RA12 Güzelsin...

Începe de la început
                                    

Nefes nefese kapıyı açtığımda koşar adımlarla avluya ilerledim. Arkamdan bağıran Kıymet hanıma aldırmak istemesem de sonrasında ne olacağını çok iyi biliyordum. Bu yüzden de konaktan çıkmam şarttı. Avluya çıktığım da soluklanmadan konağın kapısına doğru ilerledim.

"Revan... Revan yenge "

Konağın kapısını açmak için kolunu kavrayıp aşağı doğru indirdim. Birkaç kez denememe rağmen açılmayan kapının kilitli olduğunu anladığım da"kahretsin !" diyerek kızlara doğru döndüm. Başını tutan Nazlı ve onun koluna giren Selcan telaşla yanıma gelirken benim gözlerim hiddetle üzerime gelen Kıymet hanıma kaydı.

"Kaçacaktın demek?!"

Kıymet hanım aramızdaki mesafeyi öfkesini kendine yol ederek kapatırken Selcan, Nazlı'nın kolundan çıkıp annesine doğru ilerledi.
Annesinin üzerine atılıp tutmaya çalışırken yanıma gelen Nazlı elimi tutup "ne oluyor yenge ? Ne istiyor annem sende?" diye sordu.

"Anne gene ne oluyor? Allah aşkına bir dur!"

Selcan annesini zaptetmeye çalışırken, daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladım. Böyle bir şeyi hakedecek ne yapmıştım ben? Ne...? İstediğini yapsam bir türlü yapmasam bir türlüydü. Bu bitince ne olacaktı peki? Yarın da farklı bir şey isteyeceklerdi ve ben yine kendimden verecektim. Bir fazlalık bir gereksiz gibi görülmeye alışıktım fakat onun bunun altına yatmış biri değilim. Ben öyle biri değilim... Bunu sadece sözle ifade etmem yetmez ama kanıtlamam da gerek. Susturabilmem için şüpheleri ya Ayaz'ın karısı olacağım yada bu kadının bakmasına izin vereceğim. Her ikisini istemeyen bedenim ne olacak peki? Her iki seçeneğe de karşıt olan ruhum ne olacak?

"Bunla Ayaz bir iş karıştırıyor olan bu! Oğlan gitme hazırlığı yapıyor ama Revan hanım bize hiçbir şey söylemiyor. Artık sakladığı ne varsa"

"Bir şey saklamıyorum"

Nazlı ve Selcan ikimiz arasında bakışlarını gezdirirken Kıymet hanım " yürü, kanıtla o zaman!! " dedi.

Çabam, çırpınışım umursanılmazken elimden daha fazla bir şey de gelmiyordu. Ardımda olan kilitli kapıyı aşamamam bundan kurtuluşum olmadığının ilk kanıtıydı. Mecburi pese yönelen düşüncelerimle Kıymet hanıma doğru bir adım attım. O sırada elimi sıkıca tutan Nazlı diğer eliyle başını hızlı hızlı ovalamaya başladı. Sık alıp verdiği nefes dikkatimi çekerken bir anda elimi bırakıp annesine doğru bağırarak yürümeye başladı.

"Yeter ama !! Gerçekten yeter anne!"

Annesinin önünde duran ablasının geri çekilmesini isteyen Nazlı'ya öylece bakakaldım. Bu ani öfkesi geçen gün ki elinde sigara söndürüşünü aklıma getirdiğin de onu zaptetmenin zor olduğunu biliyordum.

"Dün dövdünüz yetmedi, bugün de nasıl daha fazla canını yakarız diye düşünüp bunu mu buldunuz? "

"O dilini koparırım Nazlı karşılık verme bana!"

Annesine meydan okuyan bakışlarıyla ona biraz daha yaklaşınca Selcan ona engel olmak istedi. Fakat bu Nazlı'ya sorun olacağa benzemiyordu.

"Dilini koparırım? Yani bana hak veriyorsun anne! Ama ben size zerre kadar hak vermiyorum!!"

Kızının sözleri üzerine ona vurmaya yeltenen Kıymet hanıma Selcan engel olurken, Nazlı avluyu dolduran sesiyle konuşmasına devam etti.

"Dört duvar arasına zorla koydunuz ikisini. Sonra birbirlerini zerre sevmeden, birbirlerini istemeden size o çarşafı vermelerini istediniz. Olmayınca da hadi gel bakalım bakire misin, namussuz mu? Bu nasıl bir şey ya anne? Yazık değil mi ona? Sorunu hep kadında aramaktan yorulmadınız mı? "

Aşk Ayazı (Revan)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum