1-

7.6K 297 49
                                    

Sis ve tarçın kokusu yoğun bir şekilde odayı kaplamıştı. Sise karışan keskin tarçın kokusu kızın burnuna dolduğunda telaşla gözlerini açtı ve yatağının sağında kalan pencereye koştu. Sisten gözünü açamıyordu. Elleri pencereyi yokladı ama hissettiği şey sadece havaydı. Birkaç adım daha attı. Duvara çarpacağını sanıyordu ama hayır, duvara falan çarpmadı. Ayakları özgürce dolaşıyordu. Burası onun odası olamazdı. Kız sise meydan okuyarak gözlerini açtı. Odasında değildi. Yatağı arkasında duruyordu ama onun dışında hiçbir eşyası yoktu. Bir boşluktaydı. Hızlıca yatağına koştu ve yorganın altına girdi. Bu bir kâbus olmalıydı. Her zaman kâbus görürdü zaten. Odada bir ses dolaşıyordu. Sadece kızın duyduğu bir ses. Rüzgârın fısıltısı. Aras. Rüzgâr adeta bu ismi fısıldıyordu. İçinde bir ürperti oluştu kızın ama korkmadı. Kendini teselli etmeye çalışırken eli yastığın altındaki soğuk bir şeye değdi. Sakin olmaya çalışarak doğruldu ve yastığını kaldırdı. Derin bir oh çekti. Korktuğu şey sadece kitabıydı. Kitabı eline aldı ve okumaya başladı. Kitaplar onu her zaman sakinleştirmişti, kâbuslarında bile. Birkaç sayfa sonra kitabın yaprakları dökülmeye başladı. Kız neler olduğunu anlamıyordu. Dökülen yapraklara elini uzatıyordu ama bu hiçbir şeye yaramıyordu. Kızın boğazına bir şeyler oturmuştu. Ağlamak istiyordu ama Her zamanki gibi ağlayamıyordu. Kitapta dökülmeyen birkaç sayfa vardı ama onlarında yazıları akıyor mürekkep bambaşka bir hal alıyordu. Kız sayfayı çevirdi. Orada yazı vardı, okuyabileceği birkaç satırı görünce mutlu oldu. Ama o satırlarda el yazısına dönüştü. Kız sakin olmaya çalışarak yazılanları okudu:

" Dünyanı kabullenmen lazımdı küçük kız. Elindeki dünyayı değiştirmeyi bu kadar istememeliydin. Ne istediğine dikkat etmen gerektiğini sana söylemediler mi? Ve şimdi değiştir bakalım elindeki dünyayı. Sana kızmıyorum, sen bunu hakkettin çünkü kimsenin istemeye cesaret edemediğini istedin. Sana yalvarıyorum değiştir şu kitabı. Ben, Andrina, kendi dünyama hapsoldum. Kurtuluşumu yazarken esir düştüm. Ve sen küçük kız, kitabın sonuna gelmeden kurtar beni, kurtar dünyamı. Asla pes etme. Yalvarıyorum.

Dünyamın haritası arkada. Gerekli bilgilerde diğer sayfalarda. Sana güveniyorum. Çünkü sen bunu istiyorsun, dünyayı değiştirmeyi istiyorsun."


Kız satırları defalarca okudu, anlamaya çalıştı ama anlamadı. En sonunda yatağa uzandı. Elbet bu kâbustan uyanacaktı. Uyanacaktı değil mi? Kız sakin olmaya çalışırken gözeri kapandı ve tam uyuyacağı sırada bir el onu aşağıya çekmeye başladı.

Kız gözlerine vuran güneş ışığıyla uyandı. Gözlerini açmaktan, gözlerini açtığında odasında olmamaktan korkuyordu. Ama sadece bir kâbus görmüştü değiş mi? Bunu anlamanın tek bir yolu vardı. Gözlerini açtı. Odasındaydı. Çalışma masası ve bilgisayarı masasının üzerinde duruyordu. Gözü gibi baktığı kitapları masanın yanındaki kitaplıktaydı. Odasını klasik yurt odalarından ayıran mavi berjeri de camın önünde çapraz bir şekilde duruyordu ve tarçın kokulu mumu.. Başucundaki sehpadaydı. Kız derin bir nefes alacakken duraksadı. Bu mümkün olamazdı. Mumunu daha yeni almıştı. Ama mum bitmişti. Aklına kâbusundaki yoğun tarçın kokusu ve sis geldi. Kendini teselli etmeye çalışıyordu. Bu. Olmamalıydı. Eli yastığının altına kaydı. Kitabı içindeki birkaç sayfayla duruyordu. Kapağı açtı ve satırlara bakakaldı:

"Dünyayı değiştirmeye hoş geldin Safir."

Safir hızlıca sayfayı çevirdi. Dün geceki yazı hala oradaydı. Gözleri yan sayfanın satırlarına kaydı.

"Sakin ol. Olanlara hala inanamadığını ben de biliyorum. Bu çok normal ama alışmaya vaktimiz yok. Bunu hemen sindirmeli ve yurdun karşısındaki cafeye gitmelisin. Bu satırları gizlice yazıyorum. Satırları yazarken yakalanırsam ölürüm ve ben ölürsem kitap biter sen de bu kitabın içine hapsolursun. Kitabın bir kısmını zaten okudun neler olacağını biliyorsun. Ben senden bunları değiştirmeni istiyorum. Şu anda kitabın başındasın yani savaşın başlamasına daha bir ay var. Bu sürede elinden geldiğince kendini geliştir. Sana yardımcı olacak biri bar. Şimdi cafeye git ve onu bul. Sana ihtiyacımız var."

Safir bunun bir saçmalık olduğunu düşünüyordu. Evet, şu ana kadar yurtta ya da okulda kimseyle bir sorunu olmamıştı ama yine de sevilmiyordu. Bunu biliyordu ve durumunu kabullenmişti de. Değişik fikirleri olan herkes dışlanmamış mıydı zaten? Kesinlikle dışlanmışlardı ve tek başlarına dünyaya kafa tutmuşlardı. Ve o insanların değeri yıllar sonra anlaşılmıştı. Safir de bu insanlardan olmayı istiyordu. Yıllar sonra bile olsa değerini, fikirlerini, duygularını anlayan birilerinin olmasını istiyordu. Ve de dünyayı değiştirmeyi. Onlar gibi. Şimdi bir kitabın içinde olduğu söyleniyordu ve dünyayı değiştirmesi isteniyordu. Biri benimle dalga geçiyor diye içinden geçirdi kız. Ondan nefret eden birinin alçakça oyunu olmalıydı. Onu seven yoktu belki ama ondan nefret eden çoktu. Yazılanlara aldırış etmeden dolabına yöneldi. İçinden birkaç parça eşya çıkarıp üzerine geçirdi. Pasaklı değildi sadece kendiyle ilgilenemeyecek kadar dalgın ve sinirliydi. Hızlıca saçlarını taradı ve çantasını alıp odadan çıktı.

Bugün koridor hiç olmadığı kadar sessizdi. Kız saatine baktı. Bir gariplik daha diye geçirdi içinden. Yemekhaneye inmek yerine karşıdaki cafeye gitmeye karar verdi daha doğrusu adımları kızı oraya sürüklemişti. Hiçbir zaman yalnız olmaktan çekinmemişti. Tek başına bir yerde bir şeyler yiyebilir ya da hiç tanımadığı sokaklarda gezebilirdi. Bu ona değişik bir huzur veriyordu. Yine aynısı olmuştu. Masaya oturduğu anda içini garip bir huzur kaplamıştı. Menüyü eline aldığında canının bir şey istemediğini fark etti. Ama aç karna derse gidemezdi. Hafif bir şeyler sipariş edip çantasından kitabını çıkardı. Sabah okuduğu satırları tekrar ve tekrar okudu. Ardından arka sayfayı açtı. Bir harita vardı. Neresi olduğunu bilmiyordu. Haritadaki sokakların ve caddelerin adlarını daha önce hiç duymamıştı. Ama garip bir şekilde harita tanıdık geliyordu. Daha önce oraya gidip gitmediğini düşünürken omzunda soğuk bir el hissetti ve daha önce duymadığı o müthiş ses kulaklarına ulaştı.

"Safir."


Mürekkep DünyaWhere stories live. Discover now