Kaybedilen İdda

33.1K 1.3K 50
                                    

Yeniden elleri arasında bir küre oluşturup bana doğru attı. Bu sefer ellerim önde zihnimde tamamen küreye odaklanmış bir şekilde bekledim ama yine olmamıştı. Yerden bir metre kadar havaya kalkarak geriye doğru uçtum ve sırtımı bir ağaca çarptıktan sonra yere düştüm. Sanki biri ciğerlerimi parçalamış gibiydi çünkü nefes alamıyordum. Dizlerimin üzerine çöküp öksürürken nefes almaya çalıştım ama sırtımı çok kötü bir şekilde çarpmıştım ve canım çok acıyordu.

Yerde bir süre daha kalıp kendimi toparlamaya çalıştıktan sonra karşısına dikildim. Aaron yavaşca yanıma gelip '' Ellerini kullanmamayı dene. Dikkatini dağıtıyor olabilirler.'' dedi ama bunun doğru olduğunu hiç sanmıyordum. Tek başına zihnimi kullanarak bunu nasıl yapacaktım ki?

Yine de Eric bir sonraki küreyi yapana kadar hızlı bir karar vermem gerekiyordu ve denemekten zarar gelmeyeceğin düşünerek ellerimi indirdim. Derin bir nefes daha aldığımda gözlerimi kapatıp daha da konstantre olmayı denedim. Hava küresinin bana çarpmasını ve çalıların arasına uçmayı falan bekledim ama daha da kötüsü oldu. Beynimdeki tüm hücreler sanki bir anda tüm işlerine ara vermeye karar verdiler ve karanlığa gömüldüm.

Gözlerimi açtığımda Eric adımı söyleyip duruyor ve Harry'de önümde parmaklarını şıklatıyordu. Yerden destek alarak sırtımı arkamdaki ağaca yasladım ve onlara baktım. Eric kurallara uyup bana çok da yardım etmiyordu ama nerdeyse hepsinin endişeli göründüğünü söyleyebilirdim.

'' Adena beni duyuyorsun değil mi?''

'' Evet..''

Başımı ovuşturdum. Biri sanki çekiçle kafama birkaç bin defa vurmuş gibi acıyor , zonkluyor ve ağrıyordu. Eric '' Kalkabilecek misin?'' diye sorduğunda başımı ani olmayan yavaş bir hareketle evet anlamında salladım ki bu bile canımı çok yakmıştı. Arkamdaki ağaçtan destek olarak ayağa kalktım ve '' Bayıldım mı?'' diye sordum.

'' Hava kürelerinin kendi içinde çok büyük bir ısı değişimi vardır. Sende tam başından alınca bayıldın işte.. Üzgünüm.''

Aqua uzakta bir ağaca dayanmış , yanımıza gelmeye zahmet bile etmemişti ama bu onu konuşmaktan alıkoymuyordu ve her zamanki gibi o saçma, iğneleyici yorumlarından biri yapma gereği duymuştu.

'' Üzgün olması gereken o. Başarısız oldu.''

Onula iletişime geçmeme kararı almıştım ama bu kararımdan vazgeçip ona döndüm ve '' Sen ne kadar sürede yaptın?'' diye sordum. Gözleri kısılırken yüzündeki kasların herbiri gerildi ve ben isteidiğim cevabı almış oldum ama Eric yüksek sesle söyleyince keyfim daha da yerine gelmişti.

'' Yaklaşık olarak 2,5 haftaydı sanırım.''

Gülerek ona baktım ama birşey söylemedim. Sinirleri zaten yeterince bozuk görünüyordu ama daha sonra tüm günün stresini ondan çıkarmanın iyi olacağını düşünerek '' Vay canına! Senden gerçekten yetenek fışkırıyormuş.'' dedim. Kollarını göğsünde bağlayıp tek bir kaşını kaldırırken '' En azından ben buradayım. 2 hafta sonra aramızda olabilecek misin bakalım?'' dedi.

Dilimi ısırıp kendimi kötü birşeyler söylemeden durdurdum ve etrafa baktım. Yeni fark ediyordum ama Aaron gitmişti. Başımı sallayıp düşüncelerimden kurtulmaya çalıştım ama bu bana baş ağrısından başka bir şey sağlamadı. Uzun süre baygın kalmıştım ama yine de birkaç saat daha çalıştık. En sonunda bittiğinde yanıma gelip omzuma dokundu. Vurmadığı için sevinmiştim çünkü heryerim morarmış durumdaydı.

'' Bence bugünlük bu kadar yeter.''

'' Hiçbir şey yapamadım.''

'' Belkide hemen bunlarla başlamamalıydık. Önce reflekslerini geliştirmeliydik.''

ATEŞLE OYNAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin