30 - II (Final)

4.5K 399 641
                                    

İyi okumalar dilerim!

***

Steve Rogers, ağlamaktan dolayı kızarmış olan mavi gözlerini kapatırken, içini kaçma isteği doldurdu. Tony'nin kokusu ile sarmalanmış yatak odasına çıkıp, yatağa uzanmak ve bağırarak ağlamak istiyordu. Tony'nin lüks evinde ki, aşırı lüks oturma odasında 4 kişi ile ortak bir acısı vardı, Tony gitmişti. Tony'i kaybetmişlerdi.

Tony'nin hastanede ki odasına girdiğinde ilk ne olduğunu anlamamıştı. Sevdiği adamın solmuş yüzünü, morarmış dudaklarını ve odayı kaplayan makinenin tiz sesi kulaklarını doldurduğunda Tony'nin yanına koşmuştu, Steve. Tony'e sarılmış geldiğini, uyanması gerektiğini fısıldamıştı ama Tony'nin gözleri açılmamıştı. Tony, uyanmamıştı. Steve, Tony'i kaybettiğini ilk o an anladı.

Tony'nin cenazesinin ardından bir saat geçmişti. Mezarın başından ayrılmak istememişti ama ayrılmak zorunda kalmıştı. Bruce'un kendisine kızdığını biliyordu ama onun ricası ile Tony'nin evinde toplanmışlardı. Toplanmalarının amacı Tony'i anmaktı. Steve, bu kadarını Tony'e borçlu olduklarını düşünüyordu.

Steve, yorgunlukla gözlerini kapattı, gözlerini kapattığı anda kulaklarını Rhodey'in sesi doldurmuştu.

"Tony, hayatımda sahip olduğum en iyi arkadaşımdı. Hayatı ciddiye almaz, umursamazdı. Ciddi olduğu zamanlar elbet olurdu ama belli etmezdi. Yaptığı iyiliklerin bilinmesini hiçbir zaman istemezdi çünkü bilinmemezlikle değerli olacağına inanırdı. Tony hakkında geçmiş zaman kullanmak bile o kadar canımı yakıyor ki..." dedi, Rhodey.

"Huzur içinde yat, Demir Adam. Çünkü seni unutturmayacağım."

Rhodey, yerine oturmadan önce Peter'ın omzuna vurarak sıranın ona geldiğini belirtmişti. Peter, iç çekerek ayağa kalktı, gözlerini sevdiği insanların üstünde dolaştırdıktan sonra konuşmasına başladı.

"Tony Stark, benim idolümden çok koruyucu meleğim gibiydi. Koruyucu melekler her zaman etrafımızda dolaşıp, bizi yanlışlardan korur... Bay Stark, bana bana şefkati ile yaklaşırken beni koruyordu. İlk tanıştığımızda hissetmiştim. O'na bunu yapamayacağımı, ev ödevim olduğunu söyledim ama o bana Bunu söylememişsin gibi davranacağım dedi. Çünkü bana inanıyordu..." dedi, Peter ve gülümseyerek devam etti.

"Aynı benim ona inandığım gibi... Huzur içinde yat, koruyucu meleğim. Çünkü seni unutturmayacağım."

Peter yerine otururken Bruce, sıranın kendisine geldiğini anladı. Sevdiği kadının eli, avuçlarının arasında kaybolurken Natasha'nın elini sıkması ile gülümsedi ve ellerini ayırarak ayağa kalktı.

"Ölüm metafiziğine göre; hiç bir tecrübe ölüm kadar paradoksal değildir.* Ölümün paradoksal olduğunu düşünüyorum. Çünkü, ölüm sevdiğin insanlardan ayırdığı gibi seni sevdiğin insanlarla da kavuşturur. Tony, bizi bıraktı ama o annesi ile birlikte ve ben mutlu olduğuna inanıyorum. Zaten bu duruma inanmaktan başka bir tesellim yok."

"Huzur içinde yat, Stark. Çünkü seni unutturmayacağım."

Natasha ayağa kalktığında Bruce'a gülümsedi. Steve ile göz teması kurmadan konuşmaya başladı. Steve'in kendisine kızgın olduğunu biliyordu ama Tony'e bir kez daha ihanet edemezdi.

"Tony, kardeşim gibiydi. Beni anlayan en iyi insanlardan biriydi. Her zaman bir çözüm yolu bulurdu, teşekkür ettiğimde ise hiçbir şey yapmamış gibi davranırdı. Tony, ihanetimi affederken pişman olmadığımı söylemiştim. Tek bir konu da pişmanım. Erkek kardeşimi yalnız bıraktım. İhanetimi atfettiği gibi bunu da affetmesini dilemekten başka bir temennim yok..." dedi, Natasha.

"Huzur içinde yat, kardeşim. Çünkü seni unutturmayacağım."

Steve, lüks oturma odasında çalınan sessizlik kulağını doldurduğu zaman gözlerini açtı. Sıranın kendisine geldiğini anladığı zaman ayağa kalktı ve ölüm sessizliğinde yürümeye başladı. Bedeni kendisine ağır geliyordu. İlk defa kendisini bu kadar yarım hissediyordu.

"Buzdan çıktığım ilk zamanlar kendimi yalnız ve eksik hissediyordum. Yalnızlığımı yok edecek, eksik olanı tamamlayacak kimse yoktu. Tony, hayatıma girdiği an anlamsız olan her şey anlam kazandı. Yalnızlığımı yok etti, eksik olanı tamamladı. Hayatımın tek anlamı oldu. Şimdi ise ölümün tek anlamı..." dedi, Steve ve derin hir nefes aldı. Göz yaşlarını durdurmak için çaba göstermeden konuşmaya devam etti.

"Huzur içinde yat, sevgilim. Çünkü yakında yanında olacağım."

*

Steve, çalışma masasının üzerinde ki zarfa ve kutuya baktı. İlk zarfı açtığı zaman içinde CD ve iki yüzük olduğunu gördü. Tony'nin telefon konuşmasında kendisine evlenme teklifi ettiğini anımsadı, yüzüklerden kendisine ait olanı parmağına taktıktan sonra Tony'e ait olanı kolye yapmak için çalışma masasının kenarına koydu.

CD'i dizüstü bilgisayarına taktıktan sonra video oynatıcısına bastıktan sonra ekran ilk simsiyahtı. Tony'nin sesi duyuldu.

"Doğru düzgün ayarla, Peter! Ayağa kalkabilirsem seni pataklayacağım ama kalkamıyorum ki!"

Steve, kaşlarını çatarak siyah ekrana bakarken siyahlığın yerini Tony'nin yakışıklı suratını aldı. Steve, Tony'nin bitkin suratına baktıktan sonra gözleri tekerlekli sandalyeye yapıldı.

"Pekala... Şu an senin şaşkınlıkla ekrana baktığını hayal ediyorum da..." dedi videoda ki Tony, ardından kahkaha patlattı ve devam etti: "O şaşkınlık sana o kadar yakışır ki... O an, seni öpmek ve sana sarılmak isterdim, Steve."

Tony'nin yüzünün düştüğünü fark etti, Steve. Parmağı ile ekrandan Tony'nin üzgünlükle bükülen dudaklarını sevdi.

"Ama yapamayacağım. Sanırım en başından anlatmam gerekiyor... Bucky, ark reaktörüme vurduktan sonra 5 ay boyunca komada kaldım. 5 ayın sonunda beni uyandırdılar ve 24 saatimin kaldığını anladım, Steve... Sana haber verseydim eğer emin ol daha erken giderdim çünkü senin yıkık halin beni daha çok yıkardı, Steve. Sana söylemediğim için pişman değilim."

Steve, ağlayarak ekrana baktıktan sonra Tony'nin elini kalbine götürdüğünü gördüğünde merakla izlemeye devam etti.

"Seni kalbimle seviyorum, Steve. Seni o kadar çok seviyorum ki senin için ölmeyi bile göze aldım. Ölüyorum ama mutluyum. Çünkü kalbim seninle olacak..." dedi ve derin bir nefes alarak devam etti.

"Siyah kutuyu aç. Seni seviyorum."

Steve, ekranın kararması ile kaşlarını çattı. Siyah kutuyu açtığında iki bölme olduğunu fark etti. İkinci bölme ilk bölmenin altında kalıyordu. İlk bölmede ki belgeleri alıp okuduğunda ağlaması şiddetlenerek artmıştı.

Kadavranın** sahibi olan Tony Stark'ın ölmeden önce imzaladığı belgeler doğrultusunda hayatını kaybettikten sonra otopsi yapılarak ark reaktörünün çıkartılarak Steve Rogers'a bırakılması uygun görülmüştür.

Steve, bağırarak ağlarken kutunun ikinci bölmesini açtığında ark reaktörü ile karşılaştı. Ark reaktörünü tuttuktan ayağa kalkmış yatağa doğru ilerlemişti. Yatakta kendi tarafına uzanırken Tony'nin yattığı tarafa ark reaktörünü koydu. Gözlerini yorgunlukla kapatırken, rüyasında Tony ile karşılaşmayı umdu.

Steve Rogers, Tony Stark'a aşkını vermişti.

Tony Stark ise kalbini.

***

*Hiçbir tecrübe ölüm kadar paradoksal değildir: Geçen yıl bir makale okumuştum bu konu hakkında. Makalenin adını hatırlamıyorum, özür dilerim. Adını Hatırlamadığım Makale'den alıntıdır.

**Kadavra: Ceset; diseksiyon (parçalara ayırmak, kesmek) için kullanılan cansız insan vücudu.

Yarın, özel bölümü yayınlandıktan sonra hikaye tam anlamı ile sonlanacak. Sonrasında ise Teşekkür bölümü yayınlayacağım.

Yanlışlarım varsa affola.

24 Saat | StonyWhere stories live. Discover now