7. Bölüm

165 26 4
                                    

Merhaba arkadaşlar 

Sizleri özledim, yazmayı da özledim.
Bu zamanda en çok kitap okumakla zaman geçiriyor olduk, o yüzden hiç bir yenilenme yapmadan hikayeyi yeniden yükledim.

Umarım eskisi gibi beni bu hikayemde yine tek bırakmazsınız.

Seviyorum sizleri!

Vote ve Yorumlarınızı eksik etmeyin.

Bölüm ile baş başa bırakıyorum.

_______________________

Bir saat sonra eve vardım.
Arabadan indim ve Semih'i de oturağından alarak eve yürüdüm. Üstümüzü felan çıkarım derken, telefonum çaldı. Annem di.

'Efendim annem', diye seslendim.
'Kızım biz Zeyneplerdeyiz. Malum yarın akşam Zeynep'in nişanı var. Baklava, Börek, Çörek açıyoruz. İstiyorsan gel ama Semih de var napalım?'
'Olsun anne ya gelsin o da. Birşey yapmaz hem. Oturur uslu uslu. Hem bende yardım ederim size. Yorulmuştursunuz siz şimdi."
'İyi görüşürük ozaman.'

Semih'i bir daha dışarı çıkmak için hazırladıktan sonra yola çıktık. Zaten 10 dakika sonra vardık yürüyerek. Araba ile gitmeye bile değmezdi. Semih zile bastı ve az sonra kapının önünde Zeynep belirlendi. Kucakladı beni ve Semih'in elinden tutarak onu odasına götürdü, çünkü küçük yaşında olan akrabaları da gelmişti.
Ben mutfağa girdim herkesi hoşladım. Hiç tanımadığım birileri de vardı aralarında. Zaten onlar damat tarafındandı. Zeynep elinde bir çember ile mutfağa teşvik etti. Bana verdi, bende taktım başıma çemberi. Köydeki genç kızlar gibi olmuştum. Bir tek basma eteğim eksikti.

'Anne kalk sen. Yorulmuştursun ben yapayım.'
'Ayy kızım Allah razı olsun'
'Estağfurullah ne demek'

Annem yerinden kalktı ve ben oturdum başladım hamur açmaya. Çok şükür becerikliydim. Yani az da olsa birşeyler yapmaya çalışıyordum. Annem hep "Kızım yaptığın bana ise, öğrendiğin de kendine" diyordu. Ve bu benim okadarda hoşuma gitmesede, anneme yardım etmekten yada daha doğrusu büyüklerime yardım etmekten çok zevk alıyordum.

'Ahh ahhh bizum de ha böyle bi kizimuz olsa..." dedi daha henüz tanımamış olduğum bir kadın.
'Kızım benim işte...anasına çekmiş Nur yüzlüm benim.'

Şimdi çok mahçup bir hale düşmüştüm işte. Annemin beni övmesini çok sevmezdim şahsen. Çok yanlış bir yere varıyordu herzaman. Örneğin annem hep kavga ederdi o sözü söyleyen kadın ile. Yok benim kızım şöyle de böyle, senin kızından daha becerikli felan. Ama burdaki mevzu değildi, çünkü demekki kadının kızı yoktu. Yani tartışma çıkma ihtimali düşüktü.
Akşama doğru bitmişti hazırlıklar. Kadınlar adamları çağırıp bir sofra kurmayı planlamıslardı. Ben babamı aradım ve gelmesini söyledim. Bu arada bir telefon görüşmesine tanıklık ettim. Tabi bu sadece meraktan dı. Kulağım beni öven kadının "Samet" deyişine takılmıştı. Aklım hemen bugün öğlene gitmişti. Acaba benim tanıdığım Samet mi diye düşünürken, kadın telefonu kapatı ve bana baktı. Ben hemen kendimi toparlayıp masa düzmeye başladım.
Kısa süre sonra adamlar geldi ve yerlerini aldılar masada. Eh burda Samet'e benzeyen birisi yoktu ki. Belki yanlış duymuştum kim bilir. Allah bilir.

'Samet nerde kaldu Alaattin?'
'Gelecekmuş Beren'i eve birakacakmış.'

Bu tesadüf mü yada ne?
Tövbe Bismillah neye uğruyorum ben?

Başımı sağ sola salladım, belki kendime gelirim diye. Sonra kapı çaldı Zeynep açmaya gitti bende sıkışmış olduğum için tuvalete gittim.
Tuvaletten çıktıktan sonra mutfağa girdim. Ve ne göreyim. Samet önümde oturuyor. Alllahhhhhhh...
Hemen arkamı döndüm ve yemek yenilen odaya girdim.
Zeynep beni telaşlı halimle görünce, neyim var diye sordu.

'K-k-kim var biliyonmu mu-mutfakta?'
'Ensar ve Samet diye bir çocuk var.'

Doğru ya ben buna anlatmadım Kadırga'da ne oldu diye yada bu güne kadar ne olduğunu. Şimdi işte anlatma zamanı gelmişti ve geçiyordu. Zeynep'i aldım odasına koştum.

'Ne oluyor kızım?'
'Dinle bi az tamam'ı.'
Başını olumlu anlamda salladı. Bende başladım anlatmaya. O tabi şok oldu. Ama sonra toparladı.
'Yakışırsınız vallah. Ayarlayalım mı sana?'
'Kızım dalga geçme.'
'Tamam tamam sustum.'

İkimiz çıktık odadan ve malesef mutfağa girmek zorunda kaldım. Yemek de mi yemek yasak yaaa. Bana yemek lazım. Yoksa kedime gelemem. Yemekkkkkkk...

Hiç bir cıt çıkarmadan yemeğimi bir tabağa koymaya başladım.
'Aşkım heycanlanlımısın yarın için?'
'Tabiki sen ne diyorsun. Bu başka bir duygu.'
'Damla senden naber görüşemiyoruz hiç'

Hayyy ben senin o Damla diyen ağzına çakayım.

'Yaaa ne demezsin. Bizde öyle geçiniyoruz işte'
Sonra Samet benim kim olduğumu anladı tabi.
'Damlaaa bugün öğlendeki kız mı acaba diye sorarsam cevap alırmıyım?'
Arkamı döndüm ve 'Ta kendisi' dedim zoraki bir gülümseme ile.
Artık kaçış yoktu küçük hanim.

Ben Aşkı Kadırga'da buldumWhere stories live. Discover now