11

2K 242 66
                                    

Do Kyungsoo

Tık.. Tık.. Tık.. Tık...

Gözlerimi açtığım an gördüğüm ilk şey; son zamanlarda birbirimizden rahatsız olmaya başladığımız beyaz tavandı. Sesli bir şekilde çalışan saat yüzümü buruşturmama sebep olurken bakışlarım, hareketsizlik yüzünden uyuşmak üzere olan koluma indi. Serum takılmıştı.

Tevekkeli değildi acılarımın dinmesi. Ruhum bedenimi terk ediyormuş gibi kıvrandığım zamanlar sadece birkaç saat ötemdeydi.

Kim Jongin. Piç Kurusu.

Hastahane odasında yalnız olmadığımı anladığımda, hafifçe doğrulmayı deneyerek benden olabildiğince uzak bir köşede dosyamı inceleyen doktoru gördüm. Buraya nasıl geldiğime dair hatırladığım bir şey yoktu. Aklımda kalan son şey, Jongin'den kolay kolay duyamayacağınız kelimeydi; üzgünüm.

Ve sonrası bulanık.

Ama öncesi yeni temizlenen cam gibi zihnimde. Bana yalan söylemesi, ihtiyacım olduğunu bildiği halde ilaçlarımı vermeyi reddererek beni kandırmaya çalışması, düşüncesizce davranışlarına bir yenisini daha ekleyerek eve geç gelmesi, eve ne yaptığını bilemeyecek kadar sarhoş biri ile gelmesi.

Ne kadar uğraşırsam uğraşayım, ne kadar denersem deneyeyim, olmuyordu. Kim Jongin sevemeyeceğim türden biriydi. İyi yönlerini görmek için çabaladığım her an, çabalarımdan ötürü beni pişman ediyordu.

Bir erkeğin şuursuzca üzerime çıkması ve kız gibi göründüğümü söyleyerek bana dokunmaya çalışması değildi sorunum. Hissedemiyordum sonuçta. Biraz yüreğim ezilir, biraz gururum incinir ve yeniden ölmeyi diler, ölü gibi yaşamaya devam ederdim.

Sorunum; başının belası olduğumu düşünen adamın, başıma türlü türlü belalar açmasıydı. Bazı şeyleri hazmedemiyordum. Sanki her şeyin sorumlusu benmişim gibi davranması canımı sıkıyordu.

"Genç adam, uyandın mı?"

Düşüncelerimin bölünmesini sağlayan sesi takip ettiğimde, doktorumun güler yüzü ile karşılaştım. Sempatik görünüyordu.

"Evet."

"Nasıl hissediyorsun?"

"Nasıl hissetmem gerekiyor?"

"İyi ve rahatlamış."

"Evet, öyle hissediyorum."

"Güzel. Bir serum sonra evine dönebilirsin."

Evim. Evet, bir evim olsaydı geri dönebilirdim. Geri dönmek demişken, hissedemediğim işe yaramaz bacaklarımıda buna dahil edin. Onlar olmadan eve nasıl döneceğim konusunda endişeliyim.

"Buraya ne zaman geldim?"

"Dün gece. Baygındın, hatırlamaman normal. Bay Kim, çok ağrının olduğunu bu yüzden bilincini kaybettiğini söyledi. İlaçlarını daha fazla geciktirmemek için sıvı bir şekilde seruma enjekte ettik. Fakat onları vaktinde kullanmaya özen göstermelisin."

O kadar uzun süre onun geri dönmesini beklemiştim ki, onu görür görmez bayılmasaydım şayet çektiğim acının verdiği sinirle tırnaklarımı yüzüne geçirebilirdim. Bunu hâla yapmak istiyorum gerçi ancak ortalıklarda görünmüyor kendisi.

"Jongin nerede?"

"Evde yapacağı birkaç şey olduğunu söyledi. Seni almaya gelecekmiş."

OBSTACLEWhere stories live. Discover now