17. Bölüm

7 1 0
                                    

Merhaba arkadaşlar

Sizleri özledim, yazmayı da özledim.

Bu zamanda en çok kitap okumakla zaman geçiriyor olduk, o yüzden hiç bir yenilenme yapmadan hikayeyi yeniden yükledim. Devamı da inşAllah gelecek.

Umarım eskisi gibi beni bu hikayemde yine tek bırakmazsınız.

Seviyorum sizleri!

Vote ve Yorumlarınızı eksik etmeyin.

Bölüm ile baş başa bırakıyorum.

______________________

Samet

İyi gülmüştük uzun zaman sonra. Özlemiştim o kemençenin bana verdiği mutluluğu veren gülüşünü.

Ben nasıl onu üzmüşüm ki?

Aramızdaki buzluk duvarını yok etmek için seferber olmuştum ve onu bi nebze olsun güldürmeye ve beni yine bağrına basmaya davet etmiştim.

İşte böyleydi benim güzel yüzlü imeram. Sonunda eline merhemi sürdüm ve çayları benim dolduracağımı söyledim. Damla yerinde usulca bana bakıyordu.

"Beni seyretmek çok güzel demi? Vallah, bence güzel. Telefon'dan her akşam bakıp ve hayran olup kapatırım fotoğraflarımı", dedim imalı bir şekilde. Gözlerini devirdi ve gözlerini eline kaydırdı.

"Tamam, güzelim. Tamam. Şaka yaptım da. Eh hadi bakalım. Gidelim. Çaylar soğacak."

Damla

İkimiz beraber çadırdan çıktık ve ilerideki yerlerimize oturduk. Samet önümdeydi. Merhem ve yara bandı olmasına rağmen, ben yinede bildiğimi okumakta kararlı olarak buz almaya kalkmıştım. Sandalyeyi yerine ittim ve böylelikle Sametin dikkatini üstüme çektim.
"Nereye", der gibi bir bakış attı.
Cehennemin dibine gidiyorum, gelecekmisin derdim de şu an uzaktaydı.
Bende çok uzatmadan yanık elimi ona göstererek ordan ayrıldım. Annem ve öbür hanımlar mutfakta olacağından ve onların buzu vardır diye, oraya gitmeye karar verdim. Aksi takdirde eve gidecektim ve Sameti o porsuk ile yanlız bırakacaktım. Ama bende Karadeniz kızı Damla isem birşeyler düşünür Sameti o porsuğa yem etmezdim.

Kısa zamanda birşeyler düşünürdüm heralde ya?!

Mutfağa girdim ve annemi maalesef ki göremedim. Bakındım bakındım ama nafile. Benim içeri girdiğimi gören teyzelerin gözleri beni buldu. Hafif bir tebessüm ile geciştirmeye calışsam da olmadı ben de selamlayarak arkamı döndüm.

Tam gidecektim biri bana "Şşt Hasibe'nun kızu." diye seslendi. Bende hemen arkamı döndüm. Samet'in annesiydi.

"Efendim teyzem."
"Senin anan az bi helaya çitu. Ama sen bekle birazdan çelur."
"Tamam, teyzem. Sağol."
Annemi onun yerinde beklerken Samet'in annesi benim ile konuşmaya başladı. Zaten tam yanımda oturuyordu.
"Eh kizum nasisun görüşmeyelu?"
"Ah ben mi?", diye sordum emin olamayarak.
"Tabiki sen kizum başka bir kiz varmidur haburda hepusi yaşli görmin mi?"

Rezil olduk emi kadın'a. Şimdi ne düşünüyordur Allah bilir.

"Ha tmm. Kusuruma bakma biraz dalgınım. İyiyim ama."
Elindeki oklavayı bırakmasıyla bana dönmesi bir oldu. Bir elini omuzuma koydu ve yine konuşmaya başladı.
"Ula kizum noldu sa? Söyle ben anlarum."
"Ya teyzem elimi yandırdım da sıcak kettle suyu ile. Acıyor ve yanıyor simdi."
"Uy anam. Güzelum kiza bide emi. Gel bakayım bi elune."

Elimi gösterdim ve Teyzem incelemeye başladı yanığı.

"Gak bakim. Gel bizum arabaya orda sana krem ederim eluni. Sonra pantlarum birşeyun kalmaz. Anan gelene kadar bitururuk işi. Hayde."

"İyi peki", dedim ve onun arkasından dışarıya çıktım. Onu takip ettim. Mutfaktan çıkmam ile Samet'in gözleri beni buldu. Meğersem beni merak etmiş. Vay haline vay. Otuz iki diş gülümseyerek ona selam verdim ve Fatma Teyzeyı bekledim Aladdin amcadan anahtarı alana kadar. Sonra arkasından hızlı adımlarla arabaya ulaştım.

"Gel bakayım. Otur haburaya ben gelirum hemen yanina."

Beni direksiyon koltuğuna oturttu ve kendisi yan koltuğuna geçerek koltuğun alt kısmından ilk yardım kutusunu çıkardı. İçini açtı ve bir adet merhem, bir adet sargı ve bir adet de kompresi eline geçirdi.

"Şimdi elini ba uzat ve kımıldama emi. Şip şak yaparum birşeyun kalmaz. Hadi başlıruz."

Bu konuşmasın'dan sonra elimin yanmış olan kismini merhem ile buluşturdu. Merhemi iyice yaydı ve sonra elini arabanın ön kısmında bulunan mendil kutusun'dan bir mendil çıkararak elini sildi ve az sonra kompresi üstüne koydu güzelce.

"Aci mi?", diye sordu.
"Şimdi daha iyi oldu...merhem iyi geldi galiba", dedim.
"Tamam o zaman. Şimdi sarguya saracağum birşeyun kalmayacak", dedi ve sargıyı sarmaya başladı.

Tam bitti derken çığlıklar duyulmaya başladı. Ben arabanın açık olan kapısından baktim ve bize doğru koşan annemi gördüm. Kadın resmen kendini yırtarcasına bağırıyordu.

"Anam, anam. Kizum yani, yani, yani. Uheee", diye bağırıyordu.
"Ula sakın ol da. Sikinti yok. Her şey kontrol altunda Hasibe. Kizun yandi da kül olmadi ya", diyerek annemi susturan Fatma Teyze'di.

"Evet anne birşey yok. İyiyim."
"Naptun da haböyle oldi? Sen beni çileden mi çıkarmak istisin?", diye soru soran annem'e bakarak cevabını gecikmeden verecektim, yoksa kadın rahat olamayacaktı.
"Kettle suyu elime dökülünce ve elimi de sonra'dan semaver'e değdirince, olanlar oldu. Şimdi lütfen sakin ol, tamam mı annem?"

"Uy başuma gelenler. Niye beni çağurmadin?"
"Hela'dan gelemedun ki bi turlu. Sonra ben da aldum kizu geldum haburaya. Ne güzel de etmişum. Bak gül gibi oldu eli. De haydi çıkalum, mutfak bizi bekli."
"Fatma Teyzem, teşekkür ederim bana yardım ettuğun için", diyerek arabadan çıktım.
"Her zaman canum kizum. Çabucak geçer şimdu. Acı ve sızı gider. Turp gibi olursun, turp", dedi.
Ve sonradan o da çıktı ve bizimle birlikte şenlik alanına geri döndü.

Çadırımıza geldiğimde masalar toplanmış bir vaziyetteydi. Babam ve öteki adamlar işlerine dağılmaya başlamışlardı. Benim gözüm de hemen Sameti aramaya başladı.

Nerde olabilirdi ki bu herif?
Bak var ya bi o yellozun yanında olsun, yeminle sonu kötü olacak. Bana bunu yapamaz...yapmaz ...yapmasın.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 17, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ben Aşkı Kadırga'da buldumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin