16.Bölüm

5.6K 234 4
                                    

2 Hafta Sonra

Ameliyatım başarıyla tamamlanmış,her duruma karşın hastanede bir hafta daha kalmıştım ve taburcu olmuştum. Ama Bedran yine benim her hareketimden korkuyordu,bana ciddi anlamda gözü gibi bakıyordu. Bu yüzden kalabalık bir ortamda kalırsak daha iyi olacağını düşünmüştü. Bedran benim için işe gitmiyor olsada bazen gitmesini gerektiren önemli meseleler oluyordu. Hem kafamın dağılması hem de olabilecek her türlü kötülüğe karşı onun ailesinin konağında kalıyorduk. 1 haftadır yataktan doğru düzgün çıkmamıştım. Dilan ve Aral benim için sık sık buraya gelirlerdi,o zaman Dilan ile sohbet eder biraz olsun sıkıntımı gidermiş olurdum. Bazen de Rojan beni ziyaret eder,benle vakit geçirirdi. Evin etrafında -her metrekaresinde- birer adam duruyordu artık. Dediğim gibi Bedran bana gözü gibi bakıyordu. Ama artık sıkılmıştım. Bedranın evde olmamasını fırsat bilerek yataktan çıkmaya çalıştım ancak yinede işimi garantiye alarak bana yardım etmesi için Rojan'a seslendim. Çok geçmeden odaya girdi. "Bir şey mi istedin Gülay?" dedi. "Sana zahmet olmazsa benim şu yataktan çıkmama yardım eder misin?" dedim. " Sıkıldığının farkındayım Gülay ama..."
"Rojan,lütfen." dedim ve yavru kedi gibi bakmaya başladım. Küçükken babamdan bir şey istediğimde de böyle yapardım ve babam dayanamaz,istediğimi yapardı. "Öyle bakma ama kıyamam ki." dedi ve gelip yavaşça bana sarıldı. " Seni cidden özlemişim."
"Canım benim bende seni özledim. Beraber az mı saklambaç oynadık?" dedim.
"Dilan,sen,ben... Ne günlerdi. Şimdi ikinizinde görümcesi oldum." Dedi,beraber gülmeye başladık. Gülme sesimiz dışarı duyulmuş olacak ki kayınvalidem kapıyı tıklamadan hemen içeri girdi. Endişeli gözüküyordu." Ne oluyor burada? Gülay iyi misin kızım?" dedi. Gülümseyerek cevap verdim. "İyiyim,sadece yataktan çıkmak istiyorum,bana yardım etmesi için Rojan'ı çağırmıştım anne." Bana gösterdiği ilgi hoşuma gitmişti. " Bence de artık yataktan çık. Yeter bu kadar dinlenme,gelin hanım." dedi. "O zaman ben çıkayım,sen rahat rahat hazırlan." dedi ve gitti. Rojanın yardımıyla kalktım ve dolaptan seçtiğim birkaç parça kıyafeti yine Rojan'ın yardımıyla giydim.Aşağı indiğimde herkes beni gülerek karşılamıştı. Mutfaktaki masaya oturdum. "Banada yapacak bir şeyler verir misiniz? " dedim. İlk önce emin olamasalarda dikişlerimin açılmasına karşın onlardan oturarak yapabileceğim bir şey istedim. Onlarda bana köfte hazırlamamı söyleyip,önüme malzemeyi koydular. Hepimizin yardımıyla mutfağı yemek kokuları sarmaya başlamıştı. " Ne güzel koktu ya." diye sesi geliyordu kayınbabamın. Benim, odamdan çıktığımı hala bilmiyordu. Mutfağın kapısına geldi,şaşırmıştı. "Ooo Gülay kızım demek ayaklandın." dedi. " Öyle oldu baba."
"Maşallah,maşallah. O zaman bunun şerefine akşama burada toplanıyoruz. Hanım,ara Özerleri ,Aral ve Dilan'ı da ara. Akşama yemeğe davetli herkes." diyerek mutfaktan çıktı. O gider gitmez annem hemen telefona koşmuştu. Bende "Dilanı ben ararım." dedim hevesli hevesli. Telefonumu alıp yan odaya gittim ve hemen Dilan'ı arayıp bizde toplanacağımızı söyledim. Akşam yemeğine iki saat gibi az bir süre kalmıştı,zaten görüşeceğimiz için çok gevezelik yapmadan kapattık telefonu. Yemeğe 1 saat kala kapı çalmıştı. Gelen kişinin Bedran olduğunu tahmin ettiğim için karşılamaya ben gittim. Beni gördüğüne ilk başta sevinmiş ama sonra neden ayakta olduğumu sorup biraz kızmıştı. Ama onu iyi olduğuma ikna edip,küçük bir buseyle gönlünü almıştım. Üstüme yemeğe uygun,daha düzgün bir şeyler giymiştim. Bedrandan destek alarak aşağı indik,herkes tamamdı ve sofra mükemmel görünüyordu. Sofrayı görünce acıktığımı hissettim ve bizi bekleyen masaya oturduk. Bir saat içinde sohbet ederek,gülerek masadaki her şey silip süpürülmüştü. Mutlu olmayı ve ailemi özlemeyi düşündüm. Bedran'ın telefonu çalmıştı ve içeri gitmişti. Biz de Dilanla tatlıları getirmek için kalkmıştık,getir götür yaparken birden kolumdan biri salona çekti ve içeri girdiğim anda salonun kapısını kapatıp kitledi. Bu kişi Bedrandan başkası değildi. Beni kendine çekip öpmeye başlamıştı. Yavaşça ama bir o kadar özlem dolu. İncitmeden ama bir o kadar da güzel öpüyordu. Öpücüğünden özlem,sevgi akıyordu. Onu çok özlemiştim. Ellerim istemsizce boynuna gittiğinde o da ellerini belimden aşağı indirmişti ki -ne kadar bu anın büyüsünü bozmak istemesem de- "Dur." dedim. " Nerede olduğumuzun farkındasın değil mi?"
Çok bilmiş bir şekilde "Evet." dedi ve aynı şekilde öpmeye devam etti. Özlemiştim hemde çok,ama ne yeri ne zamanıydı. Ellerimle onu itmeye çalıştım fakat çok etkisi olmamıştı. "Seni çok özledim. Ama şimdi ne yeri,ne zamanı." Elimi dudaklarına koydum. "Biraz" dedim. " Birazcık sabret,sevgilim." Zor da olsa onu ikna etmiştim,belimdeki ellerini gevşetmişti. Dudaklarımı son kez öptükten sonra " Tamam,senin dediğin olsun. Birazcık sabrederim. Ama yeterince sabrettim,yakaladığımda affetmem." dedi. Onun bu hali bana cidden komik gelmişti. "Anlaştık." Hala gülüyordum,tekrar öptü. Resmen gülüşümden öptü... Aşıktım bu adama. Beraber avluya,sofraya, gittik. Aral ve Dilan'ın fısıldaştığını gördüm ve Bedran'a sordum. "Bunlar ne iş çeviriyor?"
"Valla bende bilmiyorum,yakında çıkar kokusu." diye cevap verdi.
Birkaç dakika sonra Aral ve Dilan aynı anda ayağa kalktı. "Madem tatlı yiyoruz,o zaman tatlı konuşalım."dedi. Birkaç saniye herkes sustu. " Ne diyeceksen de hadi oğul. Meraklandırma daha fazla." diyerek tatlı sinirini belli etti amcam.
Aral " Size bir şey açıklayacağız." dedi ve birbirlerine bakıp gülümsediler. İşte şimdi her şey meydana çıkıyordu.











Heeyy 💕 umarım beğenmişsinizdir. Bu telefondan yazdığım ikinci bölümdü. 43K için teşekkür ederim. Bu kitap için güzel planlarım var,o yüzden lütfen emeğe saygı. Ne kadar çok beğeni o kadar çabuk bölüm... Hoşçakalın.

Mardin Gelini Where stories live. Discover now