5 ⏳

3.7K 414 145
                                    

23 Saat - 30 Dakika Kala
Sabah
10.30

Tony: Eskiden olsaydı seninle istediğin kadar tartışabilirdim ama üzgünüm, Yüzbaşı.

Tony: Senin aksine benim tartışmaya ayıracak bir vaktim yok.

Steve: Her halinden belli oluyor, Tony.

Steve: Tartışmaya ayıracak vaktin yok çünkü artık ciddi bir adamsın değil mi?

Tony: Yine iğneleme yapıyorsun, Yüzbaşı.

Tony: Beni şaşırtıyorsun.

Steve: Yine iğneleme yapıyorsun, Stark.

Steve: Beni şaşırtıyorsun.

Tony: Bir fosili şaşırttığıma sevindim.

Steve: Bir egoisti şaşırttığıma sevindim. Sahi, ciddi bir adam olduğuna göre egoist olmanı da inkar etmeyeceksin değil mi?

Steve: Doğruları konuşalım.

Tony: Egoist olduğumu hiçbir zaman inkar etmedim, Yüzbaşı.

Tony: Doğruları mı konuşmak istiyorsun? Hadi o zaman, doğruları konuşalım.

Tony: İlk uyuduğumuz geceyi hatırlıyor musun?

Steve: Konuşmak istemiyorum.

Steve: Yapma, Tony.

Tony: Doğruları konuşmak isteyen sendin, Yüzbaşı.

Tony: Doğruları konuşmak isteyen sendin ve kaçamazsın. Doğruları konuşacağız.

Tony: Senden sadece cevap istiyorum, hatırlıyor musun?

Steve: Hatırlıyorum.

Tony: Hatırlıyorsan bana verdiğin sözü de hatırlıyorsundur?

Steve: Yapma, Tony... Yalvarırım, yapma.

Tony, gözlerini Steve'in yazdığı mesaj da gezdirdi. Avucunun içine yerleştirmiş olduğu telefonu sıkmaya başladı. Gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı ve sakinleşmeye çalıştı. Sakinleşirlen aklına panik atak geçirdiği gün geldi.

Tony, elinde ki viski bardağını ve içinde bulunan son viskini bir yudum da bitirdikten sonra avucunun içinde duran bardağı duvara doğru fırlattı. Yemek yemediğinden ve aç karna alkol içtiğinden dolayı midesi bulanıyordu, yeni bir zırh üstünde çalışıyordu ve kafası oldukça doluydu ama dinlenmesi gereken vakitlerde dinlenemiyordu çünkü kabusları onu rahat bırakmıyordu.

Uyuması gerekiyordu, çünkü kabuslarını uyanıkken görmeye başlamıştı.

Babasının süileti gözünün önüne geldiğinde babası ona bağırmaya başladı: "Başarısınız tekisin! Ne zaman beni utandırmayı bırakacaksın? Kendini bir Stark mı zannediyorsun? Asla benim gibi olamayacaksın!"

Tony, dizlerinin üstüne çökerek kulaklarını elleri ile kapadı ve hıçkırarak ağlamaya başladı. Bir yandan da sus diye bağırıyordu ve tüm sesi Yenilmezler Kulesi'nin kendine ait olduğu katta yankılanıyordu. Panik atak geçirmeye başladığında nefessiz kaldığını hissetti. Nefes almak için mücadele ederken kendi adının seslenildiğini duydu. Adım sesleri kulaklarını doldurdu ve bir çift kol onu sardı.

Duyduğu koku onu sakinleştirirken titremesi yavaş yavaş kesilmeye başladı ama ağlamaya devam ediyordu. Steve Rogers'ın kolları arasında küçücük kalmıştı ama bunu umursamadı çünkü Steve'in kokusu onu sakinleştirmişti. Kafasını Steve'in boyun girintisine yerleştirdi ve gözlerini kapadı.

Steve'in ellerini saçlarında hissetti, Steve'in dudaklarını saçlarında hissetti. Steve'in burnunu saçlarında hissetti ve Steve, kendi kokusunu içine çekiyordu. Ardından Steve'in dudaklarını kulağında hissetti ve hiç unutmayacağı bir söz verdi.

"Ne zaman bana ihtiyacın olursa o an yanında olacağım, Tony. Kötü hissettiğin her anında yanında olacağım. Söz veriyorum."

Tony'i kucağına alarak yatak odasına götürdü ve yatağa yatırdı. Gidecekken koluna sarılan eller ile gitmemesi gerektiğini anladı ve Tony'nin yanına uzandı.

Steve ve Tony, o gün en huzurlu uykularını uyudular.

Tony, anılarını girdaba benzetiyordu. İçine bir kere girdiğinde çıkması onun için oldukça zordu. Bir cevap vermesi gerektiğini kendine hatırlatarak parmaklarını klavye de gezdirmeye başladı.

Tony: O günğ hatırlıyorsan panik atak geçirdiğimi de hatırlıyorsun, o gün panik atak geçirmiştim.

Tony: Kabuslarımdan dolayı uykusuzdum, beynim oldukça yorgundu ve artık halüsinasyon görmeye başlamıştım. Babamın süiletini görüyordum, ölmüştü ama hala beni rahat bırakmıyordu.

Tony: Yalnız olduğumu düşünüyordum, o gün kulede kimse yoktu ama senin olduğunu atlamıştım. Dediğim gibi, yalnız olduğumu sanıyordum.

Tony: Yalnız olduğumu sanıyordum ve senin kokunla sakinleşebileceğimi düşünmemiştim, Steve. Bana sarıldığında kokun ciğerlerime nüfüs ettiğinde vücudum gevşedi ve sakinleşmeye başladım.

Tony: Bana sarıldın, Steve.

Tony: Kulağıma fısıldadın ve bana söz verdin.

Tony: Kötü hissettiğin her anında yanında olacağım, dedin bana. Söz veriyorum.

Tony: Tahminimce şu an ne demek istediğimi anlıyorsun ama bunları benden duymak canını yakıyor ama senin canını yakan ben değilim.

Tony: Senin canını yakan sensin.

Tony: Neden biliyor musun?

Tony: Şu an ne kadar kötü hissettiğimi biliyorsun ama yanımda değilsin. Sözünü tutmadığının farkındasın ve bu senin canını yakıyor.

Tony: Ama bunun bir çözümü var.

Tony: Çok basit bir çözüm.

Tony: Sakın bir daha hiç kimseye tutamayacağın sözler verme, Yüzbaşı.

Tony: Çünkü sonu hayal kırıklılığı ile bitiyor.

24 Saat | StonyOnde histórias criam vida. Descubra agora