1. BÖLÜM: "LEYNA"

173K 7.1K 2.8K
                                    

Bölüm Şarkısı : "Sade - Feel No Pain"

Kitaba başlangıç tarihinizi ve saatinizi bu alana yazabilirsiniz. ʕʔ

İlk bölümlerdeki betimlemeler sizi korkutmasın. Karakter ve olay gelişimi sonrası diyaloglar daha fazladır.

Kitabı nerede görüp başladınız?

Keyifli okumalar!

1. BÖLÜM: "LEYNA"

Birkaç ay önce - ANKARA

Adım Leyna. Anlamı ışık.

Adımın telaffuzu ve sıradan olmayışı tüm hayatım boyunca peşimi bırakmayan bir etken olsa da adımı severdim. Sadece anlamı benden ve karakterimden o kadar uzaktı ki sadece ismimi bilen birisi yüz hatlarıma bakarak bile tezatlığı fark edebilirdi.

Ben ışık değildim. Adım gibi etrafa gülücükler saçarak parlayan bir kız kesinlikle değildim. Daha çok serdim ben, güzdüm. Bir ortama girdiğimde yüzümdeki aptal mimik bana ait olmadığını anında belirtir ve beni komik duruma düşürürdü.

Kalbimin dört odasının da sahibi vardı. Kitaplara aşık bir ergenlik dönemi atlatmış, sabah ilk uyandığında yüzündeki o sersem ifade ile gördüğü ilk objeyi resmetmeye bayılan, sırf rüzgar saçlarını savurup yüzünü yalasın diye en sert payizlerde bile dışarıda oturan kişiydim.

Bunların aksine eğlenceliydim de. Siyahın kızı değil, gökkuşağının evladıydım. Yeri gelir kan kırmızı, yeri gelir güneş sarısıydım. Zaman zaman gökyüzü gibi mavi, bazen de ağaçlara imrenerek yeşildim.

Yirmi iki yaşında, öğrenimini yapmak üzere Kocaeli'nden Ankara'ya taşınan ve tam 4 yıldır bu tarifsiz şehirde olup halen şehri çözemeyen tam bir umutsuz vakaydım. Beni şehrin ortasına koysalar, evimi değil yardım isteyecek birini dahi bulamazdım.

Bu şehir farklıydı. İnsanları farklıydı.

Onlara bahşettiğim tek bir tebessüm bile, aramızda bir aile bağı kurmaya yetiyordu. Bir toplu taşıma aracı veya alışveriş merkezi? Herkes aile gibiydi ve ben buna alışkanlık gösteremiyordum. Ya da tüm bu samimiyeti kafamda kuruyordum.

Gel gelelim asıl konuya, yirmi iki yaşında olduğum ve üniversite 4. sınıfta okuduğum gibi ailemle farklı şehirlerde olmak beni bir işte çalışmaya mecbur bırakıyordu.

Bir evin tek kızıydım. Üzerime titreyen deli bir annem, bir dediğimi ikiletmeyen emekli öğretmen bir babam vardı. Her ne kadar her ay bana bütçelerinden para ayırıp gönderseler de bu kendimi mahcup hissetmeme neden oluyordu.

Sarı fosforlu kalemi, dudaklarımın arasına sıkıştırdıktan sonra altını karaladığım iş ilanlarına kısa bir bakış daha attım. Birçok iş yeri adresi çizmiştim ama hiçbiri okul saatim ile uygun değildi. Akşam çalışabileceğim bir yer arıyordum.

"Leyna?" diye seslenerek odaya giren ev arkadaşım Gazel ile birlikte başımı gömdüğüm gazeteden kaldırıp ona baktım. Sanırım birkaç saattir aynı pozisyonda oturup hiç durmaksızın iş ilanını inceliyordum.

Dudaklarımın arasındaki kalemi çıkarıp masanın üzerine bırakırken belimin sancılar içinde kıvranmaya yetecek kadar ağrıdığını fark edemeyecek kadar kendimi kaptırmış olmama inanamıyordum.

"Efendim Gazel?"

Önümdeki gazeteyi masanın diğer tarafına işe yaramaz dercesine iterken suratımda yorgun ve sersem bir ifade vardı.

BANA KENDİMİ VERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin