#Bölüm2#

148 22 22
                                    

Sabah kalbimde ki ağrı ile uyandım. Neler döndüğü hakkında hiçbir fikrim olmadığı gibi bu ağrı hakkında da hiçbir fikrim yoktu. Zengin züppe odasında uyanmama hâlâ ve hâlâ şaşırırken ne olduğunu çözemiyordum. Bu benim hayatım değildi. Hemde hiç. Ben orta gelirli bir aileye sahip, babası memur, annesi ev hanımı olan, sıradan bir kızım sadece. Birden ne olmuştu, böyle? Annem bir gecede tıp okuyup doktor olmadı, değil mi? Peki ya babam? Çoktan ölmüş olan dedelerimden birinin mirası falandı herhalde. (?) Bu ev... Kesinlikle hayal ürünü gibiydi. Koskocaman. Bizim eski evin, üç veya dört katı gibi ve eski evimizde o kadar küçük değildi. 4+1 küçük değil diyorum ama bu ev kim bilir, kaç oda? Yatağımın üzerinde titreyen telefonumu elime aldım. Bu telefon bile benim değildi ki! Ekranda 'Sevgilim.' yazısını görünce bir an duraksadım. Benim sevgilim yoktu ki!

Telefonu sakince açtım.

"Günaydın, birtanem. Biz Burçin'le gelmek üzereyizde, hazır mısın?" birtanem kelimesine bile aldırmadan hemen yataktan kalktım.

"Neye hazır mıyım?" bıkkınca nefesini dışarıya üfledi.

"Okula gelmiyor musun?" dediğinde gözlerim fal taşı gibi açıldı. Ben onu tamamen unutmuşum!

"Ee... Şey... Siz gelin ama ben Burçin gelmeden hazırlanamam. Yani şey önemli bir konu var. O yüzden." bu çocukla konuşurken niye zorlanıyordum? İlk görüşte aşk diye bir şey yok, Rüya. Sadece sen bilmesende sevgilin olduğu için tedirgin oldun, Rüya. Başka bir şey yok, Rüya.

Yatağımın başlığına yaslandım ve olanları düşündüm. Kimse bilmese bile Burçin her şeyi bilmeliydi. O kaza anında ordaydı. O bilmeli. Bilicek.

Peki ya, ailem? Nerde o 'Okuldan sonra bir yere gitmek yok.' diyen insanlar? Nerede o altın günü dedikoducusu annem? Bazen işi için kahvaltıya bile kalmayan, ama beni hep kontrol ettiren babam?

Kapı açılıp içeri Burçin girince birkaç saniye duraksadı sonrada yatağa zıpladı.

"Ağlıyor musun sen?" dediğinde ellerimle gözlerimi kontrol ettim. Hayır, ağlamıyorum.

"Ağlayamıyorum."

"Rüya. Bak biliyorum hatırlamıyorsun-" yine ve yine ne aynı şeyleri duymak istemediğim için lafını kestim.

"Burçin. Ben her şeyi hatırlıyorum. Ama burası yok. Hafızamın hiçbir yerinde burası yok! Lanet girsin ya." diyip ayağımla yatağıma vurdum.

"Hişt! Lanet falan! Bak biliyorum hatırlamıyorsun ama sadece Burak... Bak o seni çok seviyor tamam mı? Sende onu seviyorsun. Hafızanın aranıza girmesine izin verme. Hatırım için." dediğinde yanına gidip sarıldım.

“Tamam ama birkaç cevap istiyorum. Ben bilmesemde sen her zaman her şeyi bilirdin, yine bil. Ne oldu bana?” dediğimde bir an donup kaldı ve sonrada yüz ifadesi değişti. Sanki ilham gelen şair. Yüz ifadesine bak.

"Ne dedin sen?" dedi bir an ve sonra tekrar düşünür gibi bir hâle büründü.

"Birkaç cevap istiyorum. Hakkım değil mi?" dediğimde olumsuzca kafasını salladı.

"Ondan sonra ne dedin?" dediğinde düşündüm. Balık hafızalı bir yapım var. 'Tamam ama birkaç cevap istiyorum. Sen her şeyi bilirsin falan filan.'

"Hah! Buldum. Sen her şeyi bilirsin falan dedim." dediğimde kafasını salladı.

"Şimdi kendimi her şeyi bilen bir bilge gibi hissediyorum," diyip sırıttı. "Ceyhun'u hatırladım." diyip pişkin pişkin sırıttı. Geçen sene aşık olduğu çocuk... Ne alaka?

"Neyse! Sorularıma cevap istiyorum." dediğimde ellerini omuzlarıma koydu.

"Önce okul."

"Hay okulunada, öğretmeninede-" derken Burçin eliyle ağzımı kapattı.

Rüya KızıWhere stories live. Discover now