8. BÖLÜM: "LİVA"

76.6K 4.2K 1.3K
                                    

Bölüm şarkısı: "Zeph - My Fault"

Upuzun, bol Savaş'lı, bol geçişli bir bölüm sizleri bekliyor. Satır içi yorumlarınız ve voteleriniz çok kıymetli. Lütfen boş bırakmayın.

Keyifli okumalar ♡

8. BÖLÜM: "LİVA"

Liva, İsrafil Sûr'a üflediğinde ve tüm canlılar kader defterinde yazılı olan o son sayfayı yaşayıp ölümün o hazin kokulu sonunu tattığında, ölülerin dirilerek peş peşe çıldırdığı meydana tüm heybeti ile dikilecek olan bayrağın adıydı.

Kıyamet bayrağıydı Liva, kıyametin en büyük habercisiydi. Koca bir okyanusta rotasını kaybetmiş, çaresiz ve yalnız kalan bir kaptanın çapasını denizin kumuna gömdüğü anda çıkan o taşlı sesti. Bilhassa ölüm kokardı.

Enseme tamamı ile hükmünü kurup "Liva" bayrağını beynimin fazla düşünmekten uyuşan yerine acımadan saplayan Savaş Bey, kıyamet günü gökten ineceği rivayet edilen o sinsi kötülüktü.

"O gün için özür dilemem gerekiyorsa sizin de bana bir özür borcunuzun olduğunu söylemek isterim."

Göğüs kafesimin o boşluğunda hissettiğim amansız acı, kendimin bile şu zamana kadar itiraf etmekten korktuğum o yenilginin her bir harfini kanlı bir suya batırıp tekrardan kemiklerimin arasına saplıyordu. Nefes almakta güçlük çekiyordum.

"Tam olarak hangi kısım için?" dedi ve ekledi, "Bana hakaret eden sendin, ben değil."

Titreyen bacaklarımın üzerine ızdıraplı bir dokunuş ile atılan staj dosyam kara bir leke gibi bedenimi cehennem kuyusu içine bırakıp mahzenin kapısını üzerime sıkıca kapatıyordu.

"Belin bir manken için kalın." diye mırıldandım ağzımın içinden. Bu onun beni ilk görüşte sarf ettiği cümlelerden biriydi. "Ayrıca mankenlik tribimi çekemeyecek kadar sinirli bir gününüzdeydiniz, ne çabuk unuttunuz?"

Nefretimin ve kinimin ilk defa doğru mecralara akıtıldığı bu sahnenin can alıcı bir oyuncusu olarak son pozumu verip seyirciyi selamlayarak perdeyi suratıma kapatmak istiyordum ama gücümün iliklerimden ince uçlu bir şırınga ile çekilmeye başladığının da farkındaydım.

"Unutmuş değilim." dedi ve ellerini sakin bir tavırla ceplerine koydu. "Ve hala aynı fikirdeyim."

Siyah botlarım ayaklarımı iyiden iyiye terletmeye başladığında dilim stresten kuruyan dudaklarımın üzerinden kaygan bir şekilde geçti.

"Bedenimi süzmekten ne zaman vazgeçersiniz?" diye sordum hiddetle. "Bir manken değilim, moda ve tasarım öğrencisiyim."

"Karşımda ikisini de olmak için yetersiz bir kadından başka bir şey görmüyorum." dedi ve dudaklarını birbirine bastırarak beni yeniden süzdü. "Notların bu bölüm için oldukça düşük, çizimlerin belki."

"Sizin kadar açık sözlü olamayacağımı bildiğim için bir cevap vermeyeceğim." dedim, sesimin bir noktada bile titrememesi için dişlerim birbiri üzerine kenetlenmişti. "Vakit ayırdığınız için yine de teşekkür ederim."

Hemen bir nefes kadar ardımda olan bedeninin kaskatı kesildiği sert soluklarından dahi kendini belli ederken dosyanın kenarlarına tırnaklarımı son gücümle batırarak ayağa kalktım.

Kalbim büyük bir hınçla çarptı ve avuç içlerimin onun suratına sıkı bir tokat atmak ister gibi kaşındığı gerçeğini hafızamın en unutulası yerine gömdüm. Ben onun kadar seviyesiz olamazdım, hayır.

BANA KENDİMİ VERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin