29-

599 54 6
                                    


Aras, yerde bulduğu bilekliği almış ve gördüğü mürekkep lekesi yüzünden telaşa kapılmıştı. Eve varana kadar kıza ulaşmak için telefonunu arasa da başarılı bir sonuca ulaşmadığı gibi bir süre sonra kızın telefonundan tüm sinirlerini bozan o sesi duymaya başlamıştı.

Aradığınız numaraya şu anda ulaşılamıyor. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Kendini eve atar atmaz sinirle odasına geçti. Üzerine akşamın soğuğunu bertaraf edecek bir şeyler geçirdikten sonra salona uğradı. Kızlara çıkacağını söylemek olsa da sadece niyeti, gördüğü manzara karşısında kımıldayamamıştı. Geldiğinden beri elinden düşürmediği bilekliği sıkıca kavradı. Şoku atlattıktan sonra koltukta sayıklayan Andrina'nın yanına çöktü. Gözleri açıktı ama bilinci yerinde değil gibiydi. Dudaklarından anlamsız sözcükler çıkarken acı ifadesi gözlerini kaplıyordu. Aras ne olduğunu anlamak istercesine Vera'ya baktı. Ancak Vera'nın ifadesizliği ne olduğunu en az Aras kadar bilmediğinin işaretiydi. Aras sinirle elini saçlarının içine daldırdı. Gitmesi gerekiyordu ama Andrina böyleyken dışarı bir adım bile atamazdı.

"Güçlü ol!"

Birden gelen Andrina'nın sesi ikisini de ürpertmişti. Haykırışı kısa sürse de açık gözlerinden sonrasında yaşlar akmaya başlamıştı. Vera ve Aras ise boş boş bakışmaya devam ediyordu. Ne olduğunu anlamaya çalışsalar da en ufak bir fikirleri bile yoktu. Aras daha fazla dayanamayarak ayağa kalktı. Tüm eşyaların yerle bir olduğu odada sinirle mekik dokurken Vera sadece Andrina'ya bakmakla yetiniyordu. Duvardaki tablolar yerdeydi. Orta sehpanın üzerindeki dergilerde. Tabloların cam parçacıkları odanın her yerini kaplamıştı.

"Safir, hayır. Safir."

Andrina'nın sesi bir kez daha odayı kapladığında Aras hızlıca Andrina'nın yanına vardı. NE olduğunu anlamanın bu kadar zaman alması kendini aptal gibi hissettirmişti. Zihin geçişi. Andrina, Safir'in zihnindeydi. Gözlerini Andrina'ya kenetleyip bir süre sadece baktı. Onu uyandıramazdı. Safir'in nerede ve nasıl olduğunu bilmeye ihtiyacı vardı. Hissettiği şey ihtiyaç kavramının da ötesindeydi. Sanki onu bulamazsa nefesi kesilecekti. Sanki o iyi olmazsa kendisi de yerle bir olacaktı. Bilmek istiyordu, varlığını hissetmek istiyordu. Bugünkü gibi yüzünü ellerine almak istiyordu, kızın parmaklarını ellerinin üzerinde hissetmek... Hissettiği korkuyla yutkunduktan sonra tek eliyle Andrina'nın karnın üstündeki elini tuttu. Safir'in yanındayken zihin geçişlerinden birilerinin yanında olmasının iyi olduğunu görmüştü ve Andrina'ya zihin geçişinde olduğunu hatırlatacak, gerçek dünyaya ait bir şeyler olmalıydı. En uygunu da fiziksel temastı.

"Safir'e ne oldu?"

Vera, gördükleri karşısındaki ilk defa konuşabilmişti Eve geldiklerinde bir şey yoktu. Sadece beş dakika geçmemişti ki Andrina bağırmaya başlamıştı. Bu sıradan bir bağırış değildi, acısı çok derin olmalıydı. Sonrasında ise bulduğu her tabloyu yere indirmişti. Onu sakinleştirmeye gücü yetmediği gibi indirdiği tablolardan birinin camları kolunun yaralanmasına neden olmuştu. Onu kendi haline bırakmış ve bir müddet kendine gelmesini beklemişti. Andrina'yı daha iyi gördüğünde koltuğa sürüklemişti. Uzanmasını sağladıktan sonra başında dikilmeye başlamıştı. Gözleri ara ara yaşlarla doluyordu ama ekseriyetle tavana boş boş bakıyordu. Aras geldiğinde biraz rahatlasa da dilini yutmuş gibiydi. Safir'in olmayışı dikkatini çekse de konuşamamıştı. Soğukkanlılığı nedense bugün yok olmuştu. Andrina, Safir'i andığında ancak kendini toplayabilmişti.

Aras, Vera'nın sorusunu duyduğunda kısa bir süre gözlerini kapattı. Endişe ile dudaklarını yaladı. Sakin kalmaya çalışsa da içinde dolaşan bir ordu vardı. Sakin kalamıyordu, Safir aklına geldikçe delirecek gibi oluyordu. Yoktu. Ve daha beteri. Nasıl olduğunu bilmiyordu.

Mürekkep DünyaWhere stories live. Discover now