dışarı verirken , kendinden habersiz bir kaç damla göz yaşı firar etti gözlerinden . Bu sefer Harun , titreyen ellerine aldırmadan , Leyla'nın gözyaşlarını silen taraftı.
''Ben korkuyorum Harun , kendimden korkuyorum , aynısını yapmaktan korkuyorum , kendimi öldürmekten korkuyorum.''diyerek , akmasın diye sıktığı tüm gözyaşlarını serbest bıraktı.
Sevdiğinin acısını yüreğinde hisseden Harun , ayağa kalkıp yanlarından geçmekte olan görevliye, kucağında ki cansız bedeni verip , morga götürmesini isteyerek elini Leyla'ya uzattı.
Titrek bir şekilde kendisine uzatılan ele tutunan Leyla , avucunda hissettiği sıcaklıktan kuvvet alarak ayağa kalktı.
Bedeninde dolaşan sayısız elleri ve karnında ki bebeğin varlığını unutup , yıllar önceki Bosna sokaklarında Harun'u gördüğü zamana döndü. O zaman cesaret edip tutamadığı el, bugün sahip olduğu tek varlıktı.
Harun kollarının arasına aldığı Leyla'ya sımsıkı sarıldı . Öyle sıkmıştı ki , Leyla bir an kaburgalarının kırılacağından bile endişe etmişti. ''Leyla'm ne demek kendini öldürmek. Herkesi kaybetmişken , varlığın yaşama sebebim oldu. Şimdi diyorsun ki , kendimi öldüreceğim. Bunu bana yapma Leyla . Sen benim dokunmaya kıyamadığım , en değerli hazinemsin.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ KELEBEKLER
General FictionHollanda askerlerinin bir gecede kaderine terk ettiği, soy kırıma ugramış bir halk. Savaşın ortasın da, birbiri için atan, ayrı kalmış iki kalpti , onların ki. Aşk hiç bu kadar zor olmamıştı. Bir kadın hiç bu kadar yanmamıştı , ...