21

2.2K 215 70
                                    

Do Kyungsoo

Bugün hastahaneden çıkıyordum ve Kim Jongin bunu biliyordu. Kinci pislik. Tartışmamızın üzerinden bir hafta geçmesine rağmen bana, yüzünü göstermemekte ısrar ediyordu. Onu görmek yada görmemek önemsediğim şeyler değildi ancak gündüzleri saklanmakta epey başarılı olan adam, geceleri aynı gayreti gösteremeyerek dolunay gibi meydana çıkıyordu.

Gerçekten doğru düzgün becerebildiği tek bir iş dahi yoktu.

Sürekli kontrollerimi yapan hemşirenin dikkati sayesinde öğrenmiştim her gece yarısı Kim Jongin adlı aptalın kapıma dayandığını. İçeri girmiyor ancak odayı gösteren camın dışından bir süre beni izleyip gidiyordu.

Zeka seviyesi çok yüksek bir arkadaş değildi. O beni izlerken, benimde ona baktığımı fark edemeyecek kadar kördü hatta.

Bugün hastahaneden çıkıyordum ve Kim Jongin, bunu biliyordu. Böyle durumlarda her zaman yanıma koşan adam bu kez ne kendi gelmiş ne de yardımcı olması adına birini göndermişti. Beklediğimden değil, beklediğimden değildi de garip ve eksik hissettirmişti.

Sehun, hastahanenin geçici bir süre için tahsis ettiği tekerlekli sandalyeye kurulu bedenimi taşırken ; Chanyeol neden taksi tutmadığımıza dair söylenmelerini uzatarak sırtlandığı çanta ile bize eşlik ediyordu.

Nefes almak istemiştim.

Günler sonra dört duvar arasındaki hapis hayatım sona erdiğinde, bunu fırsat bilerek gökyüzünün huzur dolu rengini tekrar görmek istemiştim.

Sonbaharın hüznüne bürünerek yapraklarını döken ağaçları, şekerini yere düşürdüğü için ağlayan çocukları, gürültüsü yüzünden her daim küfür ettiğim taşıtları görmek istemiştim.

Chanyeol ve Sehun yanımdayken mutluydum. Bana acıyarak bakan insanlar ile göz teması kurmaktan kaçınmıyor, onlara karşı nazikçe gülümsüyordum.

Bilmiyorlardı.

Şuan bulunduğum pozisyonda olmak için canım pahasına girdiğim ameliyatı, beni istemediğini her fırsatta dile getirmekten kaçınmayan bir herif ile aynı evde yaşadığımı, bebek gibi altımın bağlandığını ve hoşlandığım adamın pisliklerimi temizlemek zorunda olduğunu bilmiyorlardı.

Kim Jongin yüksek binaların bir arada bulunduğu buram buram kalite kokan site adı verilmiş, konutların birinde oturuyordu. Sessizlik ile kutsanmış bir yerdi. Kim Jongin'e göre bir yerdi.

"Bende anahtar var."

Chanyeol, vücudunu sıkı sıkıya saran pantolonunun cebinde dış kapıya ait anahtarı ararken, aklıma yeni yeni düşen Luhan yüzünden dudaklarımı büzdüm. Onu en son, taşıdığı pasta ile ziyaretime geldiği gün görmüştüm. Mutsuzdu ve ben, bunun Sehun yüzünden olduğuna adım kadar emindim.

"İşte! Hadi gidelim."

Chanyeol içeri rahatça girebilmemiz için açtığı kapıyı ardına kadar araladığında, suratına yansıyan keyifli ifade beni gülümsetmişti. Garip bir adamdı. O sevindiği zaman istemsizce kahkaha atabileceğiniz, üzgün olduğunda ise hüngür hüngür ağlayabileceğiniz türden biriydi.

OBSTACLEDonde viven las historias. Descúbrelo ahora