15. Bölüm

5.5K 246 18
                                    

BEDRANDAN

Kantinde annemin zoruyla tost yerken,Gülay'ın yanında bekleyen hemşirenin yanımıza koşarak geldiğini gördüm.Hemen ayağa kalktım.
"Gülay'a bir şey mi oldu?" diye sordum,endişelenmiştim.
Kız nefes nefese kalmış bir şekilde cevap vermeye çalışıyordu.
"Hayır." dedi,nefes aldı ve devam etti. "Uygun kalp bulundu!" dedi gülerek.
Annemle Rojan birbirlerine gülerek sarılıyordu, babam ise bir dost gülümsemesi yollayarak elini omzuma koymuştu. Birinin ölümü bizim mutluluğumuzdu. Hayat,çok acımasızsın...
Beni düşüncelerimden sıyıran annemin hemşireye "Ameliyat ne zaman?" diye sormasıydı." Bugün." dedi hemşire. Rojan bana "Abi bu çok güzel bir şey,Gülay kurtulacak."
Ona gülümsemekle yetindim. Kimsenin aklına gelmeyen soruyu hemşireye yönelttim. " Kalbi kim verdi?" dedim, bu beni biraz ürkütüyordu. "Kalbi veren kişinin adını bilmiyorum Bedran Bey,fakat şuan kendisinin eşi yukarıda." diye cevap verdi hemşire.
Babamın " Hadi o zaman yukarı çıkalım." demesiyle hepimiz ayağa kalktık ve yukarı kata doğru ilerledik.
Gülayın ailesi üst kattaydı ve oraya yaklaştıkça korkuyordum. Yoğun bakımın önüne gelmiştik. Hemşire " Kalbi veren kişi bu beyefendinin eşiydi." dediğinde gösterdiği yöne döndüm,karşımda duran kişi Çağın Aksoy'dan başkası değildi.
Birkaç sene önce Çağını hırpalayışımızı hatırlayınca sanki vicdanıma buz gibi sular dökülmüştü.
Çağın hiçbir şey bilmiyordu ve bana dostça elini uzatmıştı. Zaten birbirimizi az çok tanıyorduk. Uzattığı eline baktım,elimi uzattım.
"Birkaç gün önce eşimi trafik kazasında kaybettim Bedran. Kendisi de ölürsem organlarımı bağışlayın derdi,onun isteğini yerine getiriyorum. Başka hayatlar kurtulsun. Onun yerine o arabada keşke ben olsam diyorum bazen." dedi ve arkadaki koltukta oturan çocuğun duyup duymadığından emin  olmak için ona dönüp baktı." O,eşimden bana tek yadigar... Oğlum   Fırat. Daha 3 yaşında. Yapabildiğim tek açıklama ise annen uzakta demek oldu. Ne yapacağımı bilmiyorum ama son nefesime kadar oğlumu koruyacağım." dedi. Beni dostu olarak görmüş,bana içini açmıştı. Şaşkın bir şekilde ona bakıyordum. Anlatırken gözleri dolmuştu. Şaşırdığım ani bir hareketle bana sarıldı,karşılık verdim. "Başın sağolsun, ne diyeceğimi bilemiyorum. Ama istediğin her zaman saat kaç olursa olsun beni arayabilirsin. İhtiyacın olduğunda ya da oğlunun ihtiyacı olduğunda. Senin ve rahmetli eşinin hakkını nasıl öderim bilmiyorum. O bir hayat kurtarıyor,ne kadar teşekkür etsem az. Allah sizden razı olsun Çağın. " dedim.
Kafa salladı,"Neyse" dedi, " Biz gidelim,çok geçmiş olsun size de." dedi ve cevabımı beklemeden oğluyla beraber yürümeye başladılar. Arkasından seslendim. " Çağın!" döndü,baktı. " Hakkını helal et !" dedim. "Helal olsun" dedi ve ufak bir tebessümle hastaneden ayrıldı. Onun bu kadar iyi bir insan olduğunu bilmiyordum,eminim o da benim ona o geceyi zehir ettiğimi bilmiyordur...
Gülay'ın ailesine de Çağınla konuştuklarımı anlattıktan sonra 2 saat sonra gerçekleşecek olan ameliyatı beklemeye başladık...
 

2 saat sonra Gülayı ameliyathaneye götürdüler,hala habersizce uyuyordu. Biz ise çaresiz hastane koridorlarında bekliyorduk. Aniden ameliyathaneden bir hemşire çıkıp" Kan lazım!" diye bağırınca ayaklandım. Bu kez çok değil sadece 5 tüp kan gerekiyordu Gülay'a. Yeni yemek yediğimi ve aç olmadığımı söyleyince tüm kanı benden aldılar.

Kan verdikten 3 saat sonra doktor ameliyathaneden çıktı. " Sizi çok beklettiğimizin farkındayım,ancak kalp ameliyatı bu,uzun sürer." dedi.
"Neyse,uzatmayalım. Ameliyat başarılı geçti,birazdan Gülay hanım odaya alınacak. O zaman tek bir kişi girip görebilir." dediğinde hepimiz birbirimize sarılıyorduk. Dilan mutluluk gözyaşları döküyordu. Aral ise Dilan'a bir şeyler fısıldıyordu,duyabildiğim tek şey Aral'ın "Ağlama bak, o da üzülecek"demesiydi. Bir şeyler dönüyordu ve bunu yakında anlayacaktık. Gülay'ı normal odaya aldılar ve herkesle anlaşıp hastane kıyafeti giyerek odaya ben girdim. İşte şimdi mışıl mışıl uyuyordu benim meleğim. Kirpiklerini sayasım vardı. Uyurken bile bu kadar mı güzel olunurdu. Kelimeler boğazıma düğümlenmişti.Yanına oturdum ve elini tuttum. " Meleğim, bir insan uyurken bu kadar güzel olur mu? Sen öylesin işte.. Sonra bu Bedran niye kıskanç?" diye düşüncelerimi ona aktardım. " Canımın içi, artık seni bir metre bile yanımdan ayırmayacağım. Seni bu halde görmek istemiyorum. Senin gülüşünü,ela gözlerinin dolu dolu baktığını görmek istiyorum." dedim ve ekledim "Gülay'ım seni çok özledim."
Odadan çıkmak için kalkmıştım,hala gözleri kapalıydı. Tam kapıyı açarken bir ses duydum, " Bedran,ben de seni çok özledim."
Bu ses Gülayın sesinden başka bir şey değildi...




Herkese merhaba. Uzatmadan açıklamaya geçeyim. Bu bölümü telefondan binbir zorlukla yazdım yazım hataları varsa kusuruma bakmayın ve biraz kısa oldu. Bilgisayarım bozuk olduğu için size haftalardır bölüm yazmadığımın farkındayım. Bilgisayarım düzelir düzelmez, yeni bölümleri seri olarak yazmaya çalışacağım çünkü biliyorum telafi etmem gerek.
Bir şeyden çok şikayetçiyim. Kitabın okunması 39K olmuş ama beğeniler hala 1K. Bu yüzden de hevesim kalmıyor ve yazasım gelmiyor. Beğeniler ve yorumlar bana ilham veren şeyler ve hak ettiğim değeri görmediğimi düşünüyorum.
Desteklerini esirgemeyen okuyucularıma teşekkürler... Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Hoşçakalın 💕 :)

Mardin Gelini Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin