18.BÖLÜM

10.4K 1.3K 100
                                    

Defteri hızla kutudan aldım ve yatağıma oturup, onu okumak için heyecanla ilk sayfasını açtım:

Sevgili kızım Beria...

Sözlerime öncelikle bu defteri tutma sebebimi açıklamakla başlamak istiyorum. Şu an karnımda, güvendesin ve senin sayende ben de güvendeyim fakat çok kısa bir süre sonra senden mecburen çok çok uzaklarda olmak zorunda bırakılmış olacağım için burada açıklayacaklarımın hiç birisini sana yüz yüze anlatma fırsatım olmayacak. Eminim Elementa'ya tekrar döndüğünde yaşanan olayların üstü çoktan kapanmış olacak ve sana herhangi bir bilgi verilmesinin yasak olduğu söylenecektir. Hatta çoğu kez benim suçlu birisi olduğumu, hakkımda bir şey bilmemen gerektiğini duyacak belki de bunlara inandırılacaksın. Ancak şunu bilmelisin ki ben yanlış hiçbir şey yapmadım. Türüme, kişiliğime, ettiğim yeminlere aykırı hiçbir davranışta bulunmadım. Sana tüm olanları en başından anlatacağım. Bunları okurken senden istediğim tek şey bana inanman. Kimsenin değil ama en azından öz kızım olan senin, bana İNANMAN!!

Her şey Ater' in bin yıllık uykusundan uyanıp Elementa'ya saldırdığı gün başladı. 6. Kuşağın dört ana elementi olarak hemen savunmaya geçtik. Bu günün gelmesini büyük bir sabırsızlık ile bekliyorduk ve bunun için çok sıkı çalışıyorduk. İşte sonunda beklenen o büyük gün gelip çatmıştı, biz ise gelmiş geçmiş en gözü kara dört ana element olarak tarihe adımızı yazdırmaya and içmiştik...

Ater her geçen sene daha da güçleniyor, bir önceki gelişinden kat kat daha güçlü bir şekilde uyanıyordu. Bunu hepimiz biliyor ve her gün sıkı sıkı çalışıyorduk. Bu onunla ilk karşılaşmamızdı ve maalesef, kazanmak zorunda olduğumuz savaştı. Çünkü arkamızda bırakacağımız yeni bir kuşak yoktu ve kaybetmemiz, tüm evrenin yok olması demekti!

Dört ana element olarak birbirimize inanılmaz derecede bağlıydık ve attığımız her adımı birlikte atardık. Çünkü yanlış atılan bir adım birimizi değil dördümüzü de YAKARDI! Biz bunu zaten adımız kadar iyi biliyorduk. Yesuga'nın element kitabının ilk öğretisiydi bu: Çağın elementleri koşulsuz şartsız birbirine bağlıdır ve birlikte olmadıkları müddetçe asla kazanamazlar!!

Biz de tıpkı Yesuga'nın öğretisinde olduğu gibi birbirine bağlı 6. Kuşağın dört ana elementiydik: Rima, Ezrak, Aşula ve Başıl...

Ater gelmiş Elementa' ya terör estirmeye başlamıştı. Tüm ara elementler konsey binasında toplanmış Ater' in zulmünden kurtulmaya çalışıyorlardı ve biz ise üzerimize düşen görevi yapmak için son derece hazır bir şekilde atlarımızın üstünde, meydanda Ater' in karşısındaydık. Büyük uğraşlar sonucu onu püskürtüp, korkutarak element çemberi için meydana getirmeyi başarmıştık. Ezrak suya hükmediyordu ve tam karşımda, element bölgesinden bana bakıyordu. Sağımda toprağa hükmeden Aşula, solumdaysa hava ana element Başıl vardı. Hepimiz birbirimize sonuna kadar güvendiğimiz için kesinlikle korkmuyorduk. Özellikle ben onlar gibi üç yağız erkek yanımdayken kendimi son derece güvende hissediyordum. Kuşağımın diğer elementlerinin erkek olması beni hep mutlu etmişti zaten. Çünkü kadınlarla anlaşmakta gerçekten hiç iyi değildim. Çünkü ben narinliği, zarifliği değil de, gücü, azmi, savaşmayı seviyordum...

Fakat o gün Ater tüm o gerçekliğiyle karşımda dururken ben yanımda olan ve o çok güvendiğim üç adamı göremiyor, Ater' in ürkütücülüğü yüzünden hiçbir şeye odaklanamıyordum. Ben odaklanmadan Ater' i yok edecek element çemberini oluşturmakta imkansız hale geliyordu ve her geçen saniye aleyhimize işleyip bizi içten içe tüketiyordu. Ezrak bu halime daha fazla dayanamadı ve kendi bölgesinden çıkıp benim bölgeme geldi. Gözlerimin içine bakarak: "Bana bak Rima! Gözlerime bak! Bunu yapabilirsin, sen çok güçlüsün ve biz birlikteyken hiçbir güç bize karşı gelemez. Lütfen toparla kendini. Ben bunu yapabileceğini biliyorum. Sana kendimden bile daha çok GÜVENİYORUM." dedi.

AYKIRIOnde as histórias ganham vida. Descobre agora