Havalandırma

21.2K 683 68
                                    

'' Eğer artık taş çalışmıyorsa ve bu mektubu bulduysan meriallerin bölgesine girmişim demektir. Bu yüzden artık sana ulaşamıyorum demektir. Alexander Garcia'yı bul. O sana yardım edecek.Seni seviyorum adena!''

İçimde yükselen korku midemin bulanmasına sebep olurken başımı yana çevirip yataktan aşağıya eğildim ve kustum. Resmen nefes alamıyordum. Tüm sistemim çökmüş gibiydi. Aaron , meriallerin bölgesindeydi. Artık orası her neresiyse. Yine de iyi ve güvenli olmadığını biliyordum.

Mektuba daha dikkatli baktım. Keşke ne yapacağımı , nereye gideceğimi bilseydim ama şimdi elimde hi tanımadığım bir adamın aptal isminden başka hiçbirşey yoktu. Hiçbirşey! Başladığımız , ayrıldığımız o noktaya geri dönmekten korkarken şimdi çok daha zor ve kötü birşeyle yüzleşiyordum. Nasıl bulacaktım bu adamı?!

Gözlerimi kapatıp yatağa uzandım ama uyuyamıyordum. Aaron , merial bölgesinde kimbilir nasıl bir tehlikenin içindeyken , onu böylesine düşünürken uyuyamıyordum. Artık taş bana onu gösteremediğinden düşünebilmek , onu hayallerimde canlandırmak tek seçeneğimdi. Bir süre gözlerim kapalı ama zihnim tamamen açık bir şekilde Aaron'u düşünerek öylece yattım. Kapının açılma sesini duyduğumda Astrid elinde bir kıyafet kılıfıyla içeri girdi ve tableti bana uzattı.

' Kıyafetiniz burada. Kabloları artık çıkarabilirsiniz. Bay Tristan sizi alacak.'

Başımı salladım ve kızarmış gözlerimi görmemesi için başımı yastığa daha çok gömdüm ama muhtemelen görmüştü. Astrid odadan çıkınca kabloları çekip kenara attım ve odanın içindeki minik banyoda sıcak bir duş aldım. Aynada kendime bakmak bile istemiyordum bu yüzden o kısmı es geçip içeriye geri döndüm ve Astrid'in bıraktığı askıdaki elbiseyi dışarı çıkardım.

Elbiseyi giyip kılıfın içinden çıkan ayakkabılarıda ayağıma geçirdim ve çantamı olmak için yürüdüğüm sırada ister istemez aynadaki yansımamı gördüm. Çok zayıflamıştım. Yüzüm resmen çökmüştü. Gözlerimin altı mosmordu , vücudumun açıkta kalan her yeri gibi. Uyuşturucu bağımlılarına benziyordum. Aynadaki bu kız sanki başka bir evrenden gelmiş kötü bir kopya gibiydi. Onu tanıyamıyordum.

Eve gidip , burdan kaçıp yıllarca uyumak istiyordum. Tüm bu saçmalıklar bitene kadar uyumak. Aaron yanıma gelene kadar uyumak ama tabi öyle birşey olmayacaktı. Bakışlarımı yüzümden çekip elbisenin üzerinde gezdirdim. Gerçekten çok güzeldi. İrina seçmiş olmalıydı. Ayakkabıların rahatsızlığına aldırmadan yatağın yanına gidip komidinin üzerinde duran kağıt parçasını içine attım. Bunu kimsenin görmesini istemiyordum.

Gözüm yerde , ikiye ayrılmış taşa takılınca onu da yerden aldım. Artık eski canlı rengi yoktu. Parlamıyordu. Sönük , donuk mor bir taş. İşe yaramayan bir taştı. Taşı elimde çevirip biraz daha kurcalayınca içinde ufacık bir hafıza kartı buldum. Taşın kenarındaki bölmeye yerleştirmişti ve o kadar küçüktü ki dikkatli bakılmazsa fark edilmiyordu. Bunun burda olduğunu neden kağıda da yazmamıştı ki..

Kapı aniden açılınca korkudan sıçradım. Bu halimi gören Tristan gülümseyerek " Affedersin çalmayı unuttum. Hazır mısın?" diye sordu. Başımı sallarken " Saçımı toplayıp geliyorum." dedim. Tristan odada beklerken banyoya girip saçımı sıkı bir topuz yaptım ve hafıza kartınıda arasında bir yere sıkıştırdım. Tüm gece elimde gezdiremezdim. Hazır olduğuma karar verince banyodan çıkıp Tristan'a baktım. Gerçekten çok şıktı. Takım elbisesi üzerine tam olmuştu ve kravatınıda kendini boğmak istercesine sıkıca bağlamıştı.

Odadan çıkıp koridoru geçince uzun merdivenlerden aşağıya inmemiz gerekiyordu. Bu yüzden Tristan'ın koluna girdim çünkü bu topuklu ayakkabılara daha ne kadar dayanabilirdim bilmiyorum. Dengemi sağlamaya çalışmaktan aşağıda bekleyen insanların hepsinin gözünün üzerimizde olduğunu anlayamadım bile.

ATEŞLE OYNAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin