Hatırladın mı?

35.9K 1.5K 120
                                    

Bir anda kapı açılıp kızlar içeri girmeye başlayınca hemen aynayı temizledim. Bana tuhaf bir şekilde bakmalarına aldırmadan hemen çantamı aldım ve dışarı çıktım. Bugünlük bu kadar okul sanırım benim için yeterli olacaktı. Korkudan ellerim bile titrerken bir de oturup ders dinleyemezdim. Babamlarda zaten çoktan çıkmış olmalıydılar. Rahat rahat gidip uyuyabilir ve az önce gördüklerimi unutabilirdim.. Onlar da gitmek için en doğru zamanı seçmişlerdi ya!

Okuldan çıkıp eve gelmem her zamankinden de kısa ama korkutucu olmuştu. Ormanın yanından geçerken ensemdeki tüylerin hepsi dimdik , her bir adımım bir öncekinden daha hızlıydı. Eve girince kapıyı kapattım ve kilitledim. Çantamı bir kenara attıktan sonra evin tüm pencerelerinin kapalı ve kilitli olduğundan emin oldum. Hatta bodruma inip herhangi bir açık kapı var mı diye bile baktım. Tavan arasına da aynı şeyi yaptıktan sonra odama geçip yatağıma oturdum ama biraz uyumayı bırakın gözlerim birkaç saniyeliğine bile kapatamıyordum.

İçerde hiç kimsenin olmadığından emin olduğum bir yerde biri aynaya ' Sıradaki sensin!' yazmıştı. Bunun iğrenç bir şaka olduğunu düşünmek istiyordum ama hayatımda olan tüm şeyleri göze alınca açık açık bir tehditmiş gibi geliyordu. Öldürdüklerini 8. genç ben mi olacaktım yani?

Bir anda yatağımdan fırlayıp masamın üzerindeki bilgisayarımı açtım ve oturup biraz araştırma yapmanın iyi olacağına karar verdim. Hepsi belirli aralıklarla farklı ayların belirli günlerinde kaybolmuştu. Örneğin ilk kız ayın ilk haftasında pazartesi günü ikinci kız da bir sonraki ayın ikinci haftasında salı günü kaybolmuştu..

Bunu görünce kendimi büyük bir sırrı çözmüş gibi hissettim ama elbette benim işime yarayacak bir şey değildi. Tabi eğer o yazıyı yazan kişi gerçekten ciddiyse benim ortalardan kaybolmam gelecek hafta pazar gününe denk gelecekti. Gelecek hafta pazar günü tüm evi kilit altına alıp salonun ortasında oturcaktım.

Bu araştırmayı yaparken işime yarayacak birşeyler bulmayı planlıyordum ama sadece polisin yaptığı açıklamarı bulabilmiştim. Polisler katilin bunca şey üzerine kasabayı terk ettiğini düşünüyordu. Bense bunun bir saçmalık olduğunu ve bir sonraki kurbanın ben olacağını düşünüyordum. Ciddi ciddi babamları arayıp buraya dönmeleri için yalvarmayı bile düşünmüştüm..

Kaybolan tüm gençlerin resimlerini ve kayboldukları günlerin yazılı olduğu kağıtları çıkardıktan sonra hepsini masamın üzerine dizdim. Ayrıca kendi çizdiğim Eric'in Leslie'nin ve Aqua'nın resimlerinide bir kenara koydum. Şimdi masam bir dedektifin masası gibi görünüyordu. Hiçbir şey bilmeyen bir dedektif...

Karnım acıkınca birşeyler yemek için mutfağa indim. İlk kolay olsun diye makarna yapacaktım ama o geceden sonra makarnadan bir hayli soğumuştum. Bu yüzden Sally'nin önceden hazırlamış olduğu yemeği ısıttım ve yedim. Saate baktığımda okuldakilerin öğle yemeğini bitirmek üzere olduklarını tahmin ettim.

Stephan.. Çocuğu resmen ekmiştim. Öğle yemeğinde beraber oluruz demiş sonra da eve gelmiştim ve onun haberi bile yoktu. Bende numarası olmadığı için mesaj bile atamayacaktım. Umarım bu yaptığıma bozulmaz ve akşam kütüphaneye gelirdi. Telefonumun titremesiyle yerimden zıpladım. Mesaj Leslie'den di..

' Heyy.. Bugün okula gelmedin mi? Seni göremedik.'

' Evet pek iyi hissetmiyorum. Bugünlük okulu ektim.'

' Umarım iyileşirsin. Bir şeye ihtiyacın olursa söyle!'

' Teşekkür ederim.'

Telefonu bir kenara koyup salona geçtim ve oturacağım sırada kapı oldukça sert bir şekilde çalındı. Bu insanların zil denen genelde kapıların yanında duran ve evdeki insanlara kibar bir şekilde birinin geldiğini haber veren mekanizmadan haberleri yok muydu? İstemeyerek ayağa kalktım ve kilidi çevirdikten sonra kapıyı açtım.

ATEŞLE OYNAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin