17.Bölüm

6.2K 249 4
                                    

LÜTFEN OKUYUN!
Uzun zamandır bölüm yazmadığımı farketmişsinizdir. Normalde bu kitaba çok istekli devam ediyordum ama iki aydır bölüm yazmıyorum. Sebebi ise 55Klık okunma sayısına ulaşmış bir kitap hala 2Klık vote sayısına sahip. Bir bölümü okuduğunuzda sadece okumayın. Bunun için zamanımı harcayıp,kurguladığımı ve yazdığımı düşünün ve o yıldızın içini doldurmayı çok görmeyin bana. Çünkü ben gelen yorumlardan,artan beğeni sayısından ilham alıyorum. Şu anda ise bu bölümü tam anlamıyla gerçek okuyucu olan birkaç kişi için yazıyorum. Önceki bölümde 600 küsür okunma ve sadece 40 vote var. Bu kitap için güzel kurgularım var demiştim ama eğer böyle devam ederse o kurgularımı içime gömüp yakın zamanda final yapacağım. Hikayeyi ortada bırakıp silmemem de yine benim sizlere olan saygımdan. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Yeni bölüm aşağıda,iyi okumalar.


17.Bölüm

Birbirlerine gülümsedikten sonra Dilan söze girdi. "Hepimiz buradayken size bu güzel haberi şimdi vermek istiyorum,ben hamileyim." dedi,ağzı kulaklarına varıyordu. "İnanamıyorum !" dedim ve kalkıp yanına gidip sarıldım. "Ne kadar oldu?" diye sordum. "1 aylık" diye yanıtladı sorumu. Herkes mutluydu,tebrik cümleleri havada uçuşuyordu zaten tatlı olan soframız daha da tatlanmıştı. Yaygara içinde Dilanın kulağına fısıldadım."Yarın beraberiz!" dedim. Başıyla onayladı.

Güzel haberi almamızın üstünden 1 saat geçmiş,herkes evlerine gitmişti. Sofrayı toplamaya yardım etmek istesemde annem buna izin vermemiş,beni odama yollamıştı. Banyoda yüzümü yıkamış,aynada kendimi inceliyordum. Aniden banyo kapısının açılmasıyla refleks olarak geceliğimin önünü kapattım ama gelen Bedrandı. "Güzelim,hemen söze giriyorum." dedi ve beni elimden tutarak banyodan çıkardı. Odanın içinde boğazını temizleyerek diyeceği şeye hazırlanıyordu ama aynı zamanda küçük adımlarla üstüme geldiği için bende geriye doğru gidiyordum,en sonunda duvara çarptım. Bedran'a bir sözüm vardı ve tabiki bunu unutmamıştı ama yinede bilmemezlik yapıp biraz eğlenecektim. Sırtım duvarla buluştuğunda Bedran'la aramdaki mesafe yok olmuş,beni çoktan öpmeye başlamıştı bile. Tabiki karşılık veriyordum. Uzun ve özlemli öpücüğünün ardından benden ayrıldı. Bir eliyle belimi tuttu, bir elini boynumun hizasında duvara dayadı. "Galiba,bir sözün vardı." dedi en en en mükemmel haliyle.
"Hatırlayamadım, neydi ki?" dedim ve düşünür gibi yaptım.
"İnsan hiç verdiği sözü unutur mu Gülay hanım,aşk olsun." dedi.
"Aşk olsun." dedikten sonra bu kez ben onu öpmeye başlamıştım.
Ara verdikten sonra "Hatırlayabildin mi bari?" dedi.
"Hatırlamama yardımcı olur musunuz?" dedim ve gülümsedim. Hemen ardından kocamın sıcak dudaklarını boynumda hissettim,sakalları köprücük kemiğimi okşuyordu. Sanırım bu kadar oyun yeterdi. Başını boynumdan ayırdığında ona en masum bakışımı yolladım,anlamıştı. Beni kucağına aldı ve yumuşak yatağın üstüne bıraktı. O kadar özlemiştik ki birbirimizi. Işığı söndürmüştü,sadece gece lambaları yanıyordu. "Gel artık." dedim,dayanılmaz kokusunu içime çektim. Yanıma geldi ve beni incitmeden geceliğimi çıkarmaya başladı. "Seni çok özledim." diye fısıldadı. Bu adam,nerede nasıl davranacağını çok iyi biliyordu. İşinde ciddi ama benim yanımda yavru kedi gibi. Şuan da... Bedranın parmak uçları hassas yerlerime değince irkildim ve düşünmeyi bıraktım. Sadece bu ana odaklanmak istiyordum. Bedrana... Kendimi onun narin hareketlerine bıraktım...

