-Bölüm 54-

12K 642 30
                                    

Ertesi günü Barlas kitaplarını okurken ben bundan önceki günlerde yaptıklarımdan farklı olarak kitapları inceliyordum. Artık aylak aylak ortalıklarda gezip kendi kendimi umutsuzluğa düşürmekten sıkılmıştım. Midemde beni öldürebilecek kadar tehlikeli bir uyuşturucu paketi ve peşimde beni öldürmek isteyen adamlar vardıysa ne olmuştu yani. Eninde sonunda herkes ölecekti. Dünyanın bile sonu gelecekti. Bir toz tanesinden oluşan bu evden bile ufak bir toz tanesine dönüşecekti tekrar. Önemli olan ölümle yaşam arasına sığdırdıklarımızdı. Ben de artık çevremdeki zenginliklerin farkına varmaya karar vermiş ve ilkokuldan beri yapmadığım şeyi yapmakla başlamıştım bu işe. Barlas bu kadar okuyorsa bir bildiği vardır diyerekten ben de bir roman almıştım elime. İlk başlarda biraz sıkıcı gelse de ilerledikçe daha fazla kaptırıyordum kendimi. Barlas'ın koca kitaplığının her bir rafının sıkıcı bilimsel kitaplarla dolu olduğunu düşünmüştüm ama arada aşk romanları da okuyormuş romantik Barbar.

Bir süre sonra aşağı bakmaktan boynum ağrıdığında neredeyse elli sayfa okumuştum. Boynumu rahatlatmak için kafamı yukarı kaldırıp biraz ensemi ovdum. Kafamı sağ sola çevirip egzersiz yaptırırken Barlas'la göz göze gelmemle durdum. Kitabını bir köşeye bırakmış çenesini de eline yaslamış öylece beni izliyordu. Ne olduğunu sorduğumda cevap vermek yerine elimi tutup biraz daha havaya kaldırdı ve dirseğimi koltuğun kenarına koydu. Ardından çenemi tutup kitaba göre eğdi. "Kitabı okumaya başlamadan önce onu nasıl tutacağını öğren." Sesi öğretici bir tonda olmasa ona saldırabilirdim ama bana bir şeyleri öğretmeye çalışması hoşuma gitmişti. Kafamı olumlu anlamda sallayıp tekrar kitabı okumaya başladım. Henüz birkaç kelime okumuşken "Sesli okur musun?" diye ricada bulundu. Bunu kesinlikle yapamazdım. Ben onun gibi güzel okuyamazdım. Hem okumam da çok yavaştı. Geçen gün o bana o kadar güzel okurken şimdi ben ona berbat bir şekilde okursam kitaptan soğurdu çocuk. "Olmaz. Sen kendi kitabını oku."

"Neden?"

"Sesli okumayı sevmiyorum."

"Doğruyu söylemek gerekirse ben kitapları sevmediğini düşünürdüm. Seni kitap okurken görünce çok şaşırdım."

"Sevmezdim aslında, sen sevdirdin."

"Öyleyse bana birkaç sayfa kitap okumayı borçlusun." Diyerek beni kenara sıkıştırdı. Ne çakal bir adamdı ama! Bir yandan da haklı sayılırdı tabii. O bana saatlerce kitap okurken benim de ona birkaç dakika kitap okumamı istemek en doğal hakkıydı. Aslında onun kadar güzel okuyabilseydim ben de isterdim ama becerebileceğimi sanmıyordum.

"Peki," diyerek kabul etmek zorunda kaldım. Gözlerindeki parıltılardan sevincini görmek mümkündü. Böylesine ufak bir şeyden bile mutlu olabiliyordu benim çocuk ruhlu Barbar'ım. Umarım ben okumaya başladığımda bu sevinci yerini hayal kırıklığına bırakmazdı. Bunun olmaması için onu okumaya başlamadan önce olacaklardan haberdar ettim. "Ben en son ilkokulda cin aliyi okumuştum ama haberin olsun."

Burnundan güldü. "Ben öğretmenin değilim Hera. Amacımın sana not vermek olduğunu mu sanıyorsun?" derken gözlerime öylesine güzel bakıyordu ki aslında tek amacının sesimi dinlemek olduğunu anlamam çok da zor olmamıştı. Bu daha fazla çekinmeme neden olsa da geri adım atmak için çok geçti. Ona gülümseyip kitaba döndüm tekrar. Kitap bir kız ve bir erkek arasındaki ilişkiyi anlatan, kahramanın bakış açısından yazılmış bir romandı. Ve ben tam da kızın erkeğe olan aşkını tanımladığı kısımdaydım. Paragrafı okuyana kadar böyle bir içeriği olduğunu bile bilmiyordum. Bilseydim başka paragrafa atlardım muhtemelen. "...Onunla olmak onu sevmek kadar farklıydı. Sadece yanımda duruşu bile bana çok şey öğretmişti. Bana öğrettiği en önemli şeylerden biri de aşktı. Onunla tanışana kadar yaşadığım ufak kalp çarpıntılarını aşk sanmışım meğerse. Onun gözlerine her baktığımda daha da derin kazınıyordu hafızama; aşk ufak bir kalp çarpıntısı değildi. Aşk evrendeki her şeyin silinip zamanın yavaşladığı bir anda kalbin hızla atmasıydı. Aşk onun sıcak nefesi tenine çarptığında senin nefessiz kalışındı. Aslında aşk herkes için çok farklıydı. Benim içinse baştanbaşa ta kendisiydi..." Birkaç sayfa sonra kitabın bir bölümünü daha bitirdiğimde durup kitabın arasına ayracını koydum ve kitabı kapatıp masanın üzerine bıraktım. Barlas ise hala dikkatle beni izliyordu. "Sence aşk ne Hera?"

Barbar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin