Yeni hayatlar

1.8K 102 42
                                    

Üç ay sonra,

Gülümseyerek okuldan çıkmıştım, Mark beni koridorda yakalamıştı ve birlikte okulun yakınlarındaki kafelerden birine gidecektik.

Okulumu, arkadaşlarımı her şeyi çok seviyordum burada... Ne kadar zor ve acı dolu zamanlar geçirmiş olsam da sanki şimdi yeni başlıyordum.

Ateş'i arkamda bırakmak çok zordu, onu hiçbir zaman terk etmek istememiştim... Hem zorundaydım hem de bir daha onun yüzünden hastanelik olma düşüncesi beni çok korkutmuştu. Hastanelik olmak neyse de, ruhumda açtığı yaralar hala taze gibiydi... Kabuk tutmayı bilmiyorlardı, sanki.

Ateş'ten aldığım son haber geldikten bir ay sonra olmuştu. Yağız'la telefonla konuşurken duymuştum hakkında bir şeyler.

Gittiğimi öğrenince bir sinir krizi geçirip evdeki her şeyi darmadağın etmiş, sonrasında Zümrüt onu sakinleştirmiş ve Zümrüt'e bir daha beni affetmeyeceğini onu bırakarak hataların en büyüğünü yaptığımı söylemiş. Ama bir aydan sonra kendine gelmiş, Zümrüt'le aşırı yakınlarmış. Durmadan birliktelermiş, hatta Ateş İstanbul'a giderken onu da yanında götürmüş.

O gece bir rüya görmüştüm. Ateş'in evinde ikisi vardı ve yakınlaşıyorlardı. Ben oradaydım ama Ateş sanki beni duymamazlıktan geliyordu. Ona yapmamasını söylüyordum ama Zümrüt'e sarılıyor, suratına yüzlerce öpücük konduruyordu. Dudakları birbirine değdiği anda zıplamıştım yataktan.

Şimdiyse mutlu gibiydim, buradaki erkekler bana çok ilgi gösteriyordu. Ama benim arkadaşlık dışında gelişecek bir ilişkiye kapılarım kapalı, hatta kilitliydi.

Kafede toplanmıştık yine, kahvelerimizi içerken bir yandan da ders çalışıyorduk. Gülüyorduk. Buraya gelince kendimi derslere vermiştim. Almancayı tam olarak konuşamasam da gece yarılarına kadar süren kurslar nedeniyle artık anlıyordum. Okulumda dersler İngilizce anlatılıyordu, bu yüzden aşırı zorluk çekmiyordum ama yine de sınıfımdakilerden geri kalmam doğaldı.

Mark ve Emma en yakın arkadaşlarım haline gelmişlerdi. İkisi sevgiliydi ve üçümüz feci şekilde iyi anlaşıyorduk. Fred ve Cassie farklı sınıflarda oldukları için onlarla okulda çok sık görüşemesem de evde hep birlikteydik.

"Hadi, Alya! Yine daldın!" Emma'ya bakıp gülümsedim. İsmimi tam olarak telaffuz edemeyişi gerçekten komikti. Aramızda İngilizce konuşuyorduk ama tabii bazı zamanlar anlaşmakta zorluk çekiyorduk, her dilin kendine özel deyimleri falan vardı sonuçta...

Çalışmaya devam ettik. Yaklaşık üç saattir buradaydık ve dünyadaki en rahat kafe burası olabilirdi, yine de artık yorulmuştum ve eve gitmek istediğimi söylemiştim.

Metroya binip çabucak evin önüne varmayı planlıyordum ama metro yürüme mesafesini biraz aşıyordu. Bir anda başlayan yağmur iki saniye içinde sırılsıklam olmamı sağlamıştı. Şaşkınlıkla ağzım açılırken yerimden kıpırdayamıyordum bile.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Çöplük [ c.d ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin