1. Bölüm

8.1K 550 406
  • Đã dành riêng cho -iLtA-
                                    

İlk bölüm geldiiiii *-*-* Ay heyecan yaptım ben umarım beğenirsiniz alşskşasldkasşd

İyi okumalar <3 


---


"Soğuk bir günden hepinize selamlar! Hava her ne kadar oldukça soğuk olsa herkesin kalbini ısıtacak sıcak bir gün bizi bekliyor. Bu günü sıcak yapacak şey ise bizzat kulaklarınıza dolacak olan güzel şarkılar ve insanlarımızdan öyküler. 

Çoktan Kasım ayını yarıladık bile. Zaman gerçekten hızlı geçiyor.

Çin Deniz'i yakınlarından tayfun uyarısı aldık. Haftasonu yarımadamızı etkisi altına alacağı söyleniyor. Önlemlerinizi aldınız değil mi?

Hepinizin konuşmaya ara vermem, şarkıya girmem gerektiğini söylediğini duyar gibiyim. Peki öyleyse, güzel bir şarkıyla sözlerime ara veriyorum.

18 Kasım 1978 'den hepinize sevgiler! 

Soğuk Kore gününün tadın çıkarıp bu şarkıyı soğuk havaya rağmen kalbinizi ısıtacak sevdiklerinizle paylaşın."



"Kıs şu radyonun sesini!"

"Bu şarkı çıksın diye kaç saattir bekliyorum, kısamam!" Annemin bağırmasını duymazdan gelerek rüzgarın bahçedeki ağaçlara nasıl dalga verdiğini izlemeye odaklanmıştım.

Neredeyse bütün yapraklarını dökerek sanki kışın yalnızlığına kendisini hazırlamış gibiydi meyve ağaçları. Yazın bütün ilgisini üzerine toplayan, hemen camımın altındaki o kayısı ağacı şimdi boynunu bükerek rüzgarın onu kırbaçlamasına izin veriyordu.

Bu fırtınada uçmaya çalışan güvercini izlemeye başlamıştım. Sanki evin içinde yankılan bu şarkıyı duyuyormuş ve ona göre kanatlarını açıp kapatıyormuş gibiydi. Uçmak için yanlış bir havayı seçmişti sadece. Tıpkı benim yaşamak için yanlış bir döneme denk gelmem gibi.

"Sana şunun sesini kıs dedim!"

"Anne!" Radyonun fişini çekip giden annemle birlikte dışarıyı izlemeyi sona erdirip uzanmıştım. Sırada tavanı izleyip hiçbir zaman gerçek olmayacak hayallerimi kurmak vardı.

"Buraya gel çabuk!" Annem aslında oldukça tatlı ve nazik bir kadındı. Tabii bize karşı değil, özellikle evin içinde bağırırken. "Şunu Seunghee teyzenlerin eve götür de gel."

"Anne dışarıda fırtına var!" Anneme itiraz ettiğinde kardeşime acımıştım. Yerinde olmayı istemezdim. Bir süredir zaten radyo yüzünden tartışıyorlardı.

"Erimezsin! Sana ne diyorsam onu yap!"

"Ben götürürüm." Kardeşimi kurtarma zamanımın geldiğini fark ettiğimde de yattığım koltuktan kalkıp yukarı kıvrılan tshirtümü düzeltmiştim. "Bağırmanızı kulaklarım kaldırmıyor." Annemin elindeki sıcak tabağı alarak kapıya varmıştım.

"Üzerine hırka giy!" Uyarısını omuz silkecek kadar ciddiye almıştım anca. Fakat evin kapısı rüzgara karşı koyamayıp hızla kapandığında inatçılığıma pişman olmuştum.

Hava buz gibiydi.

Rüzgar açıkta kalan kollarımı haşlarken sıcak yemekten yükselen sıcaklığa sığınmaya çalışıyordum. Ama pek faydası olmuyor gibiydi. Az önce hayranlıkla izlediğim ağaçlar üzerlerindeki bütün yılın tozunu üzerime bırakmak üzere büyük bir çaba sarf ediyor gibiydi. Savrulan yapraklar da cabası.

The SeditionNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