13. BÖLÜM: "ALAZ"

58K 3.9K 1.4K
                                    

Bölüm şarkısı: "Amy Winehouse - Our Day Will Come"

Bir önceki bölümlere gelen voteleriniz ve yorumlarınıza kayıtsız kalamayarak 2 gün içinde yeni bölümü sizlerle paylaşıyorum.

Bu bölüm çok tatlı gibi, içime sindi. (Dışıma barbie tamam)

Keyifli okumalar dilerim!

13. BÖLÜM: "ALAZ"

Kara kalemin kalın gövdesini göğüsleyen titrek ellerim büyük resim sayfasına devrim niteliğinde bir çizik bıraktığında içimin gürültüsü, kanımın boğuk uğultusuna karışmıştı.

Savaş Bey, kendi çiziminden başını dahi kaldırmadan sordu, "Hangi çizim tekniğini kullanıyorsun?"

Halsizliğin her bir kademesini aştığım saatin son demleri, Savaş Bey'in mola vermeksizin ay sonu dosyasını tamamlamaya çalışması ile devam ederken ağzımın içine doldurduğum havayı dudaklarımın arasından gri bir sigara dumanı gibi dışarı bıraktım. Bir alazın gerisinde bıraktığı koyu renkteki cüruf gibi.

"Fashion." diye yanıtladım onu, ardından dudaklarımın arasına sıkıştırdığım kalemin sebep olduğu boğuk sesle, "Siz?" diye sordum.

Yorgunluktan kırpıştırdığım gözlerim hemen yanımda özveriyle çalışan Savaş Bey'in üzerinde gezindiğinde birkaç saat evvelinde sanki paralel bir evrenin olağanüstü dakikasını yaşamayıp bana hiç 'Seni yok edebilmem için kalbimin içinde olman gerek.' dememiş gibi işine kendini veriyor olması hayret edilesi bir umursamazlığın ta kendisiydi.

"Hiperrealizm." dedi ve ekledi, "Çoğunlukla puantilizm."

Çizim yapmaktan tırnaklarımın boya kokan etli kenarları sızlarken parmak uçlarımı zonklayan başımın kenarlarına getirerek yavaş ama darbesini her şekilde belli eden baskılar uygulamaya başladım.

Baygın bakışlarım Savaş Bey'in tüm çevikliği ile çizimlerini tamamladığı düzgün parmaklarına gittiğinde onları saatlerce izleyip bir saniye bile sıkılmayacağımın düşüncesiyle yorgun bir halde tebessüm ettim.

Önümdeki sayfada gölgelendirme yapmadan yalnızca kontürle oluşturduğum taslağa iç çekerek bakarken, odanın kapısı nazikçe çalındı.

Savaş Bey, elindeki kalemin hünerli dansını bırakmadan başını dahi kaldırmadı. "Gir."

Gazel, odanın kapısını yavaşça aralayarak o küçük aralıktan başını soktuğunda pazarda annesini kaybetmiş ve saatler süren bir yitiklikten sonra annesine kavuşmuş bir çocuk kadar neşelendim. İkimiz de birbirimize yılışık bir şekilde gülümseyerek el salladık.

"Savaş Bey bölüyorum ama..." diyerek söze girdi Gazel.

"Kimsin?"

Savaş Bey, bir devekuşunun kafasını toprağa gömdüğü gibi çizimlerine gömülmüştü. Başını kaldırıp gelene bakmaya tenezzül edemeyecek kadar odaklıydı, titizlikle çizim yapıyordu. Son 4 saattir ve hiç ara vermeden.

"Efendim ben Gazel." dedi, gözleri onun görmeyeceğini bilerek bıkkınlıkla yana doğru devrilmişti. "Satış danışmanı biriminden Gazel Taşkın."

"Rahatsız etmenin sebebi nedir Gazel bilmem ne?"

"Gazel Taşkın." diye yineledi Gazel, ardından yarısı dışarıda kalan bedenini tamamen içeriye soktu. "Leyna'nın mesaisi ne zaman biter diye öğrenmek için gelmiştim."

BANA KENDİMİ VERWhere stories live. Discover now