-Bölüm 46-

13.1K 721 54
                                    

Koridorun soluna sapıp ilerlemeye devam ettik. Sonunda demir bir kapının önünde durduğumuzda "Burası." Dedi.

"Bana yalan söylüyorsan seni öldürmekten çekinmem. İnan bana kaybedecek bir şeyim yok."

"Ne fark eder ki buradan çıkıp giderken beni sağ mı bırakacaksın sanki." Aslında bunu hiç düşünmemiştim. Şimdi buradan çıkıp gidersem ve onu öldürmezsem peşime düşerlerdi. Öldürürsem de katil olurdum. Öyleyse onu bağlayıp kaçardım ben de. Onu bulduklarında ben çoktan gitmiş olurdum.

"Kapıyı aç." Kapıyı açmasıyla eli silahlı üç adamın silahlarını bana yöneltmesi bir oldu. Ben daha ne olduğunu anlayamadan rehin aldığım adam elimden silahını kaptı ve elinin tersiyle attığı bir tokatla beni yere serdi. Dudağımdan akan kanın yere damlayışını gördüm. Ne sanıyordum ki sanki? Burada bir aksiyon filmi çekmiyorduk, yıllardır silahlarla iç içe olan bir adamı onun çöplüğünde rehin almak da nerden çıkmıştı? Sahiden bunu yapmış olamazdım. Bu kadar geri zekâlı olamazdım.

Adam beni yerden kaldırıp "Demek beni öldürmekten çekinmezsin öyle mi?" deyip bir tokat daha patlattı. "Gerçekten buradan çıkabileceğini mi sanıyorsun? Çıksan bile seni bulamayacağımızı mı düşündün?" Sesi fazlasıyla yüksekti ve öfkeden kudurmuş gibi bir hali vardı. Bunu attığı tokatların şiddetinden anlayabiliyordum. Yanağım bir yangın yeriydi resmen. O an gücümün yeteceğini bilseydim onu ellerimle boğmak isterdim. Fakat elimden tek gelen gözlerine dik dik bakmak oldu.

"Bana böyle bakma!" deyip bir tokat daha attığında burnum da kanamaya başladı. Yine de bakmaktan vazgeçmedim. Tek savunmam bakışlarımken onları da indiremezdim. Ağzıma biriken kanı onun suratına tükürdükten sonra elimin tersiyle yüzüme bulaşan kanı sildim. Madem ondan kaçışımın hiçbir yolu olmadığını düşünüyordu kendisi bilirdi.

Eliyle yüzünü temizledikten sonra bana her hangi bir tehditte ya da şiddette bulunmak yerine ceketinin cebinden telefonunu çıkarıp bir şeyler yaptı. Ardından telefonu kulağına yaklaştırıp beklemeye başladı. Çok geçmeden karşı taraf telefonu açtı. Yakınında olduğumdan karşıdaki kişiyi çok rahat duyabiliyordum. "Efendim, Murat Bey." Böylelikle bu dingilin adının Murat olduğunu öğrenmiştim.

Gözlerimin içine bakarak "Ameliyata hazırlan, yarın bu sürtüğün icabına bakacaksın." Dedikten sonra karşı tarafı dinleme gereği bile duymadan telefonu kapattı ve alayla gözlerime bakmaya devam ederken "Götürün bunu, yarına kadar uslu durduğundan emin olun." Diye emirler yağdırdı adamlarına. İki adam birden beni kollarımdan tutup odadan çıkarırken ben küfürler yağdırmaya devam ediyordum. Bildiğimden bile emin olmadığım en arsız küfürleri bağıra bağıra söylüyordum. Beni tekrar gözlerimi açtığım odaya getirdiklerinde resmen içeri fırlattılar. Ardından kapıyı üzerime kapatıp kilitlediler. Oturur pozisyona geçtiğimde kendimi en yakın duvarın dibine kadar sürükledim. Sırtımı duvara yaslarken dizlerimi kendime çektim ve kollarımla sardım. Tüm bunlar saçma bir kamera şakasından ibaret olmalıydı, başka bir açıklaması olamazdı. Tecavüzcüler için bile hapishaneler varken, hayat, yanlış kişiyi doğru sevdiğim için bana en kötü sonu yazamazdı.

Saatlerce bu şekilde oturup hayatımı sorguladım. Ve bir kez daha anladım; kötü sonu yazmakta hayatın üstüne yoktu.

Bir anda kapı açıldı ve Barlas içeri girdi. Defalarca bu anı hayal etmiştim ve geleceğini biliyordum ama yine de gözlerime inanamadım. Hayat o kadar acımasızdı ki hayal gördüğümü düşündüm. Ama hayal olsaydı koşup boynuna sarıldığımda yok olurdu. O yok olmamıştı aksine bana sarılmıştı. "Geleceğini biliyordum, ama yine de çok korktum."

Geri çekilip yüzümü avuçlarının arasına aldı. "Sen tarih boyunca görülmüş en cesur Melike'sin. Hiç yakışıyor mu bu laflar ağzına. Hem sana söylemiştim. Nereye gidersen git, bizi tamamlamak için gelip seni bulurum." Söyledikleri içimi huzurla doldururken kendimi güvende hissettim. Artık o adamlardan korkmuyordum. Barlas yanımdaydı. Bu gün hatta şuan ölsem bile gördüğüm son yüz, duyduğum son ses, tenimde hissettiğim son sıcaklık onunki olacaktı. Tamamlanmış olarak ölecektim.

Barbar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin