5. Bölüm

193 36 6
                                    

Merhaba arkadaşlar ❤ ❤ 

Sizleri özledim, yazmayı da özledim.
Bu zamanda en çok kitap okumakla zaman geçiriyor olduk, o yüzden hiç bir yenilenme yapmadan hikayeyi yeniden yükledim.

Umarım eskisi gibi beni bu hikayemde yine tek bırakmazsınız.

Seviyorum sizleri!

Vote ve Yorumlarınızı eksik etmeyin.

Bölüm ile baş başa bırakıyorum.

________________________

Sabah kalktım ve kendime çeki düzen vermek için lavaboya gittim. Aynanın karşısına geçip kendime baktim.
Anam o neydi gıııı.
Göz torbaları şişmiş elli kilogram'a varmış bir vaziyette. Dün rimelimi silmeden yatığım için, gözümün etrafı simsiyah. Sanki birisi dövmüşte bırakmış gibi. Hele saçlar.
Ohhhh onlar almış başını gitmiş. Bir tarafı öte yana, bir tarafı da öbür yana. Hemen saçımı bir topuza topladım ve akan rimeli silmeye koyuldum. Sonra yüzüme su serptim. Şimdi daha iyi görünüyordum. Herhalde.

Merdivenlerden aşağa indim ve mutfağa girdim. Babam sofraya oturmuş gazete okuyordu, annem de ona çay koymak için tezgahtaydı.

'Günaydınlar, evin direkleri.' diye selamladım onları.
Babam kafasını gazeteden aldı ve bana baktı.
'Kızım bu ne hal, gözlerin şişmiş. Kaçta geldiniz söyle bakalım.'
'Ehh bi düşüneyim...saat gece iki de yada bilemedin üç de.'

Kesin kızacak. Buna eminim.

'Eh bari hiç gelmeseydiniz de orda yatı verseydiniz daha iyi olurmuş.'
Onun yanına gittim ve yanağına bir öpücük kondurdum sonra bir daha konuşmaya başladım.
'Baba yaaa dalga geçme. Sen beni bilirsin kötü birşey yapmam. Tabi yaparsam annem zaten tava, terlik ve oklava ile beni gebertir. Onun için yapmaya hiç yeltenmiyorum.'
Sonra annemin yanına gittim ve onu da öptüm.
'Ayy kızım bırak, sabah sabah öpücüklere boğma beni. Huylanıyorum, biliyorsun'
Babamın çayını aldım ve onun önüne koydum. Kendim sofraya oturdum ve sonra da annem katıldı sofraya.

'Kızım, abin aradı. Semihe bakmanı istedi. Hani bugün onların yıl dönümü ya belki baş başa bir yere gidecekler diye herhalde.' dedi annem.
'Tamam olur bakarım. Ben abimi ararım kahvaltıdan sonra.'
Semih benim biricik yeğenim. Daha üç yaşında ufak tefek bir delikanlı. Serkan Abim ve Şule Yengem hep bana bırakırlar Semihi çünkü beni çok seviyor. Ehh ne yapsın çocuk, benim gibi böyle sevimli ve neşeli hala'ya sahip olunca.

Odama girdim ve duş almak için iç çamaşırlarımı aldım. Duştan çıktıktan sonra odamda kıyafetlerimi giyindim. Bugün cumadı, yani benim için hem hayırlı gün hemde alışveriş günüydü cünkü yarın akşam Zeynep'in nişanı vardı. Aslında bir elbisem, yani tulumum vardı ama ayakkabım yoktu. Desenize bugün Semih ile güzel bir gün geçireceğiz. Tulumun rengi mor. Yere kadar uzun paçaları var.

Makyaj masamın önüne oturdum ve sade bir makyaj yapmaya karar verdim. Makyaj yapsam ne olacak ki, sanki bakan var. Makyaj yapmayı bir daha aklımdan geçirdim ve makyaj yapmamaya karar verdim. Kalktım masanın başından ve abim ile bir telefon görüşmesi yapmak için telefonumu elime aldım. Üç kere çaldıktan sonra açtı telefonu.

'Seko Abi naber?'
'İyilik senden ufaklık?'

Hep bana ufaklık der benim abiciğim. Ben hiç hazzetmiyorum ama durmadan söylediği için her seferinde ona bunu söylemem gerektiğini sanmıyorum. Zaten kendiside biliyor, ama ne yazıkki hala diyor beyefendi. Ayol biz büyüdük koca kız olduk gelmiş ufaklık diyor yaaa. Amann be, bende ona Seko diyorum bu durumda da ödeşmiş oluyor gibiydik. Derin bir nefes aldım sakinleşmek için ve monoloğu, diyaloga çevirdim.

'İyi ya ne olsun işte geçiniyoruz bi türlü. Semihi bana bırakacakmışın. Yani bırak benim için sorun olmaz. Birlikte alışveriş'e gideruz'
'Eh iyi tamam ozaman. Yengenle yemeğe gideceğiz de ondan bırakıyoruz.'
'Duydum, duydum. Annem söyledi. Ha bu arada evlilik yıl dönümünüz kutlu olsun.'
'Sağol Damla. Şule'nin sana selamı var. İyi bak çocuğma diyor.'
'Bakarım bakarım, siz merak etmen.' 'İyi tamam. Hadi görüşürüz.'

Semih'in gelmesini beklerken kızlarla yazışdım.

Grubun adı: Karadenizli Bacılar
İçinde olanlar: Ben, Zeynebum, Simgoş(Simge),
Minik Serçem(Eylül)

Simgoş: Zeynep, güzel gün geldi çattı ya kız.
Minik Serçem: He kız sende gidinn görinn mi
Zeynebum: Eveeeet kızlarrrrr. Evleniyorummmm. Siz evde kaldınız hahayyyyyy.
Ben: Ayy ne kadar da meraklısın evlenmeye. Evet evde kaldım ve bu duruma çok mutluyum. Önümüz kış, uşağun elini tutma derdim bile yok hahahaha sen üşü
Simgoş: Kaderimiz böyleymiş kuzum ne yapak camdan mı atlayak. Sendeee...
Zeynebum: Kızlar üzülmeyin sizide bulacak İnşhaAllah bir prens.
Minik Sercem: Ayyy bulur dimi *-*

Aha da geldi bizim Dizi delisi. Beliydi böyle olacağı. Ben ama dedim ona. Ama yok, büyük sözü dinleyen yok.

Bu arada kapı çaldı ve ben eşyalarımla aşağa salona indim. Semih gelmişti. Hemen benim üstüme doğru geldi ve kucakladı beni.

'Hayyaaaa, şok öşedim şeni'
'Bende seni özledim sipaydi'
onu yere bıraktım ve ceketimi giyerken konuştum.
'Ceketini ve ayakkabılarını çıkartma cünküüüü bizzzz alışveriş'e gidiyoruzzzzz'
'Yeyyyyyy' diye bağırdı Semih.
'Ama önce bir öpücük alırım senden' dedim sol yanağımı göstererek.
Ona eyildim ve yanağıma bir buse bıraktı. Şimdi gidebilirdik.

Büyük bir AVM'ye girme kararı almiştık. Önce ayakkabı mağazasına girdik. Ben ve elimde sipaydim. Ben ayakkabı bakarken Semih oyun yerine gitmeye karar vermişti. Biraz mızmızlansada ayakkabıcı'dan sonra bir oyuncakcıya sapacağımızı söyledim.Ve hemen oyun yerine koştu.
Şimdiiii benim tulumun rengi mor. Eh ozaman krem rengi yada ten rengi bir ayakabı fena olmazdı.
Stilettolara bayılırım. Hemen stiletto ayakkabıların kısmına geçtim.

Buldummmm Buldummm ulennnn...kimse benden önce kapamaz...benim oooooo.....

elime aldım ayakkabıyı ve bir oh çektim. Ne dünya varmış bee. Bu reng hiç bir yerde görülmedi kesin. Reng metalic-altın rengiydi. Ayakkabıyı denemek için bir koltuğa oturmaya gidiyordum ki bir sert şeye toslamam bir oldu. Normal kızım, ayakkabıdan gözünü alamazsan olacağı bu. Bi önüne bak demi ama. Yukarı baktım ve boom. Mavim, ya ben seni unutmuştum (aslında değil :P). Gözler benim gözlere bakıyor. Aman tanrım ben makyaj yapmadım. Ne olur rüya olsun ne olur...

Ben Aşkı Kadırga'da buldumWhere stories live. Discover now