12. Bölüm

113 24 1
                                    

Merhaba arkadaşlar!

Sizleri özledim, yazmayı da özledim.

Bu zamanda en çok kitap okumakla zaman geçiriyor olduk, o yüzden hiç bir yenilenme yapmadan hikayeyi yeniden yükledim.

Umarım eskisi gibi beni bu hikayemde yine tek bırakmazsınız.

Seviyorum sizleri!

Vote ve Yorumlarınızı eksik etmeyin.

Bölüm ile baş başa bırakıyorum.

_____________________________

Anlamamazlıktan gelmek galiba en iyi yöntemdi. Eh hadi başlasın bakalım şov. Annemin yanına oturdum ve
'Samet kim yaaa?', dedim.
Abim kaşları yukarda bana baktı. Sanki benim şovumu yememişti gibime geliyordu yavaş yavaş. Ama dur bir daha deniyelim.

'Öyle bakma sen, ben Samet diye birisini tanımıyorum'
'Kız niye tanımaysin, sana gönderdum ya çocuğu', dedi kolumu eli ile iten annem.
Bi sen eksiktin emi yani. İnsan bi düşünür benim kızım kötü hallere giriyor mu yada hiç kuşkusuz tüfek lisanslı babadan katledilecek mi diye. Yok.
Bunu düşünen bi ben varım, gerisi sanat aleminde.

'Ah...ah...evet. Onun adı Sametmiydi yaa. Bilmiyordum. Galiba sormaya fırsat olmadı' deyip bir kahkaha attım. Ama nafile. Babam hala kaşları çatık bana bakiyordu. Bunu duyar duymaz Abim daha fazla dayanamayıp konuşmaya başladı.

'Niye fırsat olmasın ki. Arabanın içinde gülerken iyidi ama demi?'

Engelim de sendin işte be abi. Illa burnunu sokacaksın herşeyin içine, hele ki kardeşinse. Of of "benim buuu derdiiiim" diye başlayacaktım nerdeyse. Elinki yol engeli olur bizimkisi aile engeli. Sanki ben değilde onlar sevgili olacak yada evlenecek.

'Şule dedi deme sana?'
'Bak asabimi bozma Yengen o senin.'
'Yenge olsaydı arkamda dururdu. Kocasında değil', dedim ona bakarak.
'Kızım bak ileri gitme. Girang ettiririm şamarı.'
'Öyle değil mi ama. Hem o da niye dışarda geziyordu. Sen izin vermişmiydin?'
'Ne zaman dışarda geziyordu?'
'Git karına sor bana soracağına. Allah Allah'
Abimin tam olarak zayıf noktasından vurmuş bulunmaktaydım şuan. Bu yüzden hemen annemin arkasına kaçtım. Karadenizli abi vurur mu vurur, önlem şart.

'Bak Ali Rıza oğluna sahip çık. Kızım bişe yapmadı. Ben gönderdim dirum saa.'
'Hepiniz çıkın. Kızım sen gel haburaya', dedi hala ortalığa ateş saçan gözlerle bakan babam.
Onu söylediği şeyi yaparak yanına oturdum ve ellerim ile oynamaya başladım. Sonra babam konuşmaya teşvik etti.
'Kızım sen anlat bakalım hepsini baştan aşağa.'
Bende herşeyi anlattım ama tabiki Samet ile yakınlığımızı değil. Onun sanki biraz zamanı vardı. Babam bana inanmıştı ve bunları anlattıktan sonra bana kızmadı, sadece dikkatli olmamı söyledi. Bunun üzerine ben elini öpüp kahvaltı hazırlamak için mutfağa gittim. Annem ve abim oturuyorlardı mutfak sandalyelerinde. Abim bana artık benim sözlerimi duyduktan sonra birşey diyemezdi çünkü yengem onun hassas noktasıydı. Çıkardığım kahvaltı tabaklarını dört sandalyenin önüne koydum ve teker teker çatal ve bıçak dizdim yanlarına. Kahvaltılıkları koyarken abimin ve annemin gözleri üzerimdeydi çünkü hala benden yada onlardan bir cıt çıkmamıştı. Sonunda hepsini koymuştum masaya. Bunun üzerine babamı içerden çağırarak mutfağa gelmesini söylemiştim. Geldiğinde ise boşta kalan bir sandalyeye oturdum. Hiç kimse konuşmuyordu. Zaten artık kim konuşmaya tenezzül ederse babam o kişiye çok kızardı çünkü çözülmüş olayı bir daha kurcalamak onun işine gelmezdi.

Sessiz bir kahvaltıdan sonra odama çıktım ve ilk önce yatağın üstünde ışık veren telefonuma bakmaya karar verdim. Kesin Samet yazmıştı geri. Buna adım gibi emindim. Veee evet yazmıştı. Ben bilmezmiyim benim Mavimi.

'Haaa o muydu. Tabiki canım ne olsun ki aşktan başka?'
'Finduk kadar beynun varidu oda goruk çiktu haaa.'

Hakikaten salak vallah. Ben neyi sevmişim be. Normal gönül bu ot'a da konar bok'a da. Bu saaten sonra kime konmuşsam konmuşum geri dönüş yok. Cep telefonumu yatağıma fırlatım bu saf öfke ile birlikte ve bugün giyeceğim kıyafetleri aramaya başladım. Bu arada telefonum çalmaya başladı. Bende deli tavuk gibi hemen açmaya koştum.

'Efendim', dedim bıkkın bir ses ile.
'Sen benim beynimi nerden bilecen ki? Hem biliyormusun bu senin goruk dediğin beyin şuanda sınav hazırlıklarında.'
'Ozaman niye benimle zaman geçirmek istiyorsun. Calişsana gerizekalı.'
'Gelde beraber calişak daa. Hadi kırma Sametini. Hem annemler de yok.'
'Canım sıkılırrrr. Ohhh ohhh gelmeyeceğim işte', diye onu kızdırmaya çalıştım.
Madem karadenuz uşağısun göster bakalum o yanini.
'Bak Damla adamı sinir etme. Oraya gelir alırım seni', diye çıkıştı bi anda.

Ula noliii saaa?
Ben az bekler anlayış gösterir sanmıştım, meğersem büsbüyük karadeniz yüreği varmış içinde. Allah nazarlardan saklasın. Tü tü tü...
Karşı gelsem beni alır mı alır belli olmaz. Gidersem de yakalanma riski yükselecek.
'Damla...bak vallah. Ana mana dinlemem alır kaçarım seni. Ciddiyim haaa.'
'Nerede durduğumu bilmiyorsun ki, nasıl alacaksın?'
'Çoktan biliyorum desem', dedi ve bir gülme sesi geldi telefon'dan.
Ben şok'a uğradım ve birşey diyemedim.
'Yaaaa Sametttt gelme. Annem, babam, hele ki abim evde. Seni yerin dibine sokar. Hem beni anca sorguya tutular. Dayanamam...'
'Ne sorgusu? Ne diyorsun sen ya?', diye panikledi bizim uşak.
'Hepsi senin yüzünden dedim ya. Arabaya gelmeyecektin. Offf offf herşeybana patlıyor.'
'Ben öyle mi?', dedi şoke uğrayarak.
'Evet sen. Sen benim hayatıma girdin gireli herşey alt üst oldu. Ne yapıyorsun bana be adam.'
'Bak ben hiç öyle olmasını istemedim ve istemem de. Hem senin yalan söylemene gerek bile kalmadı. Allahın izni ile seni istemeye gelmeyi planliyorum da ondan.'
'Yok artık'
Ağzım açık telefon'da yazan takma ismine baktım. Beni isteyecek. Ailem'den. Yani...yani bu inat mı inat ailem'den. Bu demek oluyor ki işin zor be Mavim. Kalplerimiz birbirini buldu da ailelerimiz birbirini bulamayacaklar. Zor...çok zor. Ama belki, belki bir umut vardır he Allahım. Bi umut gönder. Amin.

'Yaşıyormusun imeram?', dedi Samet. 'Evet evet'
'Eh ozaman seni almaya geliyorum'
'Yok dur. Yani tamam. Ama ben kendi arabam ile gelirim.'
'Tamam ben adresi atıyorum sana.'
'Tamam. Öptüm.'
'Bende seni öptüm karadenizim.'

İşte bu sırıtmama engel olamadı. Sapık aşıklar gibi sırıtıyordum şuan ve malesef hiç hoşnut duymuyordum bu durum'dan. Bu ne biçim şey ya ııyyy. Sırıtmayı bıraktım ve hemen hazırlanmaya başladım. Bugün günlerden pazar ozaman salaş birşeyler seçsem güzel olur. Dolabımın önünde durdum ve açtım. Ne giyinebilirim acaba??
Salaş bir spor altı ve üstüne de bir kapşonlu kazak. Kazağın üstünde
"I ♡ Giresun" yazıyordu. En sevdiğim kazaklar'dan biridi. Sonbahar olduğu için de bir monta ihtiyaçım yoktu. Telefonumu ve anahtarlarımı alarak odadan çıktım ve merdivenler'den aşağa indim. Ayakkabılarımı giyecekken abim başladı konuşmaya.
'Nereye gidiyorsun?'
'Yürüyüşe gidiyorum'
'Kendi başına?'
'Evet. Ne var bunda?
'Ne bileyim tuhaf.'
'Neresi tuhaf ya? Ben hep kendim giderim. Hadi ben kaçtım. Bye bye.'

Abimin yanağın'dan öptüm ve kapı'dan çıktım. Hadi bakalım bismillah.

Ben Aşkı Kadırga'da buldumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin