#Bölüm19#

38 6 3
                                    

O gece sabah olana kadar Görkem'le bankta sarılarak oturduk, kafamdan milyonlarca düşünce ışık hızında geçerken hiç birini umursamıyordum. Seviyordum ben Görkem'i. Onun söylediği gibiydi, burası bedenleri başkasına, içleri bana ait olan insanlarla doluydu. Belkide benim hikayem burada başlıyordu, hepsini Burçin ile birlikte bulacaktım ve ikimizde hiç birinin peşini bırakmayacaktık. Gerçi bu olanları birine anlatsam büyük ihtimalle beni psikiyatri bölümüne sevk ederler. Burçin hariç. O her zaman benim koşulsuz yanımda olan en yakın arkadaşımdı. Telefonumun şarjı bitmek üzereyken saate baktım, 07.23. Artık gitmek zorundaydım. Saatlerce Görkem ile sadece sarılarak oturmuştuk, ikimizde konuşmuyorduk, konuşamıyorduk. Onlar benim ait olduğum gökyüzümdü ama benim oradan kayarak düşmem gerekiyordu yaşamak için. Yaşamak için ölmek? Olanlar tam anlamıyla buydu. Hafıza kaybı falan geçirmemiştim sadece bu dünyaya ait değildim. Belki bir gün bir ormanda bende sonsuz bir uykuya dalardım ve ait olduğum gökyüzüme ulaşırdım, kim bilir?

“Görkem, artık gitmem gerek.” Görkem yüzünü bana yavaşça çevirirken, bende kalbimin kapılarını yavaşça kapattım. Ağlamak istemiyordum. “Bir kelebek ömrü kadar bile mi vaktimiz yok?” diyip burukça gülümsediğinde ona sıkıca sarıldım. Yaşarsam ölecek, ölürsem yaşayacaktım. Kafamı olumsuz anlamında salladım. “Özür dilerim, Görkem. Gerçekten ne diyeceğimi bile bilmiyorum. Çok üzgünüm, yaşamak için gidiyorum, seni ve diğerlerini bulmak, kazanmak için çünkü burada kalırsam hepinizi kaybederim.” sıkıca sarıldım ona, oda bana. Keşke daha sıkı sarılsaydı ve böyle ölseydim. “Seni ben bıraksam olur mu?”

“Olmaz, yani gelirsen gitmezsin. Yaşamak için bile olsa öleceğim ben Görkem. Bunu görmene asla izin veremem.”

“En güzel Rüya’sın, en güzel rüyamsın.”

***

İstanbul arabalarının hızlıca geçtiği bir caddedeydik. Birazdan, sadece birkaç adım sonra yaşayacaktım. Pekala. Bunu kesinlikle yapabilirdim. En fazla on-on beş saniye acı çekecektim ve sonra uyanacaktım. Yani eğer uyanabilirsem... İlk adımımı attım. Her şey düzelecek, Rüya. İkinci adımımı atıp gözlerimi kapattım. Annem geldi gözümün önüne, bana sarılıyordu. Annem bana çok sık sarılmazdı. Üzerime çok düşerlerdi ama hiçbir zaman samimi ailelerden olamamıştık biz. Oraya döndüğümde babasına karşı çıkamayan kız olmayacaktım ben. Eve tıkılan, sokağın başındaki kafeyi bile bilmeyen kız olmayacaktım, buna izin vermeyecektim. Ben değişmeyecektim ama hayatımı değiştirecektim. Üçüncü adımımı atıcağım sırada, bizimkilerin seslerini duydum ve gözlerimi açtım. Sesleniyorlardı bana. Arkamı dönecektim ve oradaydılar. Yavaşça arkamı döndüm. İşimi zorlaştırıyordular. “Ne işiniz var burda?” dediğimde hepsi buruk bir şekilde gülümsüyorlardı. “Sen bizimle vedalaştın ama biz seninle vedalaşmadık.” dedi Deniz. Bahaneleri bitmezdi ki. Gülümsedim. Seviyordum onları. “Son bir-iki saat?” dedi Burak sorarcasına. Başımla onayladım.

***

Deniz saçma salak espriler yaparken, Burçin onunla dalga geçiyordu, Gökhan ise onlara bakıp ben bunları kesinlikle tanımıyorum bakışı atıyordu. Biz Görkem'le sarılarak onları izliyorduk, Burak'ta yan sandalyede hepimizi izliyordu. Bu anları bir daha yaşayamayacaktım o yüzden değerini biliyor, keyfini çıkarıyordum. Ah, birde biz bunları yaparken bize hepiniz salaksınız bakışı atıp yan masada beni bekleyen Yaren vardı. Çokta vaktim kalmamıştı ya, neyse...

“Ya ondan sonrada erkekler tuvaletine girdi numarasını silmek için, ve bilin bakalım kim o sırada tuvaletini yapıyordu!” Deniz birden tutulduğu kızla nasıl tanıştığını anlatıyordu. Kız, onu seven bir erkeği reddettiği için, erkek bunu yedirememiş ve numarasını erkekler tuvaletine yazmış, kız bunu öğrenince erkekler tuvaletine dalmış ve Deniz o sırada tuvaletini yapıyormuş. Biraz daha gülerken, çene kaslarım ağrımaya başlamıştı. “Deniz aşk hayatın bile anormal, sen gerçekten hayal ürünüsün!” diye alay etti Gökhan. Herkes gülerken Yaren ayağa kalkarak yanımıza geldi, “Artık gitmeliyiz, Rüya.” dediğinde daha 1 dakika geçmemiş bir süre içerisinde gülen arkadaşlarımın anında yüzleri düşmüştü. Yavaşça ayağa kalktım ve hepsine sıkıca sarıldım. “Lütfen burdan ayrılmayın olur mu? Ben bunu yaparken sizin görmenizi istemiyorum.” hepsi onayladıktan sonra kafeden çıktık. Son kazığımı atmış, hesabı onların üstüne bırakmıştım.

***

Artık zamanım gelmiştide geçiyordu. İyi yanından bakıyordum, annem kahrolmuş olmalıydı ve şimdi düzelicek, mutlu olacaktı. Diğer tanıdıklarımda dahil herkes sonunda rahatlayacaktı. Yakın bir yerde üst geçit olduğu için arabalar çok hızlı geçiyordu. Birkaç adımda düzelecekti her şey. Sadece birkaç adım. Yavaşlamanın hiçbir anlamı yoktu. Koşmalıydım. Sadece kısa bir zaman daha beklemeli ve koşmalıydım. Evet. Kısa bir zaman daha. İçimden 10'a kadar sayacak ve koşacaktım. Belkide burda yaşadıklarım bile gerçek hayatta 10 saniyeydi, şu anda bunu bilemezdim.

1. Yavaşça nefes aldım,

2. Yavaşça nefesimi bıraktım,

3. Her şey düzelecek, sen merak etme,

4. Ailene kavuşacaksın,

5. Gerçek Burçin'e kavuşacaksın,

6. Bu kötü olabilir ama yine matematiği yapamayacaksın,

7. Gerçek arkadaşlarını oradada bulacaksın,

8. Sadece sabretmelisin,

9. Sana lazım olan şey sabır,

10. Ve bitti.

Koşarak atladığım caddede hızını alamayan bir araba bana çarptı, son hatırladığım şey burnumun kanamasıydı.

Rüya KızıOnde as histórias ganham vida. Descobre agora