three

1.2K 97 34
                                    

(Düzenleme ile eklenen not: Dean -Şeytan demek içimi yakıyor- hamileliğinin 7. haftasında.) 

Castiel, karşısında oturan Dean'a kaçamak bir bakış atarken içinden Sam'e lanetler okudu. Şeytanın onlarla kalmaya başlamasının üzerinden bir hafta geçmişti, bu hafta boyunca Sam kafasını kitaplardan kaldırmamış ya da araştırmaya ara vermemişti. Bugün ise  genç Winchester Castiel'i Dean ile yalnız bırakıp dışarı çıkmıştı. Melek içinde bulundukları durum için araştırma yapmaya çıktığını düşünmüyordu, muhtemelen olanlar ona fazla gelmiş ve Sam biraz kafasını dağıtmak istemişti.

Sorun bu değildi. Sorun, Sam'in Castiel'i evde Dean -ya da Şeytan, her neyse- ile yalnız bırakmış olmasıydı. Sam gittiğinden beri ikisi de kanepeden kıpırdamamış, birbirlerine ikisinin de fark etmediği kaçamak bakışlar atıyorlardı. 

Sessizlik, odadaki gerilimi had safhaya çıkartırken Şeytan buna daha fazla dayanamayıp ilk konuşan olmayı seçti. 'Nasıl hissettiriyor?' Castiel yaklaşık iki saattir süren sessizliğin bir anda son bulmasıyla irkilerek hızla ona döndü. 'Ha?'

Şeytan, içinde bulunduğu vücudun eski sahibinin gözlerinin rengini taşıyan yeşil gözleriyle karşısındaki meleğin deniz mavisi gözlerine baktı ve sorusunu biraz olsun anlaşılır kılmaya çalıştı.

'Tanıdığın birinin önce bir şeytan tarafından ele geçirilmesi ve kayıplara karışması, ardından bir anda ortaya çıkması ve hamile olduğunu anlamak nasıl hissettiriyor?' Castiel, bu soruya nasıl bir yanıt vereceğini bilemediğinden sessiz kalmak istese de yeşil gözler meraklı bir şekilde üstünde gezindiğinden cevap vermek zorunda kaldı.

'Garip hissettiriyor, başka nasıl hissettirebilir ki?' Dean, cevaptan memnun değil gibiydi. Bakışları bir süre daha onun üzerinde takılı kaldığında melek kendine engel olamayıp hiddetle çıkıştı. 'Neden hala bana bakıyorsun? Soruna cevap verdim işte!'

Şeytan onun bu çıkışına oldukça sakin bir ses tonuyla karşılık verdi. 'Tam olarak cevabını bekliyorum. Hissettiklerinin sadece bundan ibaret olmadığından eminim.' Melek gözlerini devirdi. Bunu yapmak istemiyordu, ama içini dökmek iyi gelebilirdi -hele ki bir Şeytana!-.

Şeytan, onun kararsız kaldığını görünce yapmaya karar verdiği şeyin tam olarak haksızlık olduğunu bilmesine rağmen Dean'ın -gerçek Dean'ın- sesini kullanarak konuştu. 'Yanıtını bekliyorum.' Meleğin tüm vücudunun bir anda elektrik çarpmış gibi titrediğini fark ettiğinde yaptığından az da olsa pişmanlık duydu.

Castiel nefes almaya ihtiyacı olmamasına rağmen boğuluyor gibi hissetmişti. Kendini konuşmak için tam olarak hazır hissetmesi birkaç dakika sürdü. 'Tamam, cevap vereceğim. Ama sana bir şartım var.' Şeytanın başını sallayarak onaylamasından sonra, Castiel derin bir nefes alıp şartını açıkladı. 'Şartım şu: Sana cevap vereceğim, ama sende önce sana bir soru sormama izin vereceksin.'

Sorusunu sormasıysa daha zor olmuştu, ama cevabı gerçekten merak ediyordu. 'Sormak istediğim soru şu: O. Burada mı?'

Şeytan onun kimden bahsettiğini anladığında meleğin gözlerine anlayışlı sayılabilecek bir bakış atarak başını iki yana salladı.

Castiel ise hayal kırıklığıyla arkasına yaslandı, sonra ikinci sorusunu sormak için ağzını açmışken Şeytan'ın konuşmaya başlamasıyla ona baktı. 'Sonraki sorunu bana yanıt verdikten sonra sorabilirsin.' Sesi kararlı ve kesindi, o yüzden karşı çıkmak yerine başını salladı.

'Dean ortadan kaybolduğunda, üstelik ele geçirilmişken, gerçekten endişelendim. Sam ve ben bir hafta boyunca onu aradık. Sonra bir anda sen ortaya çıktın, gerisini de biliyorsun. Eğer bunların karşısında nasıl hissettiğimi merak ediyorsan, Dean ortadan kaybolunca korktum, onu ararken endişelendim ve şu son olay karşısında da şaşırdım.'

Şeytanın bir tepki göstermesine izin vermeden hızlıca devam etti. 'Şimdi ikinci sorumu sorabilir miyim?'

Şeytan, içinde kopan fırtınaların dışarı yansımadığından emin olup 'Evet.' diye mırıldandı ve kanepenin önünde duran masadaki bardağa uzandı. O bardaktaki suyu içerken Castiel sorusunu sordu.

'Peki, içinde bir canlı taşıyor olma ihtimalini bilmek nasıl hissettiriyor?' 

-Tanrı biliyordu ki, Castiel bu soruyu Dean'ın cevaplamasını istiyordu.-

Şeytan ağzındaki tüm suyu püskürtürken bardağı tutan eli gevşedi ve cam bardak tüm salonda yankılanan bir sesle parçalara ayrıldı. 

-Ve yine Tanrı biliyordu ki, Şeytan böyle bir soruyu hiç beklemiyordu.-

Castiel onun böyle bir tepki vermesini beklememişti tabii ki, ayağa kalktı ve onun önüne geçti. 'İyi misin?' diye sorduğunda Şeytan nefes alıp kendine gelmeye çalışırken başını salladı. Aslında iyi değildi ama şaşırdığını meleğe belli edecek değildi ya?

'İyiyim.' diyerek yanıtladığında Castiel biraz olsun rahatlayarak yerine geri döndü, ne Dean'a ne de bebeklerine bir şey olsun istemiyordu. Bir anlığına kirli bir düşünce zihnine sızdı: Tabii bebek kendisinden ise?  Bir an sonra Castiel böyle bir fikre kapılabildiği için kendinden utanç duydu. Sonunda kendine gelebilen Şeytan onun yüz ifadesinden ne düşündüğünü biraz olsun anladığında şaşkınlığını bir kenara bıraktı ve meleğin yüzünün koyu kırmızı tonlarında bir renk almasına neden olacak şeyi söyledi.

'Eğer tahmin ettiğim şeyi düşünüyorsan, ki düşünüyorsun, sana şunu söyleyebilirim; emin olabilirsin ki bebek senin bebeğin.'  - bu kısmı AngeList1'e borçluyuz :D -

Castiel'in yüzü koyu kırmızıya dönerken, Şeytan en azından artık soruyu cevaplamak zorunda olmadığı için mutluydu.

Melek, normale döndüğünde fark ettiği cam kırıklarıyla kırılan bardağı hatırladı ve ayağa kalktı. Şeytanın anlamsız bakışları arasında cam kırıklarını toplarken bardak süpürge gerektirecek kadar küçük parçalara ayrılmamış olduğundan biraz olsun şanslı hissetti, çünkü açıkçası süpürgenin nasıl çalıştığı hakkında hiçbir fikri yoktu.

Tüm cam kırıklarını topladıktan sonra mutfağa ilerlerken -Şeytan'ın bakışları hala üzerindeydi- elinde hissettiği keskin acıyla eline baktı, sanki olanlar yetmezmiş gibi elini kesmişti! Ki oldukça derin görünen bir kesikti, melek hızla kırıkları çöp kovasına atıp elini suya tutmak için lavabonun başına geçti.

Elini suya tutacakken omzunda hissettiği elle arkasına döndü. Dean, yeşilin en güzel tonundaki gözleriyle kendisine bakıyordu. Castiel duyduğu sesin ona ait olmamasıyla yine hayal kırıklığına uğradı. 'İyi misin?'

Şeytan, Castiel'in elini kestiğini fark ettiğinde içinde bulunduğu bedenin sahibinin hissettiği acıyla yeniden şaşkınlığa uğramıştı. Aklına gelen ilk şey onun yanına gitmek ve iyi olduğundan emin olmak olmuştu.

Castiel başını salladı. 'Evet, sadece bir kesik işte.' Elini sudan çekip trençkotuna kuruladı ve suyu kapattı.

Şeytan'da sadece bir kesik olduğunun farkındaydı, sadece içinde bulunduğu bedenin sahibi hala endişeliydi, hem de oldukça. Melek yerine dönerken, o da onu izledi. İkisinin de başladıkları yere, kanepeye yani, geri dönmelerinden sonra Sam gelene kadar eve sessizlik hakim oldu.  

Öncellikle şunu söyleyeyim, bu bölüm iki günde yazıldı. Yarısını dün yazdım ve bugünde tamamladım. Dün yazdığım kısım bana uyumamak için içtiğim iki bardak şekersiz kahveye ve ilham perimin geleceğini umarak dinlediğim bir sürü şarkıya mal oldu. Bugün tamamlarken, kahve içemedim, bu biraz sinirimi bozdu :( Bir sonraki bölümün kısa sürede geleceğini düşünüyorum :D  Yardım ettiği için AngeList1'e teşekkürler :D

Kendinize iyi bakıın, sizi seviyorum <3


Baby Inside DemonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin