Adin meraktan çıldırmış bir vaziyette , arabanın anahtarını almak için eve gitti. İçinde oluşan bütün olumsuz duygular üst sınıra ulaşmış, mantıklı düşünmesini engelliyordu. Öylece oturup beklemektense , gidip cadde cadde aramaya karar verdi.
Anahtarı alıp , evden çıktığın da , karşıdan elleri kolları dolu dolu gelen üç kadını görmesiyle ,derin bir nefes aldı. Çok şükür iyiler , çok şükür iyiler farkında olmadan aynı cümleyi tekrar edip duruyordu. Beyni korku sinyallerini gödermeyi kesmiş , yerine öfkeyi bırakmıştı. Ne için öfkelendiğini bilmiyordu. Ona söyleseler birlikte gidip herşeyi alırlar , keyifle dönerlerdi. Tekrar yanlız gitmelerini engellemeliydi ama bunu nasıl yapacağını bilmiyordu.
Kendine doğru gelen kadınlara yaklaşıp''Nerdeydiniz ?''sesinin ayarını kontrol etmeye çalışıyor,ani tepkiler vermekten kaçınıyordu.
Leyla oğlunun sesinde ki öfkeyi anlamadan, sakin bir şekilde cevap verdi. ''alış veriş yaptık oğlum ''
Daha sonra Amine 'ye dönerek '' hadi bize geçelim dünürüm , bu akşam hep beraber olalım. Bütün gün çok yorulduk , birlikte bir şeyler hazırlar , yeriz ''derken eve girmişti bile. Amine 'de ''tamam o halde'' diye onaylarken ,yanlarına koşarak gelen Hasan ve Ahmet 'e ''babanıza haber verin akşam Leyla teyzenlerdeyiz ''
Adin annesine , ''siz geçin benim Hana'yla bir şey konuşmam gerek ''iki kadına öfkesini kusmaktansa, bu problemi Hana ile çözmeye karar verdi. İki kadın gülerek içeri geçerken , Adin artık kontrolünü kaybetmişti . Tüm siniriyle Hana 'nın bileğini sıkıca kavrayıp , arabaya fırlattı ve sertçe kapıyı çarptı.
Hana, korkudan gözleri kocaman olmuş bir şekilde Adin 'e bakarken , çarptığı başını ovalıyordu.Adin arabayı çalıştırıp son hızla sürerken ,en iyisinin kendi evlerine gitmek olduğuna karar verdi. Ev yakın olsa da arabayla gitmek iyi fikirdi. Bu sinirle onu kimsenin görmesini istemedi .
Arabayı arka sokakta durdurup , inerken Hana 'ya ''yürü'' diye komut verdiğinde ,kendisi çoktan evin kapısını açmış ,kapı eşiğinde Hana 'nın gelmesini bekliyordu.Hana titreyen elleriyle arabanın kapısını açtı ve kapı ağzında bekleyen Adin 'i geride bırakıp içeri girdi.
Allahım ne oldu da bu adam delilendi .Üstüm de iyi diye düşünürken ,tekrar kendini kontrol etme gereği duydu. Adin 'in içeriye girip kapıyı çarpmasıyla korkuyla yerinden sıçradı. Ayakları mıh gibi yere çivilenmişti sanki. Tek bir adım dahi atacak cesareti kendin de bulamıyordu.
En son bıraktığı adamla ,bugün karşılaştığı adam arasın da dağlar kadar fark vardı. Herşeyi baştan düşünüyor , bir türlü nerede yanlış yaptığını çözemiyordu.
Adin dibine kadar gelmiş ,gözlerinin içine bakarken , Hana şimdi boğazıma saldıracak diye düşünmeden edemedi. ''Nerdeydin sen ? '' sorusuyla kendine geldi . Adin 'in sakin sorusunun arkasına gizlediği öfkesinde , fırtına öncesi sessizliği hissetti .
Cevap vermek yerine saçmalamaya başladı adeta. Adin 'in bu haline ilk defa tanık olduğu için , ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu.
''Şey ,ben yani biz alış veriş yani çeyiz'' korkudan bir türlü kelimeleri toplayamıyordu. Adin '' kes sesini '' diye bağırdığında boğazında ki hıçkırığı tutmak istercesine elini ağzına kapattı.
''Kimden izin aldın giderken ? Benim neden haberim yok?'' Adin artık içinde tuttuğu tüm öfkeyi serbest bırakıp, etraftaki boya kovalarını tekmelerken ,Hana korkudan olduğu yere çöküp , ağlamaya başladı.
YOU ARE READING
MAVİ KELEBEKLER
General FictionHollanda askerlerinin bir gecede kaderine terk ettiği, soy kırıma ugramış bir halk. Savaşın ortasın da, birbiri için atan, ayrı kalmış iki kalpti , onların ki. Aşk hiç bu kadar zor olmamıştı. Bir kadın hiç bu kadar yanmamıştı , ...