"Motosikletini verebilir misin acaba?"

Safir, diğer kızların ustalıkla başardığı o yavru köpek bakışını takınabilmeyi istedi bir an. Ancak böyle biri değildi. Kendini gizleyemeyecek kadar özeldi.

"Sen motosiklet kullanmasını biliyor muydun?"

"E, yani. Tahminlerinin çok daha ötesinde biriyim."

"Diyorsun? Kızımı sana veremem ama bir yere gideceksen bir tane daha var. Onu alabilirsin."

"Bir tane daha? Görmemiştim daha önce."

"Normal, görebileceğinin çok daha ötesinde bir yerde."

Safir suratında alaycı bir gülümsemenin oluşmasına engel olamadı. Aras'ta da aynı ifade vardı. Çocuk uzaklaşırken kız da kendini dışarıya attı. Bunu yapacağına hala inanamıyordu. Bir yıl sonra tekrar oraya gidecekti ve bu defa tek başınaydı. Yeniden kendini özgür hissedecekti. Rüzgar yeniden tüm düşlerini okşayacaktı. Yine de içindeki acı çocuksu mutluluğunu buruklaştırıyordu. Bunu yapmasının tek nedeni ailesi yerine koyduğu manevi kardeşi Ferah'ı özgürce anmaktı. Onun istediği gibi onu anacaktı.

Motosiklet önünde durunca kız derin bir iç çekti. Bu kadar güzel bir şeyi karşısında beklemiyordu. Sıradan motorlar gibi siyahtı ancak üzerindeki küçük gece mavisi detaylar adeta ruhunu yansıtıyordu. Gecenin ortasındaki ay ışığı gibiydi. Minnettar bir şekilde Aras'a bakıp teşekkür ettikten sonra kaskı başına geçirdi. Bunu yapmaktan nefret etse de en azından varacağı yere kadar takması gerekiyordu. Motora yerleşirken Aras'ın da kendi motoruna yerleşmesi gözlerinin fal taşı gibi açılmasına neden olmuştu.

"Sen nereye?"

"Seni takip etmeyeceğim merak etme. Armen ile buluşmam lazım."

Kızın gözleri eski haline dönerken yüzünde küçük bir tebessüm oluştu. Kimseyi yanında istemiyordu. Birazdan zaten yeterince kalabalığa karışacaktı. Derin bir nefes alıp kendini yola bıraktı. Karmaşanın içinde ilerlerken bunu ne kadar özlediğini hissetti. Motosikleti kullanmak, ipleri eline almak birinin arkasına binip gitmekten çok daha başka bir şeydi. Motosikleti kullanırken insan kendini özgür hissediyordu ve güçlü. Sorular zihnine üşüşmüyordu. Hissedilen tek şey inanılmaz bir güçtü. Sesinin duyulmadığını bildiği için derin bir kahkaha attı ve hızlandı. Gideceği yer çok uzak değildi. Yaklaşık on beş dakika sonra oraya vardı. Bu kadar kısa sürede oraya varmasında elbette hızının da payı büyüktü.

Motosikletten inip kaskını çıkardığı sırada bir çift mavi göz ilişti ela gözlerine. Biraz önce hissettiği o huzur yerini sinire bırakmıştı. Onun burada olmaması gerekiyordu.

"Beni takip etmediğine emin misin?"

Aras'ın suratında cevap niteliğinde alaycı bir gülümseme oluşmuştu sonrasında ise derin bir kahkaha atmıştı. Safir sinirle kafasını arkaya atıp gözlerini kapatıp gözlerini yumarken duyduğu ses onu kendine getirmişti.

"Aras, kardeşim. Tek geleceğini sanıyordum."

Safir, Armen'in sesi karşısında afallarken eski haline geldi ve arkasını döndü. Üzerinde son derece rahat kıyafetler olan Armen karşısında dikiliyordu ve gözlerini ikisinin üzerine dikmişti. Onu daha önce böyle görmemişti. Böyle rahat ve özgür. Her zaman güçlü gözükmüştü gözüne ama bu defaki gücü başkaydı. Dünya ellerinde gibiydi. Bakışlarındaki irkilmeyi geri iterken Armen'in yanında yanlarına doğru ilerleyen Andrina'ya baktı. Ne kadar harika bir gün olduğunu içinden geçirmeden edemedi.

"Ben de seni tek bekliyordum."

Aras'ın sesi en az Armen'inki kadar sıcak çıkmıştı. Ancak içine saklanan buz parçacıkları Safir'in radarında kaçamamıştı.

Mürekkep DünyaWhere stories live. Discover now