Bölüm 15

579 25 2
                                    


Efsane komutan Nasır Oric 'in kahramanlık hikâyelerini dinleyerek geçmişti yolculuk  Adin için. Kahramanlıkları askerleri arasında konuşuluyor olsa da, yıllar sonra dünyanın konuştuğu bir komutan olacaktı.

Sırplara çok sayıda zayiat verdiren gönüllü birliği, saldırıları engellemeyi başarmış olsa da Srebrenitsa civarını koruma görevine devam ediyordu.Sırplara hiç bir şekilde güven olmayacağını acı bir şekilde  öğrenmişlerdi . Bu yüzdendir ki her geçen gün yeni kişiler bu birliğe dâhil oluyor, kahramanca vatan bildikleri bu toprakları canı pahasına korumaya çalışıyordu.

''Uzun bir gece olacak, dinlenseniz iyi olur ''diyen subay, başını geriye yaslayıp gözlerini kapadı. Adin de farkında olmadan aynı hareketi yaptığında, birkaç saat önce yıkılmış bir halde bıraktığı karısı geldi gözünün önüne. Özlem şimdiden kor gibi içini yakmaya başlamış, teselliyi mutlu anıları düşünmekte bulmuştu.

Aradan geçen bir saatin sonunda kalacakları kampa ulaşmışlar, yeni gelenlerin kaldığı koğuşa alınmışlardı. Sabah yapılacak çalışmalara göre birimlere ayrılarak fayda sağlayacakları bölgelere yerleştirileceklerdi.

Kendine gösterilen ranzaya uzanan Adin biraz olsun dinlenmek ümidiyle gözlerini kapadı. Karısının gül kokusu aklına gelince cebinden çıkardığı saç tutamını öptü, kokladı. En değerli hazinesi olan bu saç tutamını, dikkatlice mendile sarıp, cebine yerleştirdikten sonra uykuya teslim oldu.

Sessiz bir sabaha uyanan Hana, boş gözlerle etrafa baktı bir süre. Kâbuslar ve sanrılar ile geçirdiği gece boyunca ,avunmak için sarıldığı pijamalara takıldı gözleri.

Senin olduktan sonra, sensizliğe uyandığım ilk sabah ve ben uyanmak istiyor muyum onu bile bilmiyorum. Gözlerimi kapatıp açsam ve bu yaşadıklarımız bir rüya olsa. Sen yanımda yatıyor olsan, nefesini tenimde hissetsem...

Sen yoksun ve yaşadıklarımızda bir rüya değil diye bağırırken, bütün acısını yastıktan yorgandan çıkarır gibi yere fırlatıp, avunduğu pijamalara sarılarak yere çöktü.

''Neden, neden neden'' diye sayıklarken kayınvalidesi gelip, kollarıyla onu sıkıca sardıktan sonra  ağlamaya başladı.Bir süre kıpırdamadan sarılan iki kadın ,ağlamanın vermiş olduğu rahatlamayla salona geçip oturdular,hiç konuşmadan.Kurulacak hiç bir cümle,acıyı hafifletmeyecek,acı en taze haliyle kalmaya devam edecekti.Bu yüzden susmak en iyisiydi,susmak her zaman en iyisiydi.

Neredeyse cenaze yerine dönen evinde duramayan Tarık, iki kadın ağlarken onları teselli edecek cümle bulamadığı için kendini sokağa attı.Hayırlı  bir haber alabilme ümidiyle de kahvenin yolunu tuttu.

Bölgenin güvenli bölge ilan edilmesinden sonra Birleşmiş Milletler tarafından asker gönderileceği haberleri etrafta dolaşıyordu. Bu gün gelmezlerse, yarın kesin geleceklermiş diyordu , kim olduğunu bilmediği biri.

Potaçari 'de hayat durmuştu adeta. Kimse işe gitmiyor,erkekler iyi  bir haber alma ümidiyle kahvelerde bekliyor,kadınlar ve çocuklar  ise evden dışarı çıkmıyordu.Güvenli bölge ilan edilmesinden sonra artan nüfus ile birlikte Sırpların etrafı sarmış olmasından ve uygulanan ambargo yüzünden ki –bu ambargo Sırplara uygulanan bir ambargo olması gerekirken –temel ihtiyaçları karşılamak bile zorlaşmış , kıtlık baş gösterir olmuştu. Tuz ise bunların başında geliyordu.Tuz bulmak artık imkansız hal almıştı denirse daha doğru olurdu.

Geçmişte, silahlanın çağrılarına uyanların dışında kimsede silah yoktu. Olanlarda ise basit silahlar vardı, ama  yine ambargo yüzünden artık almak isteyenlere basit silahlar bile yoktu. 

MAVİ KELEBEKLERWhere stories live. Discover now