BÇGA -3-

11.8K 374 43
                                    

"Anlamadım?" dedim saf bir ifadeyle "Şuan yerimde oturuyorsun ve hemen kalmazsan olacaklardan sende memnun kalmayacaksın." ne yani sıralar tapulu muydu? Daha ilk günden sorun çıkmasın diye hiç bir şey demeden yandaki sıraya oturdum. Buranın da sahibi yoktur umarım diye geçirdim içimden. Arka masadan kalkıp yanıma oturdu aslı "Onlara bulaşma fazla tekin değildirler." dedi huzursuzca, okula mı gelmiştim yoksa bütün zengin züppelerin toplandığı bir koleje mi? "Ben onlara bulaşmadım ki zaten bulaşmaya da niyetim yok." dedim bir yandan da göz ucuyla o çocuğu ve yanındaki arkadaşlarını süzerken. Abartılacak birisi değildi aslında sadece kaslı ve süper bir fiziği olması tabi bide yüzünün mükemmelliği dışında bir şeyi yoktu, yoktu...

 

"Çok yakışıklı değil mi? Tabi arkadaşları da öyle, seninle konuşanın adı MERT SANCAK. Sancak Holdingin veliahttı onu tanımlayamıyorum çünkü kendini fazla göstermez ama okulun belasıdır insanlar pek yaklaşamaz soğuk birisidir. Pek konuşmaz. Babası çok aksi bir adam tam bir diktatör. Yanında oturan kumral çocuk ise Burak Özsoy o grupta olmaması gerekiyor aslında çünkü iyi birisidir ama onlara uyuyor işte. Önde oturan siyah saçlı çocuğun adı Yılmaz Güven onu çapkın ve vurdumduymaz olarak tanımlayabiliriz. Yani üçü de tam bir muamma. Arkadaşlıkları nereye dayanıyor bilmiyorum ama çok iyi dostlar." cümlesini bitirdiğinde tam ağzımı açacaktım ki içeri hoca girdi ve konuşacaklarımı molaya sakladım.

 

"Evet, tünaydın arkadaşlar, nasılsınız bakalım? İşte yeni öğrencimizde buradaymış -beni göstererek- ben muhasebe hocası ramazan kaya şimdi de sen kendini tanıt biz ne kadar seni biliyor olsak da." ne kadarda enerjik bir hoca diye geçirdim içimden, ayağa kalktım herkes bana bakıyordu nasıl konuşacaktım şimdi ben? Zaten utanıyordum.

 

"Merhaba ben MİRA YILDIZ, İstanbul üniversitesinden buraya geliyorum ve bursluyum." dedim üzerine basa basa herkes bilsin ki beni kendilerinden zannetmesinler. Yerime oturunca gülme sesi geldi o mert midir her neyse çocuk gülmeye başlamıştı ve herkes ona katılmıştı ardından. "Tamam susun derse dönelim." dedikten sonra herkes gülmeyi bıraktı ne kadar serbest gözükse de disiplinli birisi olması iyiydi. Neden gülmüştü sorusu vardı aklımda burslu olmanın neresi komikti? "Kulak asma onları" dedi aslı kolumu sıvazlarken. Başımla onayladıktan sonra derse döndüm ve ara verilmesini sabırsızlıkla bekliyordum.

 

 

 

Çantamı toplarken aslı da bana okulu anlatıyordu anlatmasına gerek yoktu ne olduğu anlaşılsa da dinliyordum işte. "Gel kantine gidelim. Nefis sandviçleri var." dedi aslı acıkmışa benziyordu aslında bende acıkmıştım "Tamam." dedim ve kantine doğru yürüyorduk alt kata indiğimizde mahşer alanı gibiydi bütün okul kantindeydi nerdeyse ama bu normal bir kalabalık değil de biraz daha ilerlediğimiz de kavga sesleri geliyordu.

 

"Yine mi kavga her gün bir olay oluyor." dedi alışmış bir şekilde ben ise şok olmuştum ."Bir dakika, pardon, açılır mısınız?" diye herkesin içinden ayrıldıktan sonra olanlar karşısında şok olmuştum o çocuklar birisini sıkıştırmış üzerine yürüyorlardı Siyah saçlı çocuk yıldırım yok yılmaz bir tane yumruk attı ve çocuk yere düşmüştü ben hayretler içerisinde bakarken kimsenin umurunda değil hatta tezahürat yapıyorlardı "Hadi bitir işini!!"  "O kaslı kollarınla bitir onu mert!" ve daha fazlası.. "Aslı bir şey yapalım!"  "Saçmalama mira karışma bu olaya sen!" ama bir şey yapmazsak öldüreceklerdi çocuğu.

Bir Çift Göze AşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin