1. Bölüm

674 53 21
                                    

Merhabalar arkadaşlar ❤

Yeni bir hikaye ile geldim karşınıza. Umarım beğenirsiniz.
Karadeniz aşkları ile ilgili olan bu hikayemi umarım karadenizli olmayan okuyucularım da zevkle okur.

Yeni kapağı nasıl buldunuz?

Vote ve Yorumlarınızı eksik etmeyin.
Benim için bunlar çok değerli.

Böylelikle sizi hikaye ile baş başa bırakıyorum ❤

________________________

'Hadi Kızlar gidin selametle. Yolunuz açık olsun inşhaAllah' dedi annem hepimize. Sonrada
'Horonları Karşılamaları oynayın gelin' i arkasına ekledi.

Arabaya bindik ve gidiyorduk ki, arkadan bir ses geldi.
'Kız Damla beni unutun ya'
'Ayyyy Zeynep kusura bakma ya. Heycanlandım bi an.'

Sonra o da bindi arabama. Şimdi kadro tamamdı. Koyulduk yola dört arkadaş gidiyoruz Kadırga'ya. Bu kez ben şöförüm. Yanımda Zeynep oturuyor. Yani bugünün Dj'liğini yapacak. Arkasında ise Simge ve en küçüğümüz Eylül oturuyor. Onlarda kayıp olmamak için, yol tabelalarını dikkatlice okuyacaklarına söz vermişlerdi.
'Az kaldı az. Şimdi direk git ve ikinci sağ sapaktan gir sonra zaten sol tarafta iskele görünüyor.'
Bunları anlatan Simge di. Simge hep ailesi ile gelirdi Kadırga'ya, ama bu sefer bizimle gelmeyi tercih etmişti. Tam Park alanına girecektim ki benim camım tıklatıldı. Ben ve Zeynep hemen o tarafa baktık ve aşağı yukarı bizim yaşımızda bir oğlan gördük. Ben camı açtım ve oğlana yöneldim. O başladı konuşmaya.

'Şey size park yerini göstereyim. Daha kolay oluyor da ondan.'
'Ah teşekkür ederiz.'

Hakikaten de bizi park yerine kadar götürdü. Hepimiz arabadan çıktık ve bizi park yerine getiren oğlana birdaha teşekkür ettik. Artık Eylül'e ne oldu ise, garip garip havalara bakıp duruyordu. Oğlan çoktan gitmişti.

'Kızım noluyor ya sana? Ne o öyle havalara bakmalar felan?'
Bunu söylerken de kaş göz hareketi yapıyordum.
'Hiç ya gözüme toz kaçtı da ondan' diye cevap verdi.
'Eminim öyledir küçük cadı'

Ben kızlardan biraz öndeydim, arkamı döndüm ve kollarımı açıp

'Bacularum hoş gelduz Kadırga'ya'
diye bağırdım.
Kızlar başladı gülmeye.
Aralarında 'Ayyy Damla sende bi alemsin ama yaaa' diyen bir Eylül'de vardı.
'Hayde bakalum gidelum' diye seslendim onlara.

Sıra bıraz uzundu, malum Karadenizli çok var Almanya'da. Bizde sıranın bir parçası olduk ve dizildik sıraya. İnanırmısınız heycandan yerimde duramıyorum yaa. İşte buna Karadeniz sevdası denir.
Giriş parasını biraz illeride duran oğlanlara ödedikten sonra üç tane oğlan bileklere "Kadırga 2014' yazılı bir bileklik takıyorlardı. Ben elimi uzatım illeride duran oğlana.
O da takmaya başladı bilekliği. Ben bu sırada mekana bi göz gezdiriyordum. Okadar stand vardıkı, nasıl hepsini gezeceğiz diye düşündüm.

Sonra ben gözgezdirmeyi bırakarak çocuğa baktım.
Gözüm donup kaldı.

O gözler.
O maviş bakan gözler.

Hayatımda böyle mavi gözler görmemiştim. Adeta Cenneti simgeliyordu o mavilik. Eli hala benim bileğimdeydi. Gözüm oraya kaydı. Herhalde onun o güzel gözleride aşağı kaydı diye düşünmeden edemedim. Bir daha yukarı baktım. Sonra yine o maviler beni karşıladı.

'Şey ehhh çok yakışmış sana peştamal'

Bide gülümsüyor. Ayyyy gülüşüne kurban olayım senin. Ben ne diyeceğimi bilemedim bi an. Ne desem diye düşünürken, dirseğı ile birisi benim belimin yukarsına vurdu. Ben tabiki oraya bakmadan edemedim.

Kimdi?

Tabikide bizim en uyanığmız Simge. Oğlan da hemen o tarafa baktı benim gibi.

'Ya ne oluyor yaaa, delirdin mi kızım sen?' diye gürledim.
'Yürü be kızım ne bekliyorsun?' dedi Simge.
Bende geri 'Tamam be, az vızıra' diye geri çıkıştım ona.

Oğlan çoktan takmış bilekliği ben hala bekliyorum sırada ha? Allahım sen bana doğru yolu göster. Amin cümlemize. Oğlan da bi gülücük attı, eh tabi haliyle oda duydu konuştuklarımızı.
Eninde sonunda vardık oyun alanına. Şuanda türkü seslendiriliyordu. Demekki tam zamanında gelmişiz.

'Kız ne oldu kaptırdın mı kendini oğlana?!' Bunu söyleyen Simge di.
Eh tabi hiç birşey gözünden kaçar mı bu zilinin.
'Yok daha neler. Git işine be kızım' 'Eminim öyledir canım'
Bunu söylerken de bana bi öpücük gönderdi. Bende geri gönderdim.
Türkü bitmiş bulunmakta dı.
Peşine hemen horon havası çalmaya başladı. Biz tabi yerimizde dururmuyuz daha. Hemen girdik horon halkasına.

Dik oyna dik uşağummmmmm.

Dikkat et. Dikkat et. Sol Sağ.

Bir saate yakın horon oynadıktan sonra bi horon grubu Akçaabat Horonu oynamaya başladı. Bizde o sırada ihtiyaç molası verelim dedik. Öğlen olmuştu bile.

'Kızlar siz ne yiyeceksiniz, içeceksiniz?', diye sordu Zeynep. Hepimiz gözleme istedik.
'Iyi ozaman ben dört tane gözleme alıyorum, siz burda oturun. Damla sende benimle gel. İçecekleri getirirsin'
'Iyi tamam' dedim ve gittim çoktan ilerlemiş olan Zeynep'in yanına.

Sıra çok uzundu. Mecburen beklemek sorundayım malesef. Ama sonunda bendim sıradaki.

'Merhaba, ähm ben dört tane ayran alacaktım.'
'Tamam hemen veriyorum', dedi önümde duran 1.80 büyüklüğünde bir oğlan.
Bende ayranları beklerken bi telefonuma göz atim dedim.
Bi baktım ayranlar tablete dizilmiş beni bekliyor. Elime aldım tableti ve yukarı baktım

'Ayyy pardon, farkında değildim'
O anda neye uğradığımı şaşırdım.
Bu ne ara buraya geldi?
Acaba halüsinasyon mu yaşıyorum ne.

O masmavi reng...

Ben Aşkı Kadırga'da buldumWhere stories live. Discover now