twelve

335 27 18
                                    

Merhaba! Bölümle alakalı bir şey belirtip sizi bölümle baş başa bırakacağım. 12. Bölümün ikinci partını yayınlamak yerine yeni yazdığım part ile ikisini birleştirdim ve bir kaç detayı değiştirdim. Yani iki part değil, tek bir bölüm oldu. Yazar notunu, sizi bölümden daha fazla mahrum bırakmamak için, sona bırakıyorum. Okursanız mutlu olurum.

(Yazarın Bilgilendirme Notu: Castiel'in gidişinin üzerinden yaklaşık iki buçuk hafta geçti. Dean hamileliğinin ilk ayını bitirdi. Ve hikayede yılbaşına bir ay kadar kaldı.)

Sam gecenin bir yarısı su içmek için odasından çıkıp mutfağa giderken Dean ile karşılaştı. Hamileliğinin ilk ayını doldurmaya yaklaşan avcı dışarı çıkacakmış gibi hazırlanmıştı. Sam ile karşılaşmayı beklemiyor olacak ki kardeşini görünce irkilip yerinde sıçramıştı. Genç Winchester kaşlarını çattı. ''Dean, bir yere mi gidiyorsun?''

Avcı yaramazlık yapmış küçük bir çocuk gibi başını eğdi. ''Erik almaya gidecektim.'' Sam'in yüzü yumuşadı. ''Bana söyleyebilirdin?'' Dean başını kaldırdı. Yüzünde buruk bir gülümseme vardı. ''Aslında bunu Castiel'den istemem gerekirdi, ha?''

Normal çiftler böyle yapmaz mıydı? İnsanlar hamile eşleri bir şeyler aşerdiğinde saat gecenin üçü dahi olsa gidip o şeyi ararlardı. Tabii Dean'ın sevgilisinin nerede olduğundan bile haberi olmadığından bu onun için geçerli değildi.

Ağabeyinin yüzündeki burukluk Sam'e de bulaştı. ''Dean.'' diye mırıldandı ama cümlesinin devamını getirmek için duraklaması gerekti. ''O aptal melek nerede ya da ne yapıyor bilmiyorum, ama bir şeye ihtiyacın olursa bana da söyleyebilirsin. En azından o dönene kadar.''

Dean omuzları çökerken iç geçirdi. ''Dönerse tabii.'' Küçük olan her ne kadar ağabeyini neşelendirecek bir şeyler söylemek istese de içinden bir ses Castiel dönmediği sürece Dean'ın neşelenmeyeceğini söylüyordu. O yüzden sesini çıkartmadı.

İkisi de öylece ayakta durdular, konuşmadan. Ta ki Dean'ın midesinden gelen sesler sessizliği parçalara bölene kadar. Sam gülerken alınması gereken erikler olduğunu hatırladı. Ağabeyine sıcak bir sarılma verdi ve geri çekilip karnını okşadı. ''Yeğenim acıkmış ha? Ben gidip erikleri alayım.''

Dean yüzünde ufak bir gülümsemeyle başını salladı. Sam üzerindeki pijamaları unutmuş bir şekilde kapıdan çıkarken avcı arkasından seslendi. ''Turta almayı unutma!''

Kapıyı kapattıktan sonra yüzündeki ufak gülümseme soldu. Sessiz bir hayalet gibi ışıkları söndürüp odasına gitti. Üzerine pijamalarını geçirdi. Yatağına uzandı ama gözlerini kapatmadı, onun yerine yeşillerini tavana dikip öylece baktı. Sanki biri onu dinliyormuş gibi hissettiği için önce hiç sesini çıkartmadı. Yalnızlığından emin olduğunda boğazını temizleyip konuşmaya başladı.

''Cas? Umarım beni duyuyorsundur. Belki de umurunda değildir, bilmiyorum. Günlerdir burada olmadığına göre bu seçenek daha olası. Az önce Sam markete gitti, erik almak için. Aslında ben alacaktım, canım erik istediği için uyanmıştım. Cas, burada olman gerekmez miydi? Sonuçta bu bebeği tek başıma yapmadım!''

Monologun saçmalaştığını hissettiğinde sustu. ''Her neyse Cas, sana ihtiyacım var. Sana ihtiyacımız var. Lütfen geri dön.''

Gözleri önce ıslak bir görünüm aldı, sonra doldu ve en sonunda gözyaşları ıslak yollar bırakarak yüzünden boynuna akmaya başladı. Gözlerini kapattığında birkaç damla yastığa damladı. Omuzları sarsıldı, en sonunda uykuya kapıldığında bedeni rahatladı.

***

Dean gözlerini araladığında gördüğü camdan giren gün ışığı değildi. Uyanmasının bir nedeni yoktu ama uyanmıştı işte. Ve dün geceki ağlama seansı yüzünden gözleri sızlıyordu. Bir anlığına kafasında bir düşünce şimşek gibi çaktı. Acaba bebekleri Dean'ın hissettiklerinden etkileniyor muydu? Avcı bu ihtimali hiç düşünmemişti, elini karnına götürdü. Şimdilik düz olan karnının üzerinde elini gezdirirken bebeğine üzülmemesini ve her şeyin yoluna gireceğini mırıldandı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 15, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Baby Inside DemonWhere stories live. Discover now