3 ⏳

4.4K 409 412
                                    

İyi okumalar dilerim.

5 Ay Sonra
New York
Stark Endüstrisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi

24 Saat Kala
Sabah
10.00

Bruce, oturduğu koltukta bedeninin yorgunluktan daha çok yayılma isteğine karşı gelmedi ve bedenini cüssesinden küçük olan koltukta daha çok yayılmasını sağladı. Gözleri ilgisizce okuduğu (!) kitabı incelerken iç çekti. Uzaktan izleyen biri Bruce'un kitap okuduğunu söyleyebilirdi ama Bruce kitap okumuyor, düşüncelerinde boğulmayı tercih ediyordu.

Doktorlar dün akşam ani bir kararla Tony'nin koma da kalmasını sağlayan ilaçları Tony'e artık vermelerinin gerek kalmadıklarını söylemişlerdi. 5 aydır süregelen bir araştırma yapmışlardı. Tony Stark kadar zeki değillerdi ama bu araştırmalara Bruce Banner'da katılmıştı ve çözüm yolu bulamıyorlardı. Verdikleri tedavi işe yaramıyordu ve zehir 5 aydır Tony'i öldürmeye devam ediyordu. Belki küçük bir umut olabilirdi, araştırmaya devam ettiler ama o umutta yok oldu çünkü hayati fonksiyonları tahminen yakında, çok yakında duracaktı. Tony'i uyandırmaları gerekiyordu.

Zamanı gelmişti.

"Kitabı ters tutuyorsun."

Tony'nin yorgun, kırık, komada kaldığından dolayı çatallı çıkan sesini duyduğunda gülümsedi. Ters tuttuğu kitabı kapatıp, sehpanın üstüne koydu ve kafasını kaldırıp Tony'e baktı.

"Sonunda uyandın." dedi. Tony'nin esprilerini, enerjisini, egosunu bile özlediğini hissediyordu.

Tony ışığa karşı olan hassasiyetinden dolayı gözlerini kırpıştırdı. 5 aydır zihninde dönüp dolaşan tilkileri zihninde can bulduğunda düşünmeye başladı. Gördüğü rüya (?), bilinç altının oyunu (?), belki de araf (?) o kadar gerçekçiydi ki. Hayatının sonuna kadar orada, sevdiği adamın yanında kalabilirdi. Ailesi dediği insanlar yanındaydı (Thor yoktu, onun herşeyden habersiz Asgard'da olduğunu tahmin edebiliyordu), sevdiği adam yanındaydı ama Tony Stark itiraf etmek istemese de realist bir adamdı. Şu an gerçeklerle başbaşaydı ve hastane odasında Bruce ile beraber yalnızdı.

Tony, vücudunda ki hissetmesi gereken fonksiyonel durumu hissetmediğinde kaşlarını çattı. Bruce'a bakıp, o fonksiyonel durumu söyledi.

"Bacaklarımı hissetmiyorum."

Bruce, Tony'e karşı kurduğu göz temasını kesti ve durumun zorluğu karşısında yutkundu. Bunu açıklamak zordu. Ameliyattan sonra gerçekleşebilecek komplikasyon*lardan biri pleji*ydi. Tony'nin pleji durumu ise simetrikti ve sadece bacaklarında vardı.

"Dipleji.*" dedi, Tony. Tahmininin doğr olduğunu biliyordu. Bir tane daha tahmini vardı ve onun da doğru olduğunu biliyordu ama sorma gereksinimi duydu, "Bacaklarımı bir daha kullanamayacağım değil mi?"

Tony'nin gülerek sorduğu soru Bruce tarafından cevapsız bırakıldı. Bruce'un sorduğu soruyu cevapsız bırakması, Tony'e karşı bir cevaptı aslında. Tony, gülmeye başladı. Akıllı olmak ve dahi olmak arasında ince bir çizgi vardı. Akıllı olan insanlar bacaklarını kaybettiğine üzülürlerdi. Son zamanlarında yapamayacaklarını düşünüp, üzülürlerdi.

Tony Stark ise bir dahiydi. Dahi olmak Tony Stark'ın doğasında vardı. Akıllı olan insanlar gibi bacaklarını kaybettiğine üzülmeyecekti. Şu an içinden geldiği gibi gülmesi gerekiyordu çünkü zamanının tükendiğini kalbine giren sancıdan anlıyordu. Sadece ne kadar zamanı kaldığını kestiremiyordu.

"Ne kadar zamanım var?" diye sordu. Az bir zamanı olabilirdi, o bir dahiydi. Az zamana birçok şeyi sığdırabilirdi.

"Bir günün var."

Tony, boğazından yükselen hırıltılara mani olamadı ardından kahkaha atmaya başladı. Kahkahası göğsünde ki baskın ağrıdan dolayı yarım kesildi. Tony'i şaşırtabilecek şeyler azdı ve Tony, şaşırdı. Belki 1 ay, 1 yıl bekliyordu ama 1 gün aklının ucundan bile geçmezdi.

"İzin ver, tahmin edeyim... Ark reaktörüm kırıldı ve ark reaktörümde ki element beni zehirledi. Şarapnel parçacıkları ise kalbime doğru ilerlemeye başladı ve buna çözüm bulunamadı. Bu yüzden uyandırıldım ve 24 saatim var." dedi. Bruce ise Tony'nin dahice açıklamasına kafasını sallamakla yetindi.

Tekrar gülmeye başladığında göğsünde hissettiği ağrıyı umursamadı ve gülmeye devam etti. Az bir zamanı kalmıştı, gülmekten vazgeçemezdi. O, Tony Stark'tı. Vazgeçmeyecekti.

Bir kere daha öksürük krizine girdi. Bruce, Tony'nin öksürük krizine girdiğini fark ettiğinde cam şişenin kapağını açtı ve Tony'e destek oldu. Suyunu içmesini yardımcı olduktan sonra cam şişenin kapağını kapatarak komidine koydu. Cam şişenin yanında ki zarfı ve telefonu alıp Tony'e uzattı.

"Senin için bıraktı."

Tony, kimin bıraktığını biliyordu. Bruce'un elinden zarfı ve telefonu aldı. Telefonu kucağına koyduktan sonra zarfın üstünde ki Tony'e yazısına baktı. O yazıyı nerede olursa olsun, tanırdı. Zarfı mektuba zarar vermeyecek biçimde açtı ve içinden mektubu çıkardı. Katlı olan mektubun katlarını bozarak okumaya başladı.

Sevgili Tony,

Bana kızgın olduğunu biliyorum. Bana kızgın olmakta haklısın. Ben de kendime kızgınım. Sana herşeyi baştan anlatmadığım için kızgınım. Bana kızgınsın ama beni anlayacağını biliyorum.

Hatalarımı biliyorum, Tony. Senden saklamamalıydım. Ailenin ölümünü senden saklamamalıydım ve bu ilişkimizin ilk parçalanma sebebi oldu. Evi hiçbir şey demeden terk etmemeliydim, en azından veda etmeliydim. Bu ise ilişkimizin parçalanmasına sebep oldu.

Anlıyorum, Tony. Gerçekten seni anlıyorum ama sende beni anlamalısın. Bucky'e zarar vermenden korktum çünkü o benim en yakın arkadaşım. Geriye kalan tek ailemi kaybetmekten korktum.

Ama korkularım boşunaymış, bunlardan korkarken en çok korktuğum şey başıma geldi. Seni kaybettim.

Keşke başka bir seçeneğimiz olsaydı.

O zaman seni seçerdim, Tony.

Eğer bir gün beni aramak istersen, belki başına birşey gelirse bu telefondan beni ara. Senin için her zaman açık olacak, senin için her zaman orada olacağım, Tony.

Her zaman.

Steve.

"Ne yapmayı düşünüyorsun?"

Bruce, Tony'nin ne düşündüğünü merak ediyordu. Tony ise hiçbir şey düşünmek istemiyordu, sadece sevdiği adamı istiyordu ama kendine işkence etmeyecekti.

"24 saatim var, Bruce. Yarım kalan işimi tamamlamalıyım."

Tony, mektubu katlayıp zarfın içine geri koydu. Kucağında duran telefonu alıp, yerine mektubu aldı. Telefonu açtıktan sonra rehbere girdi, tek bir numara vardı. Numaranın üstüne tıklayıp mesaj seçeneğine bastı ve mesaj yazmaya başladı. Mesajını yazıp, gönder tuşuna bastıktan sonra arkasına yaslandı.

24 saati vardı ve neler olacağını merak ediyordu.

Tony: Benim için her zaman burada olacağını söylemiştin. Bunu yaptığım için kendime kızıyorum ama sana ihtiyacım var, fosil.

Yanlışlarım varsa affola.

24 Saat | StonyWhere stories live. Discover now