28

1.9K 210 59
                                    

Kim Jongin

Krystal beni yaşadığı eve getirdiğinde saat gece yarısını çoktan geçmişti. Bu zamanın ziyaret için uygun olduğundan emin değildim ancak genç kadın beni peşinden sürüklemişti.

"Evin ışıkları yanmıyor!" diye yakındığımda anahtarını arayan Krystal omzunu silkerek karşılık verdi. "Kapıyı açar açmaz annemin bizi karşılayacağına eminim."

Nitekim öyle de oldu. Kapı açıldığında otomatik olarak devreye giren ışığın ardından, bakımlı mı bakımlı yaşına rağmen oldukça genç görünen bir kadın meydana çıktı.

Kızının geç dönmesine sinirli gibi duran kadın varlığımın farkına vardığında, çattığı kaşlarını santim santim düzeltip yüzünü kaplayan hoş bir gülümseme ile selam verdi.

"Hoşgeldin Jongin."

"Hoşbuldum efendim."

"İçeri geç lütfen," reverans yaparak ileriyi gösterdikten sonra "seni gördüğüme sevindim" dedi. Gözleri parlayan kadının mutluluğuna şahit oluyordum ancak aynı şey benim için geçerli değildi. Gecenin bir vakti burada olmak utanmama yol açarken, evden çıkmadan önce Kyungsoo'ya erken döneceğime dair söz verdiğim aklıma geldi.

"Az önce bülteni izledim." diye mırıldanan kadının ardından yürürken, Krystal gerçek bir çiftmişiz gibi koluma girip lütfen bozma dermişcesine gülümsedi. Annesinin arkası dönük iken bunu yapması garip gelse de ses çıkarmadım. "Damadımın çalışkan olması iyi bir şey ama keşke tanışmak için daha erken gelseydin. Birlikte yemek yerdik."

Beni şimdiden sahiplenen ve kızının yanına yakıştıran kadına, bir anneye minnet duymaktan başka ne yapabilirdim bilmiyorum ancak bunu istemiyordum. Yıllarca üzerine emek harcadığı kızını güvenerek bana teslim etmesi gurur vericiydi fakat onun damat yakıştırması gözümü korkutuyordu.

"Anne," diye araya girdi Krystal. Beni cevap vermekten kurtardığını düşündüm. "O yemek yemeye gelmedi. Biz birlikte zaman geçirmek istedik. Şimdi izin verirsen odama çıkacağız, lütfen rahatsız etme." Fakat o, beni bir kaosun içine sürükledi.

Yanımda hiç olmadığı kadar ten teması kuruyor, odaya geçtiğimizde sanılanın aksine masum şeyler yaşamayacağımıza dair imalarda bulunuyordu. Sinirden mi yoksa utançtan mı emin değilim ancak kızardığımı hissediyordum.

"Tamam gidin siz." Kadın üzerindeki şaşkınlığı atar atmaz memnun bir şekilde söylendiğinde, Krystal asla bırakmadığı koluma olabilirmiş gibi daha sıkı sarılarak ilerlememizi başlattı. "Kahvaltıda görüşürüz."

Burada kalmayacaktım, burada kalamazdım.

Dakikalar içinde, gri tonlarının hakim olduğu modern izler taşıyan odaya girdiğimde kendimi geri çekerek, bedenimin Krystal'e temasını engelledim. Birbirine yapışık gezen çiftler gibiydik Tanrı aşkına, böyle olacağını düşünmemiştim.

"Az önce yaptıklarına inanamıyorum!" diye çıkıştım odanın kapısı kapanır kapanmaz. "Annen ile doğru düzgün tanışamadım bile. Beni yangından mal kaçırırcasına odana tıkmanın mantıklı bir açıklaması vardır umarım."

"Öyle gerekiyordu Jongin. Orada birkaç dakika fazla kalsaydık soru yağmuruna tutulurdun."

"Her soruya verecek cevabım var benim." Ne sanıyordu beni, kelime dağarcığı ayakkabı numarasından küçük bir bebek mi ? "Ayrıca rahatsız etme saçmalığıda neydi, annenin bizi yanlış anladığına eminim ve kahvaltıda görüşürüz mü, burada kalmayacağım."

OBSTACLEWhere stories live. Discover now