RA 14 'Benimle Gelsen...' (Gitmesen...)

12.6K 798 38
                                    

/14/BENİMLE GELSEN/

Birikirken acılar yüreğimin derinlerine bir yenisini daha eklemek için hazırlamaya çalıştım kendimi. Dayanabilmek için telkinlerde bulunurken kendime en büyük yıkımlarımdan birini yaşayacağımı biliyordum. Biliyordum ve bunu kendim istemiştim. Canımın yanacağını bile bile istemiştim çünkü karşımda ve yan yana olurlarsa acım bir yandan çoğalıp bir yandan da azalacaktı. En azından öyle umuyordum.

Boran ve nişanlısıyla akşam yemeğinde birlikte vakit geçirmek! Daha doğrusu ömrümden ömür eksiltip kalbime bile isteye işkence etmekti bu. Bir mecburiyet olmadan kabullenmekti sancılı dakikaları, saatleri. Dayanabildiğim yere kadar artık...

"Revan hazır mısın?"

Ayaz'ın konaktan getirttiği elbiselerim içinden siyah elbisemi isteksizce giyinip "hazırım" diye cevapladım onu. Geldiğimiz bu otelde onunla geçirdiğim keyifli saatlerin sonunu böylesi bir yemekle getirmek istemezdim ama başka bir çaremde yoktu. Ne acılarla yüzleşmiştim ben ve bir aşkın beni böylesine teslim alıp yıkmasına izin veremezdim.

Aynada son kez kendime bakıp odadan çıktığımda da Ayaz şaşkınca beni süzüp "sözde iddialı fakat görünüşte basit " dedi. Ne yapmamı bekliyordu? Boran için süslenmemi falan mı? Ona her malup oluşumda içimden cenazeler kalkıyor benim. Şimdide bir cenaze merasiminden farksız kalbimin hali. Ağıtlar yakan kadınların sesleriyle dolu yüreğim. Benim görünüşüm güzel olsa ne olur.

"Görünüşümün bir önemi yok"

"Neden yok?"

Sorusu üzerine ona ters ters baktığımda bana doğru bir kaç adım attı. Sadece bir adımlık mesafe bırakıp durduğunda elini uzatıp elbisenin kolunu çekiştirdi.

"Güçlü bir kızsın aslında ama görünüşün zayıflığı temsil ediyor"

Düşününce hak vermiştim ama bende böyle biriydim işte. Canım acırken süslenip püslenmeye vakit ayıracak değildim. Düşündüğüm tek şey bu geceyi atlatabilmekti ve ne halde olduğumun bir önemi yoktu.

"Güçlü veya zayıf, bunun yaşadığım acının yanında bir önemi yok"

Yanından geçip gitmek isterken bir adımlık mesafeyide kapattı. Kızdırdığımı anladığım da susup cevap vermek istemedim. Tahminimden fazla anlayışlıydı ve ben bunu kötüye kullanıp nöbet geçirmesini istemiyordum. Bu yüzden konu fazla uzamadan bitmeliydi. Ama Ayaz bitmesine izin vermiyordu.

"Acı, acı, acı! Sen gülümsediğin de acı denen duyguyu unutur insan"

Umudu fısıldarcasına bakan mavi gözlerine ve sözlerine inanıp inanmamak arasında kalırken son sözüyle kalbime atışını hızlandıracak bir darbe indirdi.

"Seven insan giydiğin kıyafete değil gözlerinin içine bakar Revan. Saçına başına değil, yüzünde aşkın izlerini taşıyan  gülümsemeye bakar. Şimdi seni güçlü kılan gülümsemeni takın öyle gel"

Yanımdan ayrılıp asansöre doğru ilerlediğinde gözlerimi sıkıca kapayıp dediğini nasıl yapacağımı düşündüm. Daha yanlarına gitmeden karalar bağlarken nasıl gülümseyecektim? Boran'ın yüzüne bakmaya utanırken, hele de yanında Asya varken birşey yokmuş gibi davranabilir miyim?

Yaparsın Revan yaparsın. Ayaz yanında unutma.

Ayaz yanımda. O yanımda ve ben bu geceyle baş edebilirim.
Yine ve yine bir  umarım geçerken aklımdan, koşar adımlarla Ayaz'ın peşinden gittim. Asansörün önünde gelmemi beklemeye koyulunca adımlarım yavaşladı. Tabi beraberinde korkum yine gün yüzüne çıktı.

Aşk Ayazı (Revan)Where stories live. Discover now