ten

640 47 18
                                    

Dean, lokantadan çıktıktan sonra Impala ile eve dönmüştü. Sam ve Castiel'in nasıl döneceği hakkında bir fikri yoktu, ki zaten bu şuan pek umurunda değildi. 

Bir yandan elinde tuttuğu pudingi kaşıklarken, eve dönerken canı felaket şekilde puding istemişti (sanırım aşermeye başlıyordu), bir yandan da Castiel'in neden lokantada öyle davrandığını anlamaya çabalıyordu. 

Karnına giren sancıyla kendini kanepeye bıraktı. Boştaki elini karnına koydu ve bebeğini sakinleştirmek istercesine karnını okşadı. ''Tamam, yerleşmen gerektiğini biliyorum bebeğim ama beni taşındığın bir evmiş gibi kullanmasan?'' Luna sancıların normal olduğunu söylemişti, o zaman endişelenmesine gerek yoktu değil mi?

Elini karnından çekip Castiel konusunu düşünmeye devam etti. Belki de artık Dean'ı sevmiyordu, ha? Bunun düşüncesi bile kalbini parçalara ayırırken Dean gözlerinin sulandığını hissetti. Hormonları sağ olsun, en ufak şey bile onu ağlatmaya yetiyordu.

Gözlerini silerken aklına başka bir ihtimal daha geldi, daha mantıklı bir tane; belki de sadece bir yanlış anlaşılmaydı? Olamaz mıydı ki? Belki Castiel istemeden bağırmıştı? Bunu öğrenmenin tek bir yolu vardı, telefonunu buldu ve kanepede arkasına yaslanıp Sam'i aradı.

'Sammy? Öylece çekip gittiğim için üzgünüm, bir şekilde eve gelebilir misiniz?' Kapatmadan önce hızlıca ekledi. 'Bir şey daha, biraz puding alabilir misin? Sebebini geldiğinizde anlatırım, görüşürüz.' Telefonu kapatıp yanına koydu ve beklemeye başladı.

Kısa sayılabilecek bir süre sonra kapı çaldığında Dean esneyerek kalktı ve kapıyı açtı. Kapıyı açmasıyla dengesini kaybetmesi bir oldu. Sert bir şekilde yere düşerken yere düşme sebebini anlaması biraz zaman aldı.

Kapıyı açtığında Castiel öne atılarak kendisine sarılmıştı, Dean da bunu beklemediğinden kendini yerde bulmuştu. Bir-iki saniye içinde kendine geldiğinde yerde uzandığını ve Castiel'in hala üzerinde olduğunu fark etti. Hayır, hayır! Bu hormonları için hiç iyi değildi. Dean daha şimdiden aklından geçmeye başlayan şeylerle yüzü bordo bir renk alırken öylece kaldı.

Sam 'Siz ikiniz odanıza gitseniz iyi olacak.' demeseydi Castiel'in Dean'a sarılmayı bırakmak gibi bir niyeti yoktu. Castiel yüzü pembeye bürünürken ayağa kalkarak Dean'ın da kalkmasına yardım etti. Dean, Sam'in içi muhtemelen pudinglerle dolu iki poşet taşıdığını ancak kalktığında fark edebildi.

Castiel'e kötü bir bakış attı ve Sam'e döndü. 'Sammy, benim Castiel ile konuşmam gereken birkaç şey var.' Sam'in kıkırdamasıyla Dean'ın yüzü bordonun koyu tonlarına yönelmeye başlarken Avcı, kardeşinin yanlış anlamasına daha fazla dayanamayıp patladı.

'Sadece konuşacağız! Hem hamileyim ben!' Sam sessizce kıkırdamaya devam ederken Dean, Castiel'in elinden tutup odasına sürükledi. Odaya girdikten sonra kapıyı sertçe kapatıp yatağına oturdu, Castiel'de onun karşısına geçti.

Dean, Castiel kendisini izlerken lokantada olanların aklına üşüşmesine engel olmaya çalıştı, yoksa her an ağlamaya başlayabilirdi. 'Sam'e söylediklerimde ciddiydim, sadece konuşacağız o kadar.' Melek konuşmak yerine başını salladı.

Dean, Castiel karşısında son derece masum bir şekilde otururken her ne kadar ona öfkelenmesi mümkün olmasa da var olan öfkesini kaybetmemeye çalıştı. ''Lokantada iken neden beni ittin? Neden seni öpmeme izin vermedin?'' Şansına sesi sakin çıkmıştı, ne öfkesini ne de hüznünü belli etmiyordu. 

Castiel ona pişman bir şekilde baktı. ''Olanlar için özür dilerim Dean, ben seni o kadar sert iteceğimi düşünmemiştim. Sesimin o kadar yüksek çıkacağını da.'' Durup iç çektikten sonra devam etti. ''Ben...şehvete tutulup kendimi kaybetmekten ve sizin zarar görmenize neden olmaktan korkuyorum.'' Tamam, Dean'ın tüm öfkesi yok olup gitmişti. Castiel ikisi için endişeleniyordu. Hem Dean hem de bebekleri için. Dean karnında kelebeklerin uçuştuğunu hissetti.

Baby Inside DemonWhere stories live. Discover now