Sabah uyandığımda Bedran hala yanımda uyuyordu. Onun o halini görünce gülümsedim. Yatakta iyice gerindikten sonra yorulduğumu fark ettim. Dün geceyi hatırlayınca üstümü yokladım. En azından çıplak değildim. Saatin kaç olduğunu anlamak için telefonuma uzandım. Neredeyse öğlen olmuştu. Baya tembellik yapmıştık,anlaşılan Bedran bugün işe gitmeyecekti. Daha fazla uyumanın başımı ağrıtacağını düşünerek yatakta doğruldum. Bedranı uyandırmamaya dikkat ederek kalktım ve banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkadım,Çarşamba cadısına dönmüştüm. Artık iyileştiğime göre kendime özen göstermeliydim. Ve hala bana kalbi kimin verdiğini bilmiyordum. Bunu Bedranla en kısa zamanda konuşmalıydım ama bugün Bedranla konuşup yine eskisi gibi Dilan,Aral,ben ve Bedran dörtlü buluşma yapacaktık. Elimi yüzümü yıkamanın yetmeyeceğini düşünerek suyu açtım ve ılımasını bekledim. Duş almam gerekiyordu. Üstümü çıkardığımda tüm çıplaklığımla kendimi inceliyordum. Dikiş izine dokundum istemsizce. Artık acımıyordu. Zaten dikişlerim de birkaç gün önce çıkmıştı. Suyun ısındığını düşündüm ve kendimi küvete bıraktım. Gözlerimi kapatıp ılık suyun tadını çıkarırken kapı yine tıklanmadan açıldı. Hayır ne diye kapıyı kitlemiyorsam. Bedran yarı çıplak bir şekilde karşımda dikiliyordu. "Bedran ne var?" dedim. " Sana da günaydın canım." dedi. Sabah sabah ne dediğimi bilmiyordum ki. Elimle ona gel işareti yaptım ve boynundan tutup kendime çektim. Uzunca dudaklarını öptükten sonra "Günaydın aşkım." dedim. "Bak bu oldu mu şimdi? Sen böyle güzelsin,su böyle güzel ve bu öpücükten sonra... " diyerek açık kapıyı kapattı ve kilitledi. "Sakin kalamam."
"Kalma o zaman." dedim,yaramazlık yapasım vardı. Küvette ona da yer açarak gelmesini istediğimi belirttim.
"Diyorsun?"
"Diyorum." dememle birlikte kendini küvete attı.

İşimiz bittiğinde dolabımın karşısında ne giysem diye düşünürken Bedrana buluşma işini anlatıyordum. İkiletmeden "Tamam." dedi. Şehri gezip,bir kafede oturup bir şeyler yeriz diye düşünmüştük. Dilanla konuştuğumda Aral'ın da ikna olduğunu söylemişti. Hala kıyafet seçmeye uğraşırken Dilanla kararlaştırdığım saati Bedran'a aktardım." Saat 1'de onları evinden alacağız.Tek arabayla gideriz."
Bedranın onayladığını gördüm saatine baktı ve "Hazırlanmak için 45 dakikan var." dedi. Saat 12'ydi. Kıyafet seçimine geri döndüm. Beyaz ispanyol paça pantolonumun üzerine, buz mavisi rengindeki yarım kollu bluzumu giydim ve siyah deri ceketle kombinimi tamamladım.Ardından saçlarımı düzleştirdin ve uçlarına minik bukleler yaptım. Doğal ama güzel gözüken bir makyaj yaptım ve çantamı alıp odadan çıktım. Ev halkı bu saate kadar beklemeden kahvaltıyı yapmıştı,annemin yanına gidip kusura bakmamasını söyledim. "Yok kızım ne kusuru. Gençsiniz,yeni evlisiniz. Geç uyanmanızı ya da çıkıp dolaşmanızı yadırgamam." dedi. Ona sarıldım. Bedranda babasıyla konuşmasını bitirdiğinde yanıma geldi ve evden çıktık.Arabaya bindiğimizde saat 12.48di. 10 dakikaya Dilanların evine varırdık. Tam da tahmin ettiğim gibi saat 1de onların evindeydik,hazır şekilde bizi bahçelerinde bekliyorlardı. Evlerini gördüğümde evimi özlediğimi fark ettim. Artık iyileştiğime göre bizde evimize dönmeliydik. Bu konuyu Bedranla konuşmak için aklımın bir köşesine yazdım. Arabadan çıkıp Dilan ve Aral ile sarıldık. Tabi ben,Dilanın karnını okşamayı da ihmal etmedim. "Hem yenge hem de teyze oluyorum galiba." dedim. Bedranla Aralın arasında ise o sırada "Ne ara hallettiniz?" esprisi dönüyordu. Karnımın guruldamasıyla daha fazla aç kalamayacağımı anladım,çünkü hiçbirimiz kahvaltı etmemiştik. Arabaya binip şehir merkezine doğru ilerlerken konuşulan şeylere gülümsüyordum. Mutluydum,sevdiklerim yanımdaydı. Şehir merkezine geldiğimizde önceden geldiğimiz ve her şeyini beğendiğimiz,sahibini tanıdığımız kafenin önünde arabayı parketmeye uğraşıyorduk.Daha doğrusu arabayı kullanan Bedran uğraşıyordu. En sonunda Bedran arabayı park ettiğinde arabadan hep birlikte indik. Aral Dilanı gözünden sakınıyordu.
Kafeye girdiğimizde sahibi Mehmet abi,yanımıza geldi. "Nerelerdesiniz siz? En son düğünde gördüm sizi." dedi. "Buradayız abi,senden başkası yar olmaz bize." dedi Aral esprili bir dille.
"Şakacı oğlan seni." diye güldü Mehmet abi."Hadi şuraya geçin de menülerinizi vereyim." Gösterdiği masaya oturduk. Hepimiz kahvaltı tabağının dışında ortaya bir şeyler daha istemiştik. Tabi çay da olmazsa olmazımızdı. Sahiden acıkmıştık. Ne zaman önümüzdekileri silip süpürdüğümüzü anlamadan Bedran" Buranın tatlısını yemeden gitmek olmaz şimdi." dedi. Valla hala tatlıya yerim vardı,ne yalan söyleyeyim. Her zamanki tatlılardan söyledik ve onları da bir güzel yedikten sonra hesabı istedik. Aral ve Bedran hesabı kendi arasında tartışırken Dilan'a döndüm." Vay be,bu günleri de mi görecektik? Demek minik Dilan geliyor."
"Öyle oldu be kardeşim,yaşlandık." dedi ve beraber güldük. Ne ara duyduğunu anlamadığım bir şekilde Aral sohbete dahil oldu." Belki minik Aral olur yenge,nereden biliyorsun?"
"Sağlıklı doğsun oğlum." diyerek Aral'ın ensesine vurdu Bedran. Birbirleriyle buluşunca küçük iki çocuk gibi oluyorlardı.
Onları öyle görünce sanki yılların tecrübesine sahipmiş gibi istemsizce birbirimize gülümsedik Dilanla. Ayrı olamıyorduk,biz bir bütündük ve ben bu bütünü seviyordum...

Heyecanlı yerde bırakmak istemedim,telefondan yazdım. Yazım hatası varsa affola. Dediğim şey kesinlikle geçerli. Herkese iyi sömestrlaaar,hoşça kalın💞

Mardin Gelini Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin