20

2.1K 218 25
                                    

Do Kyungsoo

Yoğun bakım ünitesinden çıkıp odaya geçtiğimde gözlerimi araladığım zaman gördüğüm ilk şey; söz verdiği gibi Park Chanyeol'un gülümseyen suratı değil, Kim Jongin'in devası ölçütlerdeki poposu olmuştu.

Aptal herif.

Bir şeylerin içine etme huyundan asla vazgeçmiyordu. Gerekçe olarak ; aldığı yoğurtları yere düşürdüğünü ve onları kaldırmak üzere eğildiğinde, uyandığımı söylemişti. Yeni güne ne hoş bir başlangıç ama!

Karşılaştığım ilk kişinin Chanyeol olmamasının bir diğer nedeni ise; şimdilerde sıcaklığını daha iyi hissettiğim parmakları ile elimi kavrayan adamın, tam tersi yönümde, kızıl saçları yatağın boşta kalan kısmına dökülüp - aralık dudakları arasından salyalar akıtarak uyurken, fazla sessiz olmasıydı.

Sehun, onun hiç uyumadığını ve ben yoğun bakımdayken dahi eve dönmeyi reddederek hastahanede kaldığını söylemişti. Bunu duyduğumda iyi hissetmiştim.Gururum okşanmış, birileri tarafından sevildiğimi bilmek, ağrılarımın hafiflemesini sağlamıştı. Bu yüzden Chanyeol uyandığında, gözlerimi açar açmaz gördüğüm ilk şeyin onun yakışıklı yüzü olduğunu söylemiştim.

Yakışıklı bir yüzü olduğunu belirtmekten çekinmemiştim, evet. Bunu duymayı hak ediyordu.

Şimdi ise; Chanyeol, Jongin ve benim bir arada bulunduğumuz odayı ziyaret eden doktorumun dudakları arasından dökülecek sözcükleri bekliyordum. Onu son gördüğüm yer, yoğun bakımdı ve çokca ağrım olduğu için durumumu kontrol etmeye gelmişti.

Ameliyat sırasında baygındım ancak uyandığım zaman, orada ne yaşandıysa ne yaşadıysam biliyor gibiydim. Neşterin tenim üzerinde pekte kibar olmayacak şekilde kaydığını, doktorun biriken kanlar için oradaki diğer insanlardan yardım istediğini, vücuduma atılan dikişlerin iz bırakmaması adına özenli davranmaya çalıştıklarını ... Belki de bunlar zihnimin benim için kurguladığı tuhaf bir oyundu fakat o an düşünmek midemi bulandırmış ve beni kusturmuştu.

"Bugün nasıl hissediyorsun?"

"Rahatsız."

Jongin ve Chanyeol sayesinde huzursuz hissediyordum. İkisi aynı anda bakıyor, konuşmaya başlıyor ve bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Beni memnun etme çabaları taktir edilesiydi ancak böylesine zıt karakterde iki insanın aynı davranışlarda bulunması korkutucu geliyordu.

"Dikişlerin yüzünden mi?"

"Biraz."

Ve ameliyat olmamın üzerinden bir gün geçtiğini düşünürsek, ağrılarım hâla devam ediyordu. Kan aldırmaya korkan bir sokak serserisi, iradesini zorlayarak geçirdiği operasyon sonrası acılarını dile getirmeyi reddederek erkekliğine bok sürdürmüyordu. Lütfen alkışlayın.

"Pekala, birkaç gün daha buradasın. Daha iyi olduğunu görene kadar seni taburcu etmeyeceğim."

"Tamam."

İtiraz edecek değildim. Buradan çıktığım an yürüyüp gidemeyeceğimi biliyordum, Kim Jongin'in evine dönmekten ve yanımdaki insanlara yük olmaktansa hastahanede kalmayı tercih ederdim. En azından yemek ayağıma geliyor, herhangi bir ihtiyacımda hemşireler odama koşuyordu.

OBSTACLEWhere stories live. Discover now