" Sabahtan bu zamana ne gibi bir gelişme bekliyorsun ? "
Hah aldın mı cevabını kızım dedim kendi kendime
" Hiç belki birşeyler duymuşsunuzdur diye sordum "
Artık susmalıydım . Saçmalayarak dikkatlerin tekrar üstüme toplanmasını sağlayacaktım . O sıra da Arın çayları getirerek beni kurtardı . Çayımı alırken istemsizce de olsa bakışlarım karşı masaya kaydı . Kayması ile afallamam bir oldu Gönen beyefendi hiç çekinmeden direk gözlerimin içine bakıyordu . O çekinmiyordu ama ben çekindim ve hemen bakışlarımı elimde ki çay bardağına indirdim . Aceleyle içtiğim çay ve onun sıcaklığı sebebiyle hafifte olsa ağzım yandı . Ağzımda ki yanmaya aldırmayarak üfleye , üfleye bardağım da ki çayımı içip bitirdim . Sanki aklıma yeni bir şey gelmiş gibi ayağa kalkıp
" Arkadaşlar öğleden sonra ki dersle ilgili bazı eksiklerim var . Ben şimdi sınıfa gidiyorum onları tamamlamam lazım " gibisinden birşeyler geveledim .
Bizimkiler şaşkınca yüzüme baktılar . Ben daha fazla oyalanmadan masa da bulunan eşyalarımı toplayıp sınıfa gitmek için hareketlendim . Hiç istemediğim ve planlamadığım halde bakışlarım yine Gönen ' e kaydı . Ve yine bakışlarımız karşılaştı . Bu tuhaf duruma bir an önce son vermeliydim . Gözlerimi ondan telaşla çekerek apar topar kantinden çıkıp sınıfıma doğru yol aldım .
Neydi bu biraz önce yaşadıklarım ? Neden gözlerimi birkaç kelime konuştuğum , hatta birkaç kez gördüğüm adamdan alamıyordum . Ben istemiyordum ama bakışlarım istemesemde bana tamamen yabancı " Her anlamda yabancı " adama kayıyordu . Merak mıydı bu ? Eğer meraksa bıraksaydım kendimi merakımı tatmin edene kadar ona baksaydım . Ama bu merak değildi . Gözlerim cinayet işlemiş katilin kendisi istemese bile cinayet yerine gitmesi gibi tekrar tekrar Gönen ' i buluyordu . Düşünce yoğunluğundan dolayı ağırlaşmış başımı sağa sola esneterek rahatlatmaya çalıştım . Kafamı boşaltıp kendimi öğleden sonra ki derse hazırladım .
İki saat süren öğleden sonraki derslerin bitmesinden sonra eve gitmek için eşyalarımı hazırladım ve arkadaşlarımla vedalaşıp sınıftan çıktım . Dersin ilgi çekiciliğinden olsa gerek dikkatimi dersin hocasına öylesine vermişim ki dışarı da yağmur yağdığını ancak okul kapısından dışarı çıktığımda anladım .
Yağan yağmur bahar aylarında sıklıkla rastladığımız adına " Ahmak ıslatan " denen türdendi .
Kısa bir zaman önce " Ahmak ıslatan " ismi dikkatimi çekmiş ve bu yağmura neden böyle bir isim verildiğini araştırmıştım . Anlatılana göre bu yağmur da damlalar ince olduğu ve yoğun bir yağış sergilemediği için kişi yağmur yağdığını gördüğü halde ıslanmayacağını düşünerek yanına şemsiyesini almayı düşünmezmiş . Ancak gideceği yere ulaştığında sırılsıklam olduğunu gördüğünde yağmurun göründüğünün aksine bir yoğunluğu ve etkiye sahip olduğunu anlarmış . İşte kişiyi yanılgıya düşürüp ahmak yerine koyduğu için adına " Ahmak ıslatan " denmiş .
Okulun dışına çıkıp otobüs durağına giderken bütün bunları düşünüyordum , yağmurun türünü de biliyordum ama bu bilgi bana hiç bir yarar sağlamıyordu . Çünkü yanıma şemsiyemi almamıştım . Yol aldığım süre boyunca ve durakta beklediğim süre içinde tam bir ahmak gibi ıslanmıştım .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gümüş Kaşık (TAMAMLANDI)
RomanceHayat herkese adil davranmaz . Bazıları hayatlarını yaşayabilmek için çalışmak zorundayken Bazıları ise ağzında gümüş kaşıkla doğacak kadar şanslıdır . Herkes eşittir bu hayatta ama bazıları daha eşit . Birbirleriyle karşıl...
5. Bölüm
En başından başla