✽41✽

20.7K 1.5K 288
                                    

Taehyung

"Şu soruyu bir daha anlatır mısın Yoongi Oppa?" Ha-Neul'un Aegyo yaparak sorduğu soruya karşılık yüzümü kırıştırdım ve kollarımı göğsümde birleştirip çalışma masasında yan yana oturan ikiliye baktım. Ne güzel çalışıyorlardı öyle.

"Tabii ki." Yoongi Hyung gülümseyerek soruyu tekrar anlatırken iyice koltukta yayılıp mızmız küçük çocuklar gibi bakmaya başladım.

"Şı sırıyı bır dıhı ınlıtır mısın Yııngı Ippı? Tıbıı kı Hı-Nıılcım." İkisinin gözü de bana dönerken yaptığım şeyin farkına vardım. İçimden yapmam gerekiyordu ama sanırım biraz dışarıya taşırmıştım. Dudaklarımı dişleyip onlara bir şey söylemeden bakmaya başladım. Yoongi Hyung'un yüzündeki munzur gülümseme hiç hoşuma gitmiyordu.

"Bir şey mi dedin Taehyung?" Kafamı iki yana salladım.

"Hayır Hyung. Çalışmaya devam edin." Niye dayanamayıp buraya geldim ki sanki? Her neyse en azından gözümün önündeler. Yoongi hyung'a güven olmaz şimdi. Beni akıllandıracak diye Ha-Neul'a yakınlaşır filan. Delirme sebebi resmen.

"Gelip sende biraz çalışsana Taehyung. En azından son üçten çıkıp son beşe girebilirsin." Komik miydi? Ben istemediğim için çalışmıyordum. Yoksa ilk 3'e bile girmiştim. Yerimden kalkıp yanlarına gittim ve çektiğim sandalyeye oturdum. Ha-Neul önündeki soruyla ilgilenirken Yoongi hyung elindeki konu anlatımlı kitabın sayfalarını durmadan çeviriyordu. Yumruk yaptığım elimi çeneme yaslayıp onları izledim bir süre. Ama en çok Ha-Neul'u.

Bu aralar kafamı karıştırıyordu.

"İzlemeyi kes ve çalış Taehyung." Yoongi hyung neden benimle uğraşıyordu ki? Benden büyük olmasa yüzündeki o munzur gülümsemeye kesinlikle yumruğumu geçirmiştim. Soru bankalarından birini alıp açtım ve incelemeye başladım. Ben bu soruları hayatta çözemezdim. Bir mucize olması gerekiyordu bunun için. Ha-Neul çözmeye çalıştığı sorudan kafasını kaldırıp sevinçle bağırdı.

"Çözdüm!" Sevinçle ciyaklaması onun gözümde daha tatlı gözükmesine sebep olmuştu. Yoongi Hyung ve ben biraz şaşırmıştık. Böyle bir sevinç çığlığı beklemiyorduk. Yoongi Hyung şaşkınlığını üstünden attıktan sonra büyük bir kahkaha attı ve Ha-Neul'un yanağını parmakları arasına alıp sıktı.

"Aferin!" Ben ise şaşkınlığımı üzerimden atamadan yeni bir şaşkınlık içine girmiş Yoongi hyung'un eline öylece bakıyordum. Hayır tabii ki o parmakları tek tek kırmak istemiyordum. Saçmalamayın lütfen. Yoongi hyung gerçekten beni sınıyor olmalıydı. Yoksa böyle bir hareketi asla yapamazdı. Ha-Neul şirin bir şekilde gülümseyip sayfayı çevirdi ve çözmeye devam etti. Kendime gelip masanın altından Yoongi Hyung'un ayağına vurdum. Gözleri bana dönüp yüzündeki munzur gülümsemeyle bana bakarken cebimden telefonumu çıkardım.

Kimtae:Hyung sence de çok ileri gitmiyor musun?

Ha?

Swagsuga: İleri gitmek mi?

Ne kadar gideceğimizi göreceğiz TaeTae ;)

Bir de emoji koyuyordu öyle mi? Telefonu sinirle cebime tıkıp önümdeki soru bankasının sayfalarını hışımla çevirmeye başladım. O kadar hızlı çeviriyordum ki kitap alev alabilirdi. Ha-Neul çözmeye çalıştığı sorudan kafasını kaldırıp bana baktı. Ve elini sayfayı çevireceğim sırada elime koydu.

"Kitabı yakmak istiyorsan sana bir çakmak getirebilirim Taehyung. Daha kolay olur sanırım." Yüzündeki masum gülümsemeye baktığımda kalbim bir at gibi koşturmaya başladı. Bu kız kesinlikle bana iyi gelmiyordu. Gözlerimi elimi tuttuğu eline çevirdim ve tüm kan dolaşımım bir anda hızlandı. Sıcaktan patlayacak gibiydim.Ha-Neul hala yüzüme bakarken elimi hızla elinden kurtardım ve yelpaze yapıp sıcaklığımı gidermek için sallamaya başladım.

"Çok sıcak değil mi? Cam filan mı açsak? Yanacak gibi hissediyorum." Yoongi hyung bana gülüp elindeki kitabı kapattı ve yüzüme doğru sallamaya başladı. Kitabın sallanması ile biraz da olsa serinlemiştim. Ha-Neul neden böyle olduğuma anlam veremese de Yoongi hyung kesinlikle fark  etmişti. Daha en ufak tensel bir temasta böyle kızarıyorsam ona nasıl açılabilirim ki?




strawberry ❆ kim taehyung✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin